BİST EURO 17.54 0.90 USD 17.44 0.73 ALTIN 968.73 0.94. Rabbi Yessir Duası Okunuşu: Rabbi Yessir Arapça Yazılışı, Türkçe Anlamı, Fazileti, Diyanet Meali. Ramazan Haberleri. Oruç tutmanın 11 sağlık faydas Kadir Gecesi Duası; Kadir Gecesi Namazı
Reinheitdes Vertraüns (Al-Ichlás) Offenbart vor der Hidschra. Dieses Kapitel enthält 4 Verse. Im Namen Allahs, des Gnädigen, des Barmherzigen.
YanıtSayısı: 366. 11 sene önce. cin mektubu olarak adlandırılan bu dua Allah resülü tarafından Hz Ali ye yazdırıldığı rivayet edilir cinleri korkutan dua olarakta bilinir ve bu duayı yazıp üzerinde taşıyana uyurken yastık altında buludurana evinde bulundurana bu varlıklar zarar veremez sitemizde mutlaka olması gereken
İbniKesir: Musa´ya da vahyetti ki: Kullarımı geceleyin yola çıkar. Şüphesiz siz, izleneceksiniz. Ömer Nasuhi Bilmen: (52-53) Ve Mûsa´ya vahiy ettik ki kullarım ile beraber geceleyin yürü. Çünkü, siz şüphesiz ki takip edileceklersiniz. Artık Fir´avun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. Tefhim-ul Kuran: Musa´ya da
52Gece Duası Arapça Okunuşu \"Bismillahirrahmanirrahim\" \"Allahümme inni es'elüke bi hakkı hakkıke ve bi hakkı kibriyaike ve bi hakkı cemalike ve bi hakkı kibriyaike ve fadlike ve keremike ya kadie'l-ihsani ya sadıke'l va'dil emin la ilahe illa ente sünhaneke inni küntü minezzalimin Allahümme ecib da'veti hürmeti ismike'lazim
Fast Money. Yâsin Suresi 52. ayeti ne anlatıyor? Yâsin Suresi 52. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...Yâsin Suresi 52. Ayetinin Arapçasıقَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَاۢ هٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ Yâsin Suresi 52. Ayetinin Meali Anlamı“Eyvah bize!” diye bağrışıyorlar, “Uyuduğumuz bu yerden bizi kim kaldırdı? Demek Rahmân’ın kesinlikle olacak diye haber verdiği hâdise buymuş; meğer peygamberler doğruyu söylermiş!”Yâsin Suresi 52. Ayetinin Tefsiri52. âyette yer alan “Uyuduğumuz bu yerden bizi kim kaldırdı?” ifadesinde kabir hayatıyla ilgili olarak iki önemli gereçeğe işaret edilir. Birincisi; kabir azabı, mahşer yerinde yaşanacak dehşet ve cehennemin azabına göre gece uykuda görülen kabus gibi olacaktır. İkincisi; Hz. Ali “İnsanlar dünyada iken uykudadır, kabre girince uyanırlar” der. İman ve yaratılış gerçeklerini kavrama açısından, kabir hayatına göre dünya hayatı bir uyku gibidir; insanlar ölünce artık gözlerinin önünden maddi veya ceset perdesi kalktığı için görüşleri daha keskin olur bk. Kâf 50/22 ve bu hakikatlere uyanırlar. Âhiret hayatıyla kıyaslandığında ise kabir hayatı bir uyku gibidir. Bütün gerçekler tüm açıklığı ile âhirette ortaya çıkacaktır. Bunun için de, âyetlerde haber verildiği üzere, birinci kez sûra üflendiğinde herkes ölecek, ikinci kez üflendiğinde ise herkes yeniden diriltilerek kabirlerinden çıkacaktır. Âyet-i kerîmede buyrulur “O gün sûra üflenir; Allah’ın dilediklerinden başka göklerde ve yerde kim varsa kıyâmetin dehşetinden çarpılıp cansız yere serilir. Sonra sûra bir daha üflenir; bir de bakarsın ki, bütün ölüler dirilip kabirlerinde ayağa kalkmış, merak ve endişe içinde etraflarına bakınıp duruyorlar.” Zümer 39/68 Kabirlerinden çıkar çıkmaz da duruşma için Rablerinin huzuruna koşacaklardır. Bu hususla alakalı olarak âyet-i kerîmede şöyle buyrulur “O gün kabirlerinden süratle çıkarlar; sanki belli bir hedefe varmak istercesine koşarlar. Bu sırada korku ve kederden gözleri baygın düşmüş, kendilerini tepeden tırnağa zillet bürümüştür. İşte tehdit edilip durdukları gün, bugündür!” Meâric 70/43-44 O zaman herkes, peygamberlerin dünyada haber verdikleri gibi âhiret hayatının gerçek olduğunu yakînen bilecek ve peygamberlerin doğru söylemiş olduklarını orada kabul edecektir. Fakat dünyada buna inanmadıkları için orada pişmanlıktan için için yanıp kendilerini kınayacaklardır. Yalnız bu pişmanlık ve kınamanın bir faydası olmayacak; en küçük bir haksızlığa uğratılmaksızın herkese amellerinin karşılığı ne ise sadece o verilecektir. Bakın, o gün cennetlikler ne hâlde olacakYâsin Suresi tefsiri için tıklayınız...Kaynak Ömer Çelik TefsiriYâsin Suresi 52. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız... İslam ve İhsan
Kabir Duası, 52 Gece Duası, Büreyde radıyallahu anh şöyle dedi; Hz. Peygamber asm ashab-ı kirama, kabristana gittikleri zaman şöyle demelerini öğretirdi; "Esselamü aleyküm ehled diyari minel-müminin. Ve Inna inşallahu biküm lahikun. Es'elullahe lena ve lekümü'l afiyeh.""Selam size, ey bu diyarın mü'min ve müslim halkı! İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız. Allah'ın bizi de sizi de bağışlamasını dilerim."İbni Abbas radıyallahu anhüma şöyle dedi; Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine'de bazı kabirlere uğradı. Yüzünü onlara dönerek şöyle buyurdu; "Selam size, ey bu kabirlerde yatanlar! Allah bizi de sizi de bağışlasın. Siz bizden önce gittiniz. Biz peşinizden geleceğiz."Bundan sonra Kur'an-ı Kerim'den bilindiği sure ve ayetlerden okunur ve sevabını ölülerin ruhuna ilk yıllarında kabir ziyareti, cahiliye dönemi adetlerinden dolayı yasaklanmıştı. Sonradan bu durum ortadan kalkınca serbest bırakıldı. Kabir ziyaretinden maksat ölümü hatırlamaktır. Dünyaya bağlanıp kalan ve katılaşan kalplerimiz belki yumuşar diye kabirler ziyaret edilir ve oraya kadar gidilmişken onlara da selam verilip tavsiye edilen dualar ziyaretinde, bulunan kişinin ölü için dua etmesi ve Kur'an okuyarak sevabını orada bulunanların ruhlarına bağışlaması uygun görülmüştür. Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü etmek, kabrin demirlik ve taşlarını öpmek, onlara sarılmak, ağlamak ise kabir ziyaretinin adabıyla Gece Duası Arapça Okunuşu"Bismillahirrahmanirrahim""Allahümme inni es'elüke bi hakkı hakkıke ve bi hakkı kibriyaike ve bi hakkı cemalike ve bi hakkı kibriyaike ve fadlike ve keremike ya kadie'l-ihsani ya sadıke'l va'dil emin la ilahe illa ente sünhaneke inni küntü minezzalimin Allahümme ecib da'veti hürmeti ismike'lazim ve bi hürmeti Muhammedin sallallahü te'ala aleyhi ve sellem ve ala alihi ve sahbihi ecma'iyn ve'lhamdü lillahi Rabbi'l alemiyn ve la havle vela kevvete illa billahi'l aliyyil aziym."Anlamı, "Allah'ım, hakkın, azametin, cemal ve celalin, varlığın, fadl ü keremin hakkı için tevessül ediyorum. Ey sonsuz ihsanı olan, vadettiğini anında ve olduğu gibi yerine getiren Rabbim! Senden başka ilah yoktur. Allah'ım, ben kendine zulmedenlerdenim. Ya Rab, muazzam adının, Hazret-i Muhammed al ve ashabının hürmetine duamı kabul eyle. Alemlerin Rabbine şükürler olsun ve kuvvet ancak Allah'u Teala'nın yed-i kudretindedir."Kabir Duası, 52 Gece Duasının HikmetiHalk arasında ölenin elli ikinci gecesinde etleriyle kemiklerinin birbirinden ayrıldıkları ve bu esnada ölünün derin acılar içinde olduğu ve bu duanın okunması halinde etle kemiklerinin ayrılması esnasındaki acıyı hissetmeyeceği gibi inanış vardır. Halk arasında "elli ikinci gece duası" olarak bilinen duayı her zaman okumanın sevabı vardır. Çünkü bir ölünün yakınının arkasından dua etmesiyle onun günahlarının hafiflemesine faydası ziyaretinin, ölü ve ziyarette bulunan kimse için iki ayrı yönü vardır. Kabir ziyaretinde bulunan kimse, hem ölüye duada bulunur hem de dünya hayatının fani oluşunu idrak bulunan kişinin bir zamanlar kendisi gibi sağ olduğunu, hayalleri ve emelleri olduğu, belki de bunlardan pek çoğunu gerçekleştirmeye fırsat bulmadan öldüğünü, aynı akıbetin kendisini de beklediğini düşünmeye vesile olur, ahireti hatırlar. Ölüye dua ve istiğfarda bulunur. Bu da ölüye sevap kazandırır. Son Güncelleme 184607 52 Gece Duası ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz. 4 Yorum Yapılmış "52 Gece Duası" Elbette her konuda her durumda okunacak çok dua var ama unutulmamalıdır ki en etkili dua mümin kardeşlerin birbirlerine yaptıkları duadir. Bu yüzden müminler olarak birbirimize çok dua etmek durumundayız. ... Ercan . YANITI GÖRÜNTÜLE bir sorum olacaktı cevaplarsanızsevinirim 52 nci gece duası kaç kere okunur ve başkka hangi dualar okunur cevap vereceklerden allah razı olsun Firdevs Ekedal . YANITI GÖRÜNTÜLE Ben gece duasini internetten sesli olara okumak istiyorum. Ama sayfanizda bu mümkün degil. Sesli okumak icin hangi Linki kullanmaliyim. Saygilar Ali Cengiz Yildiz . 000038CEVAP YAZ elli iki gün her gün birkere omuyorum bu gün kayın pederim vefat etdi doğrusu nasıl Aysel . 214149CEVAP YAZ Zevk Suyu Orucu Bozar Mı Zevk Suyu Orucu Bozar Mı, Zevk suyu genelde şehvet hallerinde erkeklik organından çıkan iki sıvı vardır. Bunlardan birine meni diğerine mezi denir. Meni, şehvetin doruğuna fışkırarak çıkar. Mezi ise şehvetten önce ve sonra sızıntı halinde olur. Meni ... Şans Duası Şans Duası, Şansın açılması ve işlerinizin rast gitmesi nedeni ile Rabbimize yönelip el açarak gönülden ve samimi bir şekilde dualar ederiz. Şans ve kısmetin açılması için günlük düzenli okunması gereken pek çok dualar vardır. Rabbimiz samimi ve ... Adet Olmak İçin Dua Adet Olmak İçin Dua, Adet kanı, kadının normal bir vücut fonksiyonudur. Adet kanı gebelik olmadan her ay düzenli vakitlerde hazne dışına atılan kandır. Her ay bu döngü bu şekilde sırayla devam eder. Adet sancısı, bir gün öncesinde... Miftahul Cennet Duası Miftahul Cennet duası, en güçlü ve en büyük dilek duasıdır. Peygamberimiz Hz Muhammed bir gün ashabıyla mescitte bulunurken, Cebrail yanına gelerek, "Ya Muhammed! Hak Teala sana selam gönderdi. Bu duayı sadece sana gönderdi. Senden ö... Temre Duası Temre duası, elde, yüzde ve vücutta çıkan temrelerin, siğillerin yok olması için, yer gök dua diyerek Allah'a sığınmalıyız. Dualara devam edersek, Allah'ın izniyle şifa bulunacaktır. Yapılan dualar içtenlikle ve inanarak okunursa, daha çabuk ve kesin... Ders Çalışmak İçin Dua Ders Çalışmak İçin Dua, Dua bir isteğin, bir dileğin olması için Allah yalvarmaktır. Derse başlamadan önce dua okuyan öğrencinin Allah Teala zihnini açar. Onu unutkanlıktan korur. Dersi en iyi şekilde anlamasını sağlar. Çocuklarımızın dersler... Huysuz Çocuğa Okunacak Dua Huysuz Çocuğa Okunacak Dua, En önemli olan ise her durumda Allah'a dua etmek ve sabretmektir. Unutulmamalıdır ki; Yüce Allah duada ısrarcı olan kullarını sever. Anne ve babalar bir çocuk sahibi olduklarında onunla ilgili gelecek hayali kurarlar. Onun... Bir Malın Satılması İçin Dua Bir malın satılması için dua, elinizde olan ev, araba, arsa gibi değerli bir malınızı satışa çıkardınız, fakat değerine bir alıcı çıkmıyorsa dualardan yatdım alarak, malınızın tez elden satışına yardımcı olabilirsiniz. Allah'ın izniyle tez elden... Saç Duası Saç duası, saç dökülmesi ve zayıf saçlara sahip olan kişilerin şifa bulmak için okuyacakları bir duadır. Saç duası büyük bir inançla okunmalıdır ve şifanın yalnızca Allah 'tan geleceği dökülmemesi için şu dua okunmalıdır Ve... Sivilce Duası Sivilce Duası, vücudumuzun bazı bölgelerinde bazı zamanlar sivilceler ve siğiller ve çıbanlar meydana gelebilir. Böyle durumlarda ilk olarak bir hekime başvurmak ve bunların nedenini öğrenmek gereklidir. Bu çıkıntıların nedenleri bazı iç hastalık... Mahkeme Duası Mahkeme Duası, Dua etmek, Allah'a yaklaşmanın en güzel yoludur. Sıkıntıların, dua etmek, isteklerin ve beklentilerin Rabbimize açılmasıdır. Ne kadar içten, yürekten, yüreğin derinliklerinden seslenilirse o ölçüde yankı bulur. Dua etmek, işin başında,... Birinin Seni Sevmesi İçin Dua Birinin seni sevmesi için dua etmek, sonunda hayırlı bir izdivaç planını da içerdiği taktirde Allah katında kabul görebilir. Allah ki, sizin için kimin en iyi seçenek olduğunu bilir ve bazı durumlarda beklemek ve sabretmek gerekir. Yine de kalbiniz t... Zevk Suyu Orucu Bozar Mı Şans Duası Adet Olmak İçin Dua Miftahul Cennet Duası Temre Duası Ders Çalışmak İçin Dua 52 Gece Duası Huysuz Çocuğa Okunacak Dua Bir Malın Satılması İçin Dua Saç Duası Sivilce Duası Mahkeme Duası Birinin Seni Sevmesi İçin Dua Mübin Duası Kuduriye Duası 41 Yasin Duası Küsleri Barıştırma Duası Hilye İ Şerif Duası Haksızlık Karşısında Okunacak Dua Güç Duası Nasip Duası Ramazan Duası Hacet Duası Söz Dinlemeyen Çocuğa Okunacak Dua Bir İşin Olması İçin Okunacak Dua Yasin Duası Birinin Rüyasına Girmek İçin Dua Aileyi İkna Etme Duası Gelin Duası Heyecanlanmamak İçin Dua Popüler İçerik Mübin Duası Mübin Duası, Hayırlı dileklerin yerine gelmesi için önce sebepleri oluşturan bir plan yapılır. Bununla gerekilen her şeyin yapılması sonucunda dilekle... Kuduriye Duası Kuduriye duası, Allah nazarında makbul olan ve tutulan dileklerin gerçekleşmesi için Allah'ın kullarına gönderdiği dualardan biridir. Her k... 41 Yasin Duası 41 Yasin Duası, herhangi hayırlı bir niyet için okunan, 41 Yasin Suresi okunduktan sonra okunan duadır. Bilinen ve bilinmeyen, görünen görünmeyen nim... Küsleri Barıştırma Duası Küsleri Barıştırma Duası Küsleri barıştırma duası olarak bilinen bir birine küsmüş iki kişinin arasının düzelmesi ve barışması için okunur. Özellik... Hilye İ Şerif Duası Hilye İ Şerif Duası, Bismillahirrahmannirrahim Ahir zaman Peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa vefat edeceğine yakın bir zamanda, dünyadan ah... Haksızlık Karşısında Okunacak Dua Haksızlık Karşısında Okunacak Dua Haksızlığa uğrayan bir kul, üzülmek, haksızlık edene beddua etmek ya da kendini yıpratarak sinirlenmek yerine, en gü...
Kunut duaları İslam'da büyük bir önem taşır. Müminlerin vitir namazını kılarken bu duayı ezbere bilmesi gerekir. Bu duaları bilmeyen kimse ezberlemeye gayret eder; ancak ezberleyinceye kadar “Rabbenâ âtinâ” duasını okur veya üç defa “Allahümmeğfir lî” demekle yetinir. İşte kunut duası okunuşu ve anlamı...Öneri Kunut Duası 1 OkunuşuAllâhümme innâ nesteînükeve nestağfirüke ve nü'minü bike ve netûbü netevekkelü aleykeve nüsnî aleykel-hayra küllehû neşkürükeve lâ nekfürükve nahleu ve netrükü men Duası 1 Türkçe AnlamıAllahım! Sen'den yardım isteriz, günahlarımızıbağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeniisteriz. Sana inanırız, Sana tövbe ederiz. Sana verdiğin bütün nimetleri bilerek, Sen'i hayır ile şükrederiz. Hiçbir nimetini inkâr etmez ve onlarıbaşkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkâr eden ve Sana karşı geleni 2 Duası OkunuşuAllâhümme iyyâke na'büdüve leke nüsallî ve nescüdüve ileyke nes'â ve nahfidünercû rahmetekeve nahşâ azâbekeinne azâbeke bilküffâri 2 Duası Türkçe AnlamıAllah'ım ! Biz yalnız Sana kulluk yalnız Sen'in için kılarız, ancak Sana secde Sana koşar ve Sana yaklaştıracak şeyleri kazanmayaçalışırız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını korkarız, şüphesiz Sen'in azabın kâfirlere ve inançsızlara DUALARI DİNLEKUNUT DUALARI ARAPÇA OKUNUŞUDİYANET KUNUT DUALARI HAKKINDAHanefîlere göre, vitir namazının üçüncü rekâtında kunût yapmak vaciptir. Kunûtta tekbir alınır ve kunut duaları olarak bilinen “Allahümme innâ neste’înuke” ve “Allahümme iyyâke na’büdü” duaları okunur İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, III, 245; Tahâvî, Şerhu meâni’l-âsâr, I, 249; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 442. Bu duaları bilmeyen kimse ezberlemeye gayret eder; ancak ezberleyinceye kadar “Rabbenâ âtinâ” duasını okur veya üç defa “Allahümmeğfir lî” demekle ve Mâlikîlere göre ise, sabah namazının ikinci rekâtında, rükûdan sonra kunût yapılır. Sabah namazında kunût yapmak Şâfiîlere göre sünnet, Mâlikîlere göre ise müstehaptır. Şâfiî veya Mâlikî mezhebine mensup imamın arkasında sabah namazı kılan Hanefî bir kimse, dilerse kunût duasına katılır, dilerse sessizce bekler Merğînânî, el-Hidâye, II, 32,33.
Nazar ya da kem göz, kişinin başına kaza ya da bela gelmesine neden olduğuna inanılan bakış açısıdır. Bu kavramın toplumumuzda bir karşılığı bulunurken nazardan korunmak için okunacak dualar ile olası kötülükler önlenmeye çalışılır. Başta bebekler için olmak üzere, aileye ya da kendine nazar duası okumak önemlidir. Bu yüzden, herkesin nazara karşı okunacak dualar, ayetler ve sureleri bilmesi gereklidir. Nazardan kurtulma duaları, ayetleri ve sureleri arasında en etkili olanın Peygamber Efendimizin okuduğu Nazar Duası olduğu kabul görür. Bu nedenle, kötülüklerden ve kem gözden korunmak için sık sık Nazar Duası okunuşu yapılır. Nazar Duası Arapça yazılışı, okunuşu ve Türkçe anlamı ile okunuşu hakkında detaylı bilgilere içeriğimizin devamından ulaşabilirsiniz. NAZARDAN KORUNMA DUALARI Her türlü nazar, kem göz, kötülük ve şerden korunmak için belirli ayetleri, sureleri ve duaları okumanız gerekmektedir. Nazar duaları olarak da bilinen bu ayetler ile sureler, okunduktan sonra nazar değen kişinin üzerinde adeta bir kalkan oluşturur. Nazara karşı okunacak Nazar Duası Türkçe okunuşu, Arapça yazılışı ve anlamı şu şekildedir NAZARA KARŞI DUA NAS SURESİ Bismillahirrahmânirrahîm. Kul e'ûzü birabbinnâs Melikinnâs İlâhinnâs Min şerrilvesvâsilhannâs Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi Minelcinneti vennâs NAS SURESİ TÜRKÇE ANLAMI Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla De ki Sığınırım ben insanların Rabbine, İnsanların hükümdarına, İnsanların ilahına, O sinsi vesvesecinin şerrinden. O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. Gerek cinlerden, gerek insanlardan. NAZARA KARŞI DUA FELAK SURESİ Bismillahirrahmânirrahîm. Kul e'ûzü birabbil felak Min şerri mâ halak Ve min şerri ğasikın izâ vekab Ve min şerrinneffâsâti fil'ukad Ve min şerri hâsidin izâ hased FELAK SURESİ TÜRKÇE ANLAMI Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle. De ki "Sığınırım o sabahın Rabbine, Yarattığı şeylerin şerrinden, Karanlığı çöküp bastırdığında bir gecenin şerrinden, O düğümlere üfleyen üfürükçülerin şerrinden ve kıskançlık gösterdiğinde bir kıskancın şerrinden!" NAZARA KARŞI DUA KALEM SURESİ 51. VE 52. AYET Ve in yekadulleziyne keferu leyuzlikuneke biebsarihim lemma semi'uzzikre ve yekulune innehu lemecnunun. Ve ma huve illa zikrun lil'alemiyne. ANLAMI Şüphesiz inkâr edenler Zikr'i Kur'an'ı duydukları zaman neredeyse seni gözleriyle devirecekler. Senin için, "Hiç şüphe yok o bir delidir" diyorlar. Hâlbuki o Kur'an, âlemler için ancak bir öğüttür. NAZARA KARŞI DUA AYETEL KÜRSİ Bismillahirrahmânirrahîm. Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi'iznih, ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yü-hîtûne bi'şey'im min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel'ard, velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim. AYETEL KÜRSİ TÜRKÇE ANLAMI Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Allah, O’ndan başka ilah yoktur; diridir, her şeyin varlığı O’na bağlı ve dayalıdır. Ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça katında hiçbir kimse şefaat edemez. Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir. O’nun ilminden hiçbir şeyi -dilediği müstesna- kimse bilgisi içine sığdıramaz. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine almıştır. Onları korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür. PEYGAMBERİMİZİN OKUDUĞU NAZAR DUASI Hz. Peygamber torunları Hasan ve Hüseyin’i nazar ve benzeri kötülüklerden, şerden korumak için onlara dua okurdu. Hz. Muhammed'in okuduğu bu duanın, nazar duaları arasında en etkilisi olduğuna inanılmaktadır. Peygamberimiz şu nazar duasını okurdu Euzu bi kelimâtillâhi't-tâmmeti min kulli şeytanin ve hammetin ve min külli aynin lammeh PEYGAMBERİMİZİN OKUDUĞU NAZAR DUASININ TÜRKÇE ANLAMI "Her türlü şeytan ve zehirli hayvanlardan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım." NAZAR NEDİR, NE ANLAMA GELİR? Sözlükte “bakmak, görmek; düşünmek” anlamındaki nazar kelimesi Türkçe’de “beğenilen bir şeye kıskançlıkla bakmak ve zarar verecek şekilde onu etkilemek” mânasında nazar etmek göz değmek, Arapça’da ise nazra isâbetü’l-ayn şeklinde kullanılır... NAZARA NE İYİ GELİR? Kem gözlerden ya da nazardan koruduğuna inanılan yöntemler her toplumda farklılık gösterir. Nazara karşı ne iyi gelir sorusunun yanıtı olarak, İslam dininde bazı hadislerde nazardan ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in nazardan korunmak için okuduğu dualardan bahsedilmiştir. Nazar veya İn Yekad ayeti, Müslüman halkların yaşamlarında en çok kullandığı ve aynı şekilde kâmil bir şekilde yazarak nazardan korunmak amacıyla evlerin girişlerine astığı Kur'an-ı Kerim ayetlerden birisidir. NAZARDAN NASIL KORUNULUR? Nazarın mahiyeti ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirebildikleri dinen de kabul edilmektedir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “İnkâr edenler Kur’an’ı dinlediklerinde, neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi.” Kalem, 68/51-52 buyurulmaktadır. Hz. Peygamber “Göz değmesi nazar haktır.” Buhârî, Tıb, 36 buyurmuş; yüzünde sarılık gördüğü biri için; “Bunun için dua edin, çünkü kendisinde nazar var.” Buhârî, Tıb, 35 demiştir. Resûlullah’ın nazar değmesine karşı Muavvizeteyn Felâk ve Nâs sûrelerini okuduğu; ashabına da bunları okumalarını tavsiye ettiği rivayet edilmektedir Tirmizî, Tıb, 16; İbn Mâce, Tıb, 32. NAZAR NASIL GEÇER? Nazarı kovma/çıkarma işleminin başarılı olduğu dua okuyan kişinin esnemesi ile anlaşılır. Ne kadar çok ve uzun esniyorsa karşısında oturan insan o kadar çok nazara uğramış demektir. Kimi zaman esnemekten gözünden yaşlar gelir. Hatta bazen nazara uğrayan kişi de esner. KİMLER DAHA ÇOK NAZAR EDER? Nazar kavramı, daha çok kıskançlık duygusunun eşlik ettiği zarar verici etkiye sahip göz ve bakışla ilişkilendirilse de herhangi bir canlı yahut objeye yönelik hayranlık ve övgü sözleri de etkisi açısından nazar kapsamında görülmüştür. Çeşitli kültürlerde kötü bakış yoluyla karşısındakine zarar verme gücü belli kişilerle özdeşleştirilmiş, dolayısıyla nazara büyüye benzer bir fonksiyon yüklenmiştir. Bunun yanı sıra birçok insanın potansiyel olarak nazar gücüne sahip bulunduğu, ayrıca kem gözle zarar vermenin kişinin mutlaka kötü niyetli veya bilinçli oluşuna bağlı olmadığı şeklinde görüşler de mevcuttur. NAZARA KARŞI NELER YAPILIR? Nazara karşı alınan tedbirler kültürden kültüre farklılık göstermekle birlikte bu konuda uzmanlaşmış kişiler tarafından uygulanan ritüellerden başka bazı yaygın uygulamalar da söz konusudur Bunların başında Allah’ın ismini veya koruyucu birtakım ibareleri zikretmek, Belli dua cümlelerini okumak, Nazara mâruz kalan kişiye veya şeye tükürmek ya da onu kötülemek e muska kullanmak gelir. EZBERLEMENİZ İÇİN DİĞER DUALAR VE SURELER Ayetel Kürsi Kunut Duaları Sübhaneke Duası Nasr Suresi İnşirah Suresi İhlas Suresi Asr Suresi Felak Nas Suresi Yasin Suresi Kadir Suresi Fatiha Suresi Duha Suresi Fetih Suresi Kevser Suresi Kehf Suresi Bakara Suresi Salli Barik Duaları Tebbet Suresi Maun Suresi Fil Suresi Zilzal Suresi Kureyş Suresi Kalem Suresi Şifa Duası Rızık Duası Dilek Duası Nazar Duası
Kur'an-ı Kerim'in ikinci suresi olan Bakara suresi, Medine döneminde nazil olmuştur. Kur’an’ın en uzun süresi olmakla beraber, tamamı 286 ayettir. Bakara suresi, adını ayetlerde yer alan “bakara” kelimesinden almıştır. Ayetel Kürsi de Bakara suresi’nin 255. ayetinde bulunmaktadır. Birçok kaynakta, Bakara suresi duası faziletleri, faydaları, anlamı, özellikleri ve meali ile ilgili önemli bilgiler yer alır. İslam hukukunun ana konularıyla ilgili pek çok hüküm içerdiğinden dolayı Bakara suresi okunuşu bilmek önem arz eder. Bakara suresi okunuşu sık sık yapılmalıdır; çünkü bu surenin faziletleri ve faydaları olduğuna inanılır. Ezberlemek ve tamamını dinlemek isteyenler için Bakara suresi anlamı meali, Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu, fazileti ile hızlı dinle seçeneği hakkında bilgiler içeriğimizde bulunuyor. BAKARA SURESİ ARAPÇA YAZILIŞI VE OKUNUŞU Bismillahirrahmanirrahîm Elif lam mim Zalikel kitabü la raybe fıh* hüdel lil müttekıyn Ellezıne yü'minune bil ğaybi ve yükıymunas salate ve mimma razaknahüm yünfikun Vellezine yü'minune bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kablik* ve bil ahırati hüm yukınun Ülaike ala hüdem mir rabbihim ve ülaike hümül müflihun İnnellezıne keferu sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü'minun Hatemallahü ala kulubihim ve ala sem'ıhim* ve ala ebsarihim ğaşaveh* ve lehüm azabün azıym Ve minen nasi mey yekulü amenna billahi ve bil yevmil ahıri ve ma hüm bi mü'minın Yühadiunellahe vellezıne amenu* ve ma yahdeune illa enfüsehüm ve ma yeş'urun Fı kulubihim meradun fe zadehümüllahü merada* ve lehüm azabün elımüm bi ma kanu yekzibun Ve iza kıyle lehüm la tüfsidu fil erdı kalu innema nahnü muslihun Ela innehüm hümül müfsidune ve lakil la leş'urun Ve iza kıyle lehüm aminu kema amenen nasü kalu e nü'minü kema amenes süfeha'* ela innehüm hümüs süfehaü ve lakil la ya'lemun Ve iza lekullezıne amenu kalu amenna* ve iza halev ila şeyatıynihim kalu inna meaküm innema nahnü müstehziun Allahü yestehziü bihim ve yemüddühüm fı tuğyanihim ya'mehun Ülaikellezıneşteravüd dalalete bil hüda* fe ma rabihat ticaratühüm ve ma kanu mühtedın Meselühüm ke meselillezistevkade nara* fe lemma edaet ma havlehu zehebellahü bi nurihim ve terakehüm fı zulümatil la yübsırun Summüm bükmün umyün fe hüm la yarciun Ev ke seyyibim mines semai fıhi zulümatüv ve ra'düv ve bark* yec'alune esabiahüm fı azanihim mines savaıkı hazeral mevt* vallahü mühıytum bil kafirın Yekadül berku yahtafü ebsarahüm* küllema edae lehüm meşev fıhi ve iza azleme aleyhim kamu* ve lev şaellahü le zehebe bi sem'ıhim ve ebsarihim* innellahe ala külli şey'in kadiyr Ya eyyühen nasu'büdu rabbekümüllezı halekaküm vellezıne min kabliküm lealleküm tettekun Ellezı ceale lekümül erda firaşev ves semae binaa* ve enzele mines semai maen fe ahrece bihı mines semerati rizkal leküm* fe la tec'alu lillahi endadev ve entüm ta'lemun Ve in küntüm fı raybim mimma nezzelna ala abdina fe'tu bi suratim mim mislih* ved'u şühedaeküm min dunillahi in küntüm sadikıyn Fe illem tef'alu ve len tef'alu fettekun naralletı vekudühen nasü vel hıcarah* üıddet lil kafirın Ve beşşirillezıne amenu ve amilus salihati enne lehüm cennatin tecrı min tahtihel enhar* küllema ruziku minha min semeratir rizkan kalu hazellezı rüzıkna min kablü ve ütu bihı müteşabiha* ve lehüm fıha ezvacüm mütahheratüv ve hüm fıha halidun İnnellahe la yestahyı ey yadribe meselem ma beudaten fe ma fevkaha* fe emmellezıne amenu fe ya'lemune ennehül hakku mir rabbihim* ve emmellezıne keferu fe yekulune maza eradellahü bi haza mesela* yüdıllü bihı kesırav ve yehdı bihı kesıra* ve ma yüdıllü bihı illel fasikıyn Ellezıne yenkudune ahdellahi mim ba'di mısakıh* ve yaktaune ma emerallahü bihı ey yusale ve yüfsidune fil ard* ülaike hümül hasirun Keyfe tekfürune billahi ve küntüm emvaten fe ahyaküm* sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm sümme ileyhi türceun Hüvellezı haleka leküm ma fil erdı cemıan sümmesteva iles semai fe sevvahünne seb'a semavat* ve hüve bi külli şey'in alım Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı caılün fil erdı halıfeh* kalu e tec'alü fıha mey yüfsidü fıha ve yesfiküd dima'* ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek* kale innı a'lemü ma la ta'lemun Ve alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe kale embiunı bi esmai haülai in küntüm sadikıyn Kalu sübhaneke la ılme lena illa ma alemtena* inneke entel alımül hakım Kale ya ademü embi'hüm bi esmaihim* felemma embeehüm bi esmaihim kale e lem ekul leküm innı a'lemü ğaybes semavati vel erdı ve a'lemü ma tübdune ve ma küntüm tektümun Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs* eba vestekbera ve kane minel kafirın Ve kulna ya ademüskün ente ve zevcükel cennete ve küla minha rağaden haysü şi'tüma* ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimın Fe ezellehümeş şeytanü anha fe ahracehüma mimma kana fıh* ve kulnehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv* ve leküm fil erdı müstekarruv ve metaun ila hıyn Fe telekka ademü mir rabbihı kelimatin fe tabe aleyh* innehu hüvet tevvabür rahıym Kulnehbitu minha cemıa* fe imma ye'tiyenneküm minnı hüden fe men tebia hüdaye fe la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun Vellezıne keferu ve kezzebu bi ayatina ülaike ashabün nar* hüm fıha halidun Ya benı israılezküru nı'metiyelletı en'amtü aleyküm ve evfu bi ahdı ufi biahdiküm ve iyyaye ferhebun Ve aminu bi ma enzeltü müsaddikal li ma meaküm ve la tekunu evvele kafirim bih* ve la teşteru bi ayatı semenen kalilev ve iyaye fettekun Ve la telbisül hakka bil batılı ve tektümül hakka ve entüm ta'lemun Ve ekıymüs salate ve atüz zekate verkeu mear rakiıyn E te'mürunen nase bil birri ve tensevne enfüseküm ve entüm tetlunel kitab* e fe la ta'kılun Vesteıynu bis sabri ves salah* ve inneha le keıratün illa alel haşiıyn Ellezıne yezunnune ennehüm mülaku rabbihim ve ennehüm ileyhi raciun Ya benı israılezküru nı'metiyelletı en'amtü aleyküm ve ennı faddaltüküm alel alemın Vetteku yevmel la teczı nefsün an nefsin şey'ev ve la yukbelü minha şefaatüv ve la yü'hazü minha adlüv ve la hüm yünsarun Ve iz necceynaküm min ali fir'avneyesumuneküm suel azabi yüzebbihune ebnaeküm ve yestahyune nisaeküm* ve fı zaliküm belaüm mir rabbiküm azıym Ve iz ferakna bikümül bahra fe enceynaküm ve ağrakna ale fir'avne ve entüm tenzurun Veiz vaadna musa erbeıyne leyleten sümmettehaztümül ıcle mim ba'dihı ve entüm zalimun Sümme afevna anküm mim ba'di zalike lealleküm teşkürun Ve iz ateyna musel kitabe vel fürkane lealleküm teehtedun Ve iz kale musa li kavmihı ya kavmi inneküm zalemtüm enfüseküm bittihazikümül ıcle fe tubu ila bariiküm faktülu enfüseküm* zaliküm hayrul leküm ınde bariiküm* fe tabe aleyküm* innehu hüvet tevvabür rahıym Ve iz kultüm ya musa len nü'mine leke hatta nerallahe cehraten fe ehazetkümüs saıkatü ve entüm tenzurun Sümme beasnaküm mim ba'di mevtiküm lealleküm teşkürun Ve zallelna aleykümül ğamame ve enzelna aleykümül menne ves selva* külu min tayyibati ma razaknaküm* ve ma zalemuna ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun Ve iz kulnedhulu hazihil karyete fe külu minha haysü şi'tüm rağadev vedhulül babe süccedev ve kulu hıttatün nağfirleküm hatayaküm* ve senezıdül muhsinın Fe beddellezıne zalemu kavlen ğayrallezı kıyle lehüm fe enzelna alellezıne zalemu riczem mines semai bi ma kanu yefsükun Ve izisteska musa li kavmihı fe kulnadrib bi asakel hacer* fenfecerat minhüsneta aşrate ayna* kad alime küllü ünasim meşrabehüm* külu veşrabu mir rizkıllahi ve la ta'sev fil erdı müfsidın Ve iz kultüm ya musa len nasbira ala taamiv vahıdin fed'u lena rabbeke yuhric lena mimma tümbitül erdu mim bakliha ve kıssaiha ve fumiha ve adesiha ve besaliha* kale e testebdilunellezı hüv edna billezı hüve hayr* ihbitu mısran fe inne leküm ma seeltüm* ve duribet aleyhimüz zilletü vel meskenetü ve bau bi ğadabim minellah* zalike bi ennehüm kanu yekfürune bi ayatillahi ve yaktülunen nebiyyıne bi ğayril hakk* zalike bi ma asav ve kanu ya'tedun İnnellezıne amenu vellezıne hadu ven nesara ves sabiıne min amene billahi vel yevmil ahıri ve amile salihan fe lehüm ecruhüm ınde rabbihim *ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun Ve iz ehazna mısakaküm ve rafa'na fevkakümüt tur * huzu ma ateynaküm bi kuvvetiv vezküru ma fıhi lealleküm tettekun Sümme tevelleytüm mim ba'di zalik *fe lev la fadlüllahi aleyküm ve rahmetühu leküntüm minel hasirın Ve le kad alimtümüllezına'tedev minküm fis sebti fe kulna lehüm kunu kıradeten hasiın Fe cealnaha nekalel li ma beyne yedeyha ve ma halfeha ve mev'ızatel lil müttekıyn Ve iz kale musa li kavmihı innellahe ye'müruküm en tezbehu bekarah *kalu etettehızüna hüzüva *kale euzü billahi en ekune minel cahilın Kalüd'u lena rabbeke yübeyyil lena ma hı *kale innehu yekulü inneha bekarütl la fariduv ve la bikr * avanüm beyne zalik * fef'alu ma tü'merun Kalüdu lena rabbeke yübeyyil lena ma levnüha *kale innehu yekulü inneha bekaratün safraü fakıul levnüha tesürrün nazırın Kalüd'u lena rabbeke yübeyyil lena ma hiye innel bekara teşabehe aleyna* ve inna in şaellahü le mühtedun Kale innehu yekulü inneha bekaratül la zelulün tüsırul erda ve la teskıl hars* müsellemetül laşiyete fıha* kalül ane ci'te bil hakk* fe zebehuha ve ma kadu yef'alun Ve iz kateltüm nefsen feddara'tüm fıha* vallahü muhricüm ma küntüm tektümun Fe kulnadribuhü bi ba'dıha* kezalike yuhyillahül mevta ve yürıküm ayatihı lealleküm ta'kılun Sümme kaset kulubüküm mim ba'di zalike fe hiye kel hıcarati ev eşeddü kasveh* ve inne minel hıcarati lema yetefecceru minhül enhar* ve inne minha lema yeşşekkaku fe yahrucü minhül ma'* ve inne minha lema yehbitu min haşyetillah* vemallahü bi ğafilin amma ta'melun E fetatmeune ey yü'minu leküm ve kad kane ferıkum minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu mim ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun Ve iza leküllezıne amenu kalu amenna* ve iza hala ba'duhüm ila ba'din kalu etühaddisunehüm bi ma fetehallahü aleyküm li yühaccuküm bihı ınde rabbiküm* e fe la ta'kılun E ve la ya'lemune ennellahe ya'lemü ma yüsirrune ve ma yu'linun Ve minhüm ümmiyyune la ya'lemunel kitabe illa emaniyye ve in hüm illa yezunnun Fe veylül lillezıne yektübunel kitabe bi eydıhim sümme yekulunel kitabe bi eydıhim sümme yekulune haza min ındillahi li yeşteru bihı semenen kalıla* fe veylül lehüm mimma ketebet eydıhim ve veylül lehüm mimma yeksibun Ve kalu len temessenen naru illa eyyamem ma'dudeh* kul ettehaztüm ındellahi ahden fe ley yuhlifellahü ahdehu em tekulune alellahi ma la ta'lemun Bela men kesebe seyyietev ve ehatat bihı hatıy'etühu fe ulaike ashabün nar* hüm fıha halidun Vellezıne amenu ve amilus salihati ülaike ashabül cenneh* hüm fıha halidun Ve iz ehazna mısaka benı israıle la ta'büdune illellahe ve bil valideyni ıhsanev ve izl kurba vel yetam vel mesakıni ve kulu lin nasi husnev ve ekıymus salate ve atüz zekah* sümme tevelleytüm ila kalılem minküm ve entüm mu'ridun Ve iz ehazna mısakaküm la tesfikune dimaeküm ve la tuhricune enfüseküm min diyariküm sümme akrartüm ve entüm teşhedun Sümme entüm haülai taktülune enfüseküm ve tuhricune ferıkam minküm min diyarihim tezaherune aleyhim bil ismi vel udvan* ve iy ye'tuküm üsara tüfaduhüm ve hüve muharramün aleyküm ıhracühüm* e fe tü'minune bi ba7dıl kitabi ve tekfürune bi ba'd* fe ma cezaü mey yef'alü zalike minküm illa hızyün fil hayatid dünya* ve yevmel kıyameti yüraddune ila eşeddil azab* vemallahü bi ğafilin amma ta'melun Ülaikellezıneşteravül hayated dünya bil ahırati fe la yuhaffefü anhümül azabü ve la hüm yünsarun Ve le kad ateyna musel kitabe ve kaffeyna mim ba'dihı bir rusüli ve ateyna ıysebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi ruhıl kudüs* e fe küllema caeküm rasulüm bima la tehva enfüsükümüstekbartüm* fe ferıkan kezzebtüm ve ferıkan taktülun Ve kalu kulubüna ğulf* bel leanehümüllahü bi küfrihim fe kalılem ma yü'minun Ve lemma caehüm kitabüm min ındillahi müsaddikul lima mealhüm ve kanu min kablü yesteftihune alellezıne keferu* fe lemma caehüm ma arafu keferu bihı fe la'netüllahi alel kafirın Bi'semeşterav bihı enfüsehüm ey yekfüru bi ma enzelellahü bağyen ey yünezzilellahü min fadlihı ala mey yeşaü min ıbadih* fe bau bi ğadabin ala ğadab* ve lil kafirıne azabüm mühın Ve iza kıyle lehüm aminu bi ma enzelellahü kalu nü'minü bima ünzile aleyna ve yekfürune bi ma veraehu ve hüvel hakku müsaddikal lima meahüm* kul fe lime taktülune embiyaellahi min kablü in küntüm mü'minın Ve le kad caeküm musa bil beyyinati sümmettehaztümül ıcle mim ba'dihı ve entüm zalimun Ve iz ehazna mısakaküm ve rafa'na fevkakümüt tur* huzu ma ateynaküm bi kuvvetiv vesmeu* kalu semı'na ve asayna ve üşribu fı kulubihimül ıcle bi küfrihımv kul bi'sema ye'müruküm bihı ımanüküm in küntüm mü'minın Kul in kanet lekümüd darul ahıratü indellahi halisatem min dunin nasi fe temennevül mevte in küntüm sadikıyn Ve ley yetemennevhü ebedem bima kaddemet eydıhim* vallahü alımüm biz zalimın Ve le tecidennehüm ahrasan nasi ala hayah* ve minellezıne eşraku yeveddü ehadühüm lev yüammeru elfe seneh* ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi ey yüammer* vallahü besıyrum bima ya'melun Kul men kane adüvvel licibrıle fe innehu nezzelehu ala kalbike bi iznillahi müsaddikal lima beyne yedeyhi ve hüdev ve büşra lil mü'minın Men kane adüvvel lillahi ve melaiketihı ve rusülihı ve cibrıle ve mıkale fe innellahe adüvvül lil kafirın Ve le kad enzelna ileyke ayatim beyyinat* ve ma yekfüru biha illel fasikun E ve küllema ahedu ahden nebezehu ferıkum minhüm* bel ekseruhüm la yü'minun Ve lemma caehüm rasulüm min ındillahi müsaddikul lima mealhüm nebeze ferıkum minellezıne utül kitab* kitabellahi verae zuhurihim ke ennehüm la ya'lemun Vettebeu ma tetlüş şeyatıynü ala mülki süleyman* ve ma kefera süleymanü ve lakinneş şeyatıyne keferu yüallimunen nasas sıhra ve ma ünzile alel melekeyni bi babile harute ve marut* ve ma yüallimani min ehadin hatta yekula innema nahnü fitnetün fe la tekfür* fe yeteallemune minhüma ma yüferrikune bihı beynel mer'i ve zevcih* ve ma hüm bi darrıne bihı min ehadin illa bi iznillah* ve yeteallemune ma yedurruhüm ve la yenfeuhüm* ve le kad alimu le menişterahü ma lehu fil ahırati min halakıv ve le bi'se ma şerav bihı enfüsehüm* lev kanu la'lemun Ve lev ennehüm amenu vettekav le mesubetüm min ındillahi hayr* lev kanu ya'lemun Ya eyyühellezıne amenu la tekulu raına ve kulünzurna vesmeu* ve lil kafirıne azabün elım Ma yeveddüllezıne keferu min ehlil kitabi ve lel müşrikıne ey yünezzele aleyküm min hayrim mir rabbiküm* vallahü yehtessu bi rahmetihı mey yeşa'* vallahü zül fadlil azıym Ma nensah min ayetin ev nünsiha ne'ti bi hayrim minha ev misliha* e lem ta'lem ennellahe ala külli şey'in kadır E lem ta'lem ennellahe lehu mülküs semavati vel ard* ve ma leküm min dunillahi miv veliyyiv ve la nasıyr Em türıdune en tes'elu rasuleküm kema süile musa min kabl* ve mey yetebeddelil küfra bil ımani fe kad dalle sevaes sbil Vedde kesırum min ehlil kitabi lev yerudduneküm mim ba'di ımaniküm küffara* hasedem min ındi enfüsihim mim ba'di ma tebeyyene lehümül hakk* fa'fu vasfehu hatta ye'tiyellahü bi emrih* innellahe ala külli şey'in kadır Ve ekıymus salate ve atüz zekah* ve ma tükaddimu li enfüsiküm min hayrin teciduhü ındellah* innellahe bi ma ta'melune besıyr Ve kalu ley yedhulel cennete illa men kane huden ev nesar* tilke emaniyyühüm* kul hatu bürhaneküm in küntüm sadikıyn Bela men esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinün fe lehu ecruhu ınde rabbihı ve la havvfün aleyhim ve la hüm yahzenun Ve kaletil yehudü leysetin nesar ala şey'iv ve kaletin nesara leysetil yehudü ala şey'iv ve hüm yetlunel kitab* kezalike kalellezıne la ya'lemune misle kavlihim* fallahü yahkümü beynehüm yevmel kıyameti fıma kanu fıhi yahtelifun Ve men azlemü mimmem menea mesacidellahi ey yüzkera fıhesmühu ve sea fı harabiha* ülaike ma kane lehüm ey yedhuluha illa haifın* lehüm fid dünya hızyüv ve lehüm fil ahırati azabün azıym Ve lillahil meşriku vel mağribü fe eynema tüvellu fe semme vechüllah* innallahe vasiun alım Ve kalüttehazellahü veleden sübhaneh* bel lehu ma fis semavati vel ard* küllül lehu kanitün Bedıus semavati vel ard* ve iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun Ve kalellezıne la ya'lemune lev la yükellimünellahü ev te'tına ayeh* kezalike kalellezıne min kablihim misle kavlihim* teşabehet kulubühüm* kad beyyennel ayati li kavmiy yukınun İnna erselnake bil hakkı beşırav ve nezirav ve la tüs'elü an ashabil cehıym Ve len terda ankel yehudü ve len nesara hatta tettebia milletehüm* kul inne hüdellahi hüvel hüda* ve leinitteba'te ehvaehüm ba'dellezı caeke minel ılmi ma leke minallahi miv veliyyiv ve la nasıyr Ellezıne ateynahümül kitabe yetlunehu hakka tilavetih* ülaike yü'minune bih* ve mey yekfür bihı fe ülaike hümül hasirun Ya benı israılezküru nı'metiyelletı en'amtü aleyküm ve ennı faddaltüküm alel alemın Vetteku yevmel la teczı nefsün an nefsin şey'ev ve la yukbelü minha adlüv ve la tenfeuha şefatüv ve la hüm yünsarun Ve izibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn* kale innı caılüke lin nasi imama* kale ve min zürriyyetı* kale la yenalü ahdiz zalimın Ve iz cealnel beyte mesabetel lin nasi ve emna* vettehızu mim mekami ibrahıme müsalla* ve ahidna ila ibrahıme ve ismaıyle en tahhira veytiye lit taifıne vel akifıne ver rukkeıs sücud Ve iz kale ibrahımü rabbic'al haza beleden aminev verzuk ehlehu mines semerati min amene minhüm billahi vel yevmil ahır* kale ve men kefera fe ümettiuhu kalılen sümme adtarruhu ila azabin nar* ve bi'sel mesıyr Ve iz yerfeu ibrahımül kavaıde minel beyti ve ismaıyl* rabbena tekabbel minna* inneke entes semıul alım Rabbena vec'alna müslimeyni leke ve min zürriyyetina ümmetem müslimetel leke ve erina menasikena ve tüb aleyna* inneke entet tevvabür rahıym Rabbena veb'as fıhim rasulem minhüm yetlu aleyhim ayatike ve yüallimühümül kitabe vel hıkmete ve yüzekkıhim* inneke entel azızül hakım Ve mey yerğabü ammileti ibrahıme illa men sefihe nefseh* ve le kadıstafeynahü fid dünya* ve innehu fil ahırati le minas salihıyn İz kale lehu rabbühu eslim kale eslemtü li rabbil alemın Ve vassa biha ibrahımü benıhi ve ya'kub* ya beniyye innellahestafa lekümüd dıne fe la temutünne illa ve entüm müslimun Em küntüm şühedae iz hadara ya'kubel mevtü iz kale li benıhi ma ta'büdune mim ba'dı * kalu na'büdü ilaheke ve ilahe abaike ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ilahev vahıda* ve nahnü lehu müslimun Tilke ümmetün kad halet* leha ma kesebet ve leküm ma kesebtüm* ve la tüs'elune amma kanu ya'melun Ve kalu kunu huden ev nesara tehtedu* kul bel millete ibrahıme hanıfa* ve ma kane minel müşrikın Kulu amenna billahi ve ma ünzile ileyna ve ma ünzile ila ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve ya'kube vel esbatı ve ma utiye musa ve ıysa ve ma utiyen nebiyyune mir rabbihim* la nüferriku beyne ehadim minhüm ve nahnü lehu müslimun Fe in amenu bi misli ma amentüm bihı fe kadihtedev* ve in tevellev fe innema hüm fı şikak* fe seyekfıkehümüllah* ve hüves semıul alım Sıbğatellah* ve men ahsenü minellahi sıbğatev ve nahnü lehu abidun Kul etühaccunena fillahi ve hüve rabbüna ve rabbüküm* ve lena amalüna ve leküm a'malüküm* ve nahnü lehu muhlisun Em tekulune inne ibrahıme ve ismaıyle ve ıshaka ve ya'kube vel esbata kanu huden ev nesara* kul e entüm a'lemü emillah* ve men azlemü mimmen keteme şehadeten ındehu minellah* ve mallahü bi ğafilin amma ta'melun Tilke ümmetün kad halet* leha ma kesebet ve leküm ma kesebtüm* ve la tüs'elune amma kanu ya'melun Se yekulüs süfehaü minen nasi ma vellahüm an kıbletihimülletı kanu aleyha* kul lillahil meşriku vel mağrib* yehdı mey yeşaü ila sıratım müstekıym Ve kezalike cealnakmüm ümmetev vesetal li tekunu şühedae alen nasi ve yekuner rasulü aleyküm şehıda* ve ma cealnel kıbletelletı künte aleyha illa li na'leme mey yettebiur rasule mimmey yenkalibü ala akıbeyh* ve in kanet le kebıraten illa alellezıne hedellah* ve ma kanellahü li yüdıy'a ımaneküm* innellahe bin nasi le raufür rahıym Kad nera tekallübe vechike fis semai fe lenüvelliyenneke kıbleten terdaha* fevelli vcheke şatnal mescidil haram* ve haysü ma küntüm fevellu vücuheküm şatrah* ve innellezıne utül kitabe le ya'lemune ennehül hakku mir rabbihim* vemallahü bi ğafilin amma ya'melun Ve le in eteytellezıne utül kitabe bi külli ayetim ma tebiu kıbletek* ve ma ba'duhüm bi tabiın kıblete ba'd* ve leinitteba'te ehvaehüm mim ba'di ma caeke minel ılmi inneke izel le minez zalimın Ellezıne ateynahümül kitabe ya'rifunehu kema ya'rifune ebnaehüm* ve inne ferıkam minhüm le yektümunel hakka ve hüm ya'lemun Elhakku mir rabbike fe la tekunenne minel mümterın Ve li külliv vichetün hüve müvellıha festebikul hayrat* eyne ma tekunu ye'ti bikümüllahü cemıa* innellahe ala külli şey'in kadır Ve min haysü haracte fevelli vecheke şatral mescidil haram* ve innehu lel hakku mir rabbik* ve mallahü bi ğafilin amma ta'melun Ve min haysü haracte fevelli vecheke şatral mescidil haram* ve haysü ma küntüm fe vellu vücuheküm şatrahu li ella yekune linnasi aleyküm hucceh* ilellezıne zalemu minhüm fe la tahşevhüm vahşevnı ve li ütimme nı'metı aleyküm ve lealleküm tehtedun Kema erselna fıküm rasulem minküm yetlu aleyküm ayatina ve yüzekkıküm ve yüallimükümül kitabv vel hıkmete ve yüallimüküm ma lem tekunu ta'lemun Fezkürunı ezkürküm veşküru lı ve la tekfürun Ya eyyühellezıne amenüsteıynu bis sabri ves salah* innellahe meas sabirın Ve la tekulu li mey yuktelü fı sebılillahi emvat* bel ahyaüv ve lakil la teş'urun Ve le neblüvenneküm bi şey'im minel havfi vel cuı ve naksım minel emvali vel enfüsi ves semerat* ve beşşiris sabirın Ellezıne iza esabethüm müsıybetün kalu inna lillahi ve inna ileyhi raciun Ülaike alayhim salevatüm mir rabbihim ve rahmetüv ve ülaike hümül mühtedun İnnes safa vel mervete min şeairillah* fe min haccel beyte evı'temera fe la cünaha aleyhi ey yettavvefe bihima* ve men tetavvea hayran fe innellahe şakirun alıym İnnellezıne yektümune ma enzelna minel beyyinati vel hüda mim ba'di ma beyyennahü lin nasi fil kitabi ülaike yel'anühümullahü ve yel'anühümül laınun İllellezıne tabu ve aslehu ve beyyenu fe ülaike etubü aleyhim* ve enet tevvabür rahıym İnnellezıne keferu ve matu ve hüm küffarun ülaike aleyhim la'netüllahi vel melaiketi ven nasi ecmeıyn Halidıne fıha* la yühaffefü anhümül azabü ve la hüm yünzarun Ve ilahüküm ilahüv vahıd* la ilahe illa hüver rahmanür rahıym İnne fı halkıs semavati vel erdı vahtilafil leyli ven nehari vel fülkilletı tecrı fil bahri bima yenfeun nase ve ma enzelellahü mines semai mim main fe ahya bihil erda ba'de mevtiha ve besse fıha min külli dabbetiv ve tasrıfir riyahı ves sehabil müsahhari beynes semai vel erdı le ayatil li kavmiy ya'kılun Ve minen nasi mey yettehızü min dunillahi endadey yühıbbunehüm ke hubbillah* vellezıne amenu eşeddü hubbel lillah* velev yerallezıne zalemu iz yeravnel azabe ennel kuvvete lillahi cemıav ve ennellahe şedıdül azab İz teberraellezınet tübiu minellezınettebeu ve raevül azabe ve tekattaat bihimül esbab Ve kalellezınet tebeu lev enne lena kerraten fe neteberrae minhüm kema teberrau minna* kezalike yürıhimüllahü a'malehüm haseratin aleyhim* ve ma hüm bi haricıne minen nar Ya eyyühen nasü külu mimma fil erdı halalen tayyibev ve la tettebiu hutuvatiş şeytan* innehu leküm adüvvüm mübın İnnema ye'müruküm bis sui vel fahşai ve en tekulu alellahi ma la ta'lemun Ve iza kıyle lehümüt tebiu ma enzellellahü kalu bel nettebiu ma elfeyna aleyhi abaena* e ve lev kane abaühüm la ya'kılune şey'ev ve la yehtedun Ve meselüllezıne keferu ke meselillezı yen'ıku bi ma la yesmeu illa düaev ve nidaa* summüm bükmün umyün fe hüm la ya'kılun Ya eyyühellezıne amenu külu min tayyibati ma razaknaküm veşküru lillahi in küntüm iyyahü ta'büdun İnnema harrame aleykümül meytete ved deme ve lahmel hınzıri ve ma ühille bihı li ğayrillah* fe menidturra ğayra bağıv ve la adin fe la isme aleyh* innellahe ğafurur rahıym İnnellezıne yektümune ma enzelellahü minel kitabi ve yeşterune bihı semenen kalılen ülaike ma ye'külune fı bütunihim illen nara ve la yükellimühümüllahü yevmel kıyameti ve la yüzekkıhim* ve lehüm azabün eliym Ülaikellezıneşteravüd dalalete bil hüda vel azabe bil mağfirah* fe ma asberahüm alen nar Zalike bi ennellahe nezzelel kitabe bil hakk* ve innellezınahtelefu fil kitabi le fı şikakım beıyd Leysel birra en tüvellu vücuheküm kıbelel meşrikı vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahıri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyın* ve atel male ala hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakıne vebnes sebıli ves sailıne ve fir rikab* ve ekames salate ve atez zekah* vel mufune bi ahdihim iza ahedu* ves sabirıne fil be'sai ved darrai ve hıynel be's* ülaikellezıne sadeku* ve ülaike hümül müttekun Ya eyyühellezıne amenu kütibe aleykümül kısasu fil katla* el hurru bil hurri vel abdü bil abdi vel ünsa bil ünsa* fe men ufiye lehu min ehıyhi şey'ün fettibaum bil ma'rufi ve edaün ileyhi bi ıhsan* zalike tahfıfüm mir rabbiküm ve rahmeh* fe menı'teda ba'de zalike fe lehu azabün eliym Ve leküm fil kısası hayatüy ya ülil elbabi lealleküm tettekun Kütibe aleyküm iza hadara ehadekümül mevtü in terake hayra* elvasıyyetü lil valideyni vel akrabıne bil ma'ruf* hakkan alel müttekıyn Fe mem beddelehu ba'de ma semiahu fe innema ismühu alellezıne yübeddiluneh* innellahe semıun aliym Fe men hafe mim musın cenefen ev ismen fe asleha beynehüm fe la isme aleyh* innellahe ğafurur rahıym Ya eyyühellezıne amenu kütibe aleykümüs sıyamü kema kütibe alellezıne min kabliküm lealleküm tettekun Eyyamem ma'dudat* fe men kane minküm merıdan ev ala seferin fe ıddetüm min eyyamin uhar* ve alellezıne yütıykunehu fidyetün taamü miskın* fe men tetavvea hayran fe hüve hayrul leh* ve en tesumu hayrul leküm in küntüm ta'lemun Şehru ramedanellezı ünzile fıhil kur'anü hüdel lin nasi ve beyyinatim minel hüda vel fürkan* fe men şehide minkümüş şehra felyesumh* ve em kane merıdan ev ala seferin fe ıddetüm min eyyamin uhar* yürıdüllahü biküml yüsra ve la yürıdu bi külüm usr* ve li tükmilül ıddete ve li tükebbirullahe ala ma hedaküm ve lealleküm eşkürun Ve iza seeleke ıbadı annı fe innı karıb* ücıbü da'veted daı iza deani felyestecıbu lı vel yü'minu bı leallehüm yarşüdun Ühılle leküm leyletes sıyamir rafesü ila nisaiküm* hünne libasül leküm ve entüm libasül lehünn* alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm fe tabe aleyküm ve afa anküm* fel anebaşiruhünne vevteğu ma ketebellahü leküm* ve külu veşrabu hatta yetebeyyene lekümül hüytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri sümme etimmüs sıyame ilel leyl* ve la tübaşiruhünne ve entüm akifune fil mesacid* tilke hududüllahi fe la takrabuha* kezalike yübeyyinüllahü ayatihı lin nasi leallehüm yettekun Ve la te'külu emvaleküm beyneküm bil batıli ve tüdlu biha ilel hukkami li te'külu ferıkam min emvalin nasi bil ismi ve entüm ta'lemun Yes'eluneke anil ehilleh* kul hiye mevakıytü lin nasi velhacc* ve leysel birru bi en te'tül büyute min zuhuriha ve lakinnel birra menitteka* ve'tül büyute min ebvabiha vettekullahe lealleküm tüflihun Ve katilu fı sebılillahillizıne yükatiluneküm ve la ta'tedu* innellahe la yühıbbül mu7tedın Vaktüluhüm haysü sekıftümuhüm ve ahricuhüm min haysü ahracuküm vel fitnetü eşeddü minel katl* ve la tükatiluhüm ındel mescidil harami hatta yükatiluküm fıh* fe in kateluküm faktüluhüm* kezalike ceazül kafirın Fe inintehev fe innellahe ğafurur rahıym Ve katiluhüm hatta la tekune fitnetüv ve yekuned dınü lillah* fe inintehev fe la udvane illa alez zalimın Eşşehrul haramü biş şehril harami vel hurumatü kısas* fe menı'teda aleyküm fa'tedu aleyhi bi misli ma'teda aleyküm vettekullahe va'lemu ennellahe mealmüttekıyn Ve enfiku fı sebılillahi ve la tülku bi eydıküm ilet tehlüketi ve ahsinu* innellahe yühıbbül muhsinın Ve etimmül hacce vel umrate lillah* fe in uhsırtüm femesteysera minel hedy* ve la tahliku ruuseküm hatta yebluğal hedyü mehılleh* fe men kane minküm merıdan ev bihı ezem mir ra'sihı fe fidyetüm min sıyamin ev sadekatin ev nüsük* fe iza emintüm* fe men temettea bil umrati ilel hacci fe mesteysera minel hedy* fe mel lem yecid fe sıyamü selaseti eyyamin fil hacci ve seb'atin iza raca'tüm* tilke aşeratün kamileh* zalike li mel lem yekün ehlühu hadıril mescidil haram* vettekullahe va'lemu ennellahe şedıdül ıkab Elhaccü eşhürum ma'lumat* fe men ferada fıhinnel hacce fe la rafese ve la füsuka ve la cidale fil hacc* ve ma tef'alu min hayriy ya'lemhüllah* ve tezevvedu fe inne hayraz zadit takva vettekuni ya ülil elbab Leyse aleyküm cünahun en tebteğu fadlem mir rabbiküm* fe iza efadtüm min arafatin fezkürullahe ındel meş'aril haram* vezküruhü kema hedaküm* ve in küntüm min kablihı le mined dallın Sümme efıdu min haysü efadan nasü vestağfirullah* innellahe ğafurur rahıym Fe iza kadaytüm menasikeküm fezkürullahe ke zikriküm abeküm ev eşedde zikra* fe minen nasi mey yekulü rabbena atina fid dünya ve malehu fil ahırati min halak Ve minhüm mey yekulü rabbena atine fid dünya hasenetev ve fil ahırati hasenetev ve kına azaben nar Ülaike lehüm nasıybüm mimma kesebu* vallahü serıul hısab Vezkürullahe fı eyyamim ma'dudat* fe men teaccele fı yevmeyni fe la isme aleyh* ve men teahhara fe la isme aleyh* limenitteka* vettekullahe va'lemu enneküm ileyhi tuhşerun Ve minen nasi me yu'cibüke kavlühu fil hayatid dünya ve yüşhidüllahe ala ma fı kalbih* ve hüve eleddül hısam Ve iza tevella sea fil erdı li yüfside fıha ve yühlikel harse ven nesl* vallahü la yühıbbül fesad Ve iza kıyle lehüttekıllahe ehazethül ızzetü bil ismi fe hasbühu cehennem* ve le bi'sel mihad Ve minen nasi mey yeşrı nefsehübtiğae merdatillah* vallahü raufüm bil ıbad Ya eyyühellezıne amenüdhulu fis silmi kaffeh* ve la tettebiu hutuvatüş şeytan* innehu leküm adüvvüm mübiyn Fe in zeleltüm mim ba'di ma caetkümül beyyinatü fa'lemu ennellahe azızün hakım Hel yenzurune illa ey ye'tiyehümüllahü fı zulelim minel ğamami vel melaiketü ve kudıyel emr* ve ilellahi türceul ümur Sel benı israıle kem ateynahüm min ayetim beyyineh* ve mey yübeddil nı'metellahi mim ba'di ma caethü fe innellahe şedıdül ıkab Züyyine lillezıne keferul hayatüd dünya ve yesharune minellezıne amenu* vellezınettekav fevkahüm yevmel kıyameh* vallahü yerzüku mey yeşaü bi ğayri hısab Kanen nasü ümmetev vahıdeten fe beasellahün nebiyyıne mübeşşirıne ve münzirıne ve enzele mealhümül kitabe bil hakkı li yahküme beynen nasi fımahtelefu fıh* ve mahtelefe fıhi illellezıne utuhü mim ba'di ma caethümül beyyinatü bağyem beynehüm* fe hedellahüllezıne amenu limahtelefu fıhi minel hakkı bi iznih* vallahü yehdı mey yeşaü ila sıratım müstekıym Em hasibtüm en tedhulül cennete ve lemma ye'tiküm meselüllezıne halev min kabliküm* messethümül be'saü ved darraü ve zülzilu hatta yekuler rasulü vellezıne amenu meahu meta nasrullah* ela inne nasrallahi karıb Yes'eluneke maza yünfikun* kul ma enfaktüm min hayrin fe lil valideyni vel akrabıne vel yetama vel mesakıni vebnis sebıl* ve ma tef'alu min hayrin fe innellahe bihı alım Kütibe aleykümül kıtalü ve hüve kürhül leküm* ve asa en tühıbbu şey'ev ve hüve şerrul leküm* vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun Yes'eluneke aniş şehril harami kıtalin fıh* kul kıtalün fıhi kebır* ve saddün an sebılillahi ve küfram bihı vel mescidil harami ve ıhracü ehlihı minhü ekberu ındellah* vel fitnetü ekberu minel katl* ve la yezalune yükatiluneküm hatta yerudduküm an dıniküm inisteta* ve mey yertedid minküm an dınihı fe yemüt ve hüve kafirun fe ülaike habitat a'malühüm fid dünya vel ahırah* ve ülaike ashabün nar* hüm fıha halidun İnnellezıne amenu vellezıne haceru ve cahedu fı sebılillahi ülaike yercune rahmetellah* vallahü ğafurur rahıym Yes'eluneke anil hamri vel meysir* kul fıhima imün kebıruv ve menafiu lin nasi ve ismühüma ekberu min nef'ıhima* ve yes'eluneke maza yünfikun* kulil afv kezalike yübeyyinüllahü lekümül ayati lealleküm tetefekkerun Fid dünya vel ahırah* ve yes'eluneke anil yetama* kul ıslahul lehüm hayr* ve in tühalituhüm fe ıhvanüküm* vallahü ya'lemül müfside minel muslıh* ve lev şaellahü le a'neteküm* innellahe azızün hakım Ve la tenkihul müşrikati hatta yü'minn* ve le emetüm mü'minetüm hayrum mim müşriketiv ve lev a'cebetküm* ve la tünkihul müşrikıne hatta yü'minu* ve le abdüm mü'minün hayrum mim müşrikiv ve lev a'cebeküm* ülaike yed'une ilen nar* vallahü yed'u ilel cenneti vel mağfirati bi iznih* ve yübeyyinü ayatihı lin nasi leallehüm yetezekkerun Ve yes'eluneke anil mehıyd* kul hüve ezen fa'tezilün nisae fil mehıydı ve la takrabuhünne hatta yathurn* fe iza tetahherne fe'tuhünne min haysü emerakümllah* innellahe yühıbbüt tevvabıne ve yühıbbül mütetahhirın Nisaüküm harsül lemü fe'tu harseküm enna şi'tüm ve kaddimu li enfüsiküm* vettekullahe va'lemu enneküm mülakuh* ve beşşiril mü'minın Ve la tec'alüllahe urdatel li eymaniküm en teberru ve tetteku ve tuslihu beynen nas* vallahü semıun alım La yüahızükümüllahü bil lağvi fı eymaniküm ve lakiy yüahızüküm bi ma kesebet kulubüküm* vallahu ğafurun halım Lillezıne yü'lune min nisaihim terabbüsu erbeati eşhur* fe in fau fe innellahe ğafurur rahıym Ve in azemüt talaka fe innellahe semıun aliym Vel mütallekatü yeterabbasne bi enfüsihinne selasete kuru'* ve la yehıllü lehünne ey yektmne ma halekallahü fı erhamihinne in künne yü'minne billahi vel yevmil ahır* ve büuletühünne ehakku bi raddihinne fı zalike in eradu ıslaha* ve lehünne mislüllezı aleyhinne bil ma7rufi ve lir ricali aleyhinne deraceh* vallahü azızün hakım Ettalaku merratani fe imsaküm bi ma'rufin ev tesrıhum bi ıhsarı* ve la yehıllü leküm en te'huzu mimma ateytümuhünne şey'en illa ey yehafa ella yükıyma hududellah* fe in hıftüm ella yükıyma hududellahi fe la cünaha aleyhime fımeftedet bih* tilke hududüllahi fe la ta7teduha* ve mey yeteadde hududellahi fe ülaike hümüz zalimun Fe in tallekaha fe la tehıllü lehu mim ba'dü hatta tenkıha zevcen ğayrah* fe in tallekaha fe la cünaha aleyhima ey yeteracea in zanna ey yükıyma hududellah* ve tilke hududüllahi yübeyyinüha li kavmiy ya'lemun Ve iza tallaktümün nisae fe belağne ecelehünne fe emsikuhünne bi ma'rufin ev serrihuhünne bi ma'rufiv ve la tümsikuhünne dıraran li ta'tedu* ve mey yef'al zalike fe kad zaleme nefseh* ve la tettehızu ayatillahi hüzüvev vezküru nı'metellahi aleyküm ve ma enzele aleyküm minel kitabi vel hıkmeti yeızuküm bih* vettekullahe va'lemu ennellahe bi külli şey'in alıym Ve iza tallaktümün nisae fe belağne ecelehünne fe la ta'duluhünne ey yenkıhne ezvacehünne iza teradav beynehüm bil ma'ruf* zalike yuazu bihı men kane minküm yü'minü billahi vel yevmil ahır* zaliküm ezka leküm ve ather* vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun Vel validatü yürdı'ne evladehünne havleyni kamileyni li men erade ey yütimmer radaah* ve alel mevludi lehu rizkuhünne ve kisvetühünne bil ma'ruf* la tükellefü nefsün illa vüs'aha* la tüdarra validetüm bi velediha ve la mevludül lehu bi veledihı ve alel varisi mislü zalik* fe in erada fisalen an teradım minhüma ve teşavürin fe la cünaha aleyhima * ve in eradtüm en testerdıu evladeküm fe la cünaha aleyküm iza sellemtüm ma ateytüm bih ma'ruf* vettekullahe va'lemu ennellahe bi ma ta'melune basıyr Vellezıne yüteveffevne minküm ve yezerune ezvacey yeterabbasne bi enfüsihinne erbeate eşhüriv ve aşra* fe iza belağne ecelehünne fe la cünaha aleyküm fıma fealne fı enfüsihınne bil ma'ruf* vallahü bi ma ta'melune habır Ve la cünaha aleyküm fıma arradtüm bihı min hıtbetin nisai ev eknentüm fı enfüsiküm* alimellahü enneküm se tezkürunehünne ve lakil la tüvaıdulünne sirran illa en tekulu kavlem ma'rufa* ve la ta'zimu ukdetem nikahı hatta yeblüğal kitabü eceleh* va'lemu ennellahe ya'lemü ma fi enfüsiküm fahzeruh* va'lemu ennellahe ğafurun halım La cünaha aleyküm in talaktümün nisae ma lem temessuhünne ev tefridu lehünne ferıdah* ve mettiuhünn* alel musiı kaderuhu ve alel muktiri kaderuh* metaam bil ma'ruf* hakkan alel muhsinın Ve in tallaktümuhünne min kabli en temessuhünne ve kad feradtüm lehünne ferıdaten fe nısfü ma feradtüm illa ey ya'fune ev ya 'füvellezı bi yedihı ukdetün nikah* ve en ta'fu akrabü littakva* ve la tensevül fadle beyneküm* innellahe bi ma ta'melune basıyr Hafizu ales salevati ves salatil vüsta ve kumu lillahi kanitın Fe in hıftüm fe ricalen ev rukbana* fe iza emintüm fezkürullahe ke ma allemeküm ma lem tekunu ta'lemun Vellezıne yüteveffevne minküm ve yezerune ezvaca* vesıyyetel li ezvacihim metaan ilel havli ğayra ıhrac* fe in haracne fe la cünaha aleyküm fı ma fealne fı enfüsihinne mim ma'ruf* vallahü aziyzün hakiym Ve lil mütallekati metaum bil ma'ruf* hakkan alel müttekıyn Kezalike yübeyyinüllahü leküm ayatihı lealleküm ta'kılun E lem tera ilellezıne haracu min diyarihim ve hüm ülufün hazeral mevti fe kale lehümüllahü mutu sümme ahyahüm* innellahe le uz fadlin alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkürun Ve katilu fı sebılillah va'lemu ennellahe semıun alım Menzellezı yukridullahe kardan hasenen fe yüdaıfehu lehu ad'afen kesırah* vallahü yakbidu ve yebsut* ve ileyhi türceun E lem tera ilel melei mim benı israıle mim ba'di musa* iz kalu li nebiyyil lehümüb'as lena meliken nükatil fı sebılillah* kale hel aseytüm in kütibe aleykümül kıtalü ella tükatilu* kalu ve ma lena ella nükatile fı sebılillahi ve kad uhricna min diyarina ve ebnaina* fe lemma kütibe aleyhimül kıtalü tevellev illa kalılem minhüm* vallahü alımüm biz zalimın Ve kale lehüm nebiyyühüm innellahe kad bease leküm talute melika* kalu enna yekunü lehül mülkü aleyna ve nahnü ehakku bil mülki minhü ve lem yü'te seatem minel mal* kale innellahestafahü aleyküm ve zadehu betaten fil ılmi vel cism* vallahü yü'tı mülkehu mey yeşa'* vallahü vasiun aliym Ve kale lehüm nebiyyühüm inne ayete mülkihı ey ye'tiyekümüt tabutü fıhi sekınetüm mir rabbiküm ve bekıyyetüm mimma terake alü musa ve alü harune tahmilühül melaikeh* inne fı zalike le ayetel leküm in küntüm mü'minın Fe lemma fesale talutü bil cünudi kale innellahe mübtelıküm bi neher* fe men şeribe minhü fe leyse minnı* vemel lem ya'amhü fe innehu minnı illa menığterafe gurfetem bi yedih* fe şeribu minhü illa kalılem minhüm* fe lemma cavezehu hüve vellezıne amenu meahu kalu la takate lenel yevme bi calute ve cünudih*kalellezıne yezunnune ennehüm mülakullahi kem min fietin kalıletin ğalebet fieten kesıratem bi iznillah* vallahü meas sabirın Ve lemma berazu li calute ve cünudihı kalu rabbena efrığ aleyna sabrav ve sebbit akdamena vensurna alel kavmil kafirın Fe hezemuhüm bi iznillahi ve katele davudü calute ve atahüllahül mülke vel hıkmete ve allemehu mimma yeşa'* ve lev la def'ullahin nase ba'dahüm bi ba'dıl le fesedetil erdu ve lakinnellahe zu fadlin alel alemın Tilke ayatüllahi netluha aleyke bil hakk* ve inneke le minel mürselın Tilker rusülü faddalna ba'dahüm ala ba'd* minhüm men kellemellahe ve rafea ba'dahüm deracat* ve ateyna ıysebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi ruhıl kudüs* ve lev şaellahü maktetelellezıne mim ba'dihim mim ba'di ma caethümül beyyinatü ve lakinıltelefu fe minhüm men amene ve minhüm men kefar* ve lev şaellahü maktetelu ve lakinnellahe yef'alü ma yürıd Ya eyyühellezıne amenu enfiku mimma rezaknaküm min kabli ey ye'tiye yevmül la bey'un fıhi ve la hulletüv ve la şefaah* vel kafirune hümüz zalimun Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayyum* la te'huzühu sinetüv vela nevm* lehu ma fis semavati ve ma fil ard* men zellezı yeşfeu ındehu illa bi iznih* ya'lemü ma beyne eydıhim ve ma halfehüm* ve la yühıytune bi şey'im min ılmihı illa bi ma şa'* vesia kürsiyyühüs semavati vel ard* ve la yeudühu hıfzuhüma* ve hüvel alıyyül azıym La ikrahe fid dıni kad tebeyyener ruşdü minel ğayy* fe mey yekfür bit tağuti ve yü'mim billahi fe kadistemseke bil urvetil vüska lenfisame leha* vallahü semıun alım Allahü veliyyüllezıne amenu yuhricühüm minez zulümati ilen nur* vellezıne keferu evliyaühümüt tağutü yuhricunehüm minen nuri ilez zulümat* ülaike ashabün nar* hüm fıha halidun E lem tera ilellezı hacce ibrahıme fı rabbihı en atahüllahül mülk* iz kale ibrahımü rabbiyellezı yuhyı ve yümıtü kel ene uhyı ve ümıt* kale ibrahımü fe innellahe ye'tı biş şemsi minel meşrikı fe'ti biha minel mağribi fe bühitellezı kefer* vallahü la yehdil kavmez zalimın Ev kellezı merra ala karyetiv ve hiye haviyetün ala uruşiha* kale enna yuhyı hazihillahü ba'de mevtiha* fe ematehüllahü miete amin sümme beaseh* kale kem lebist* kale lebistü yevmen ev ba7oda yevm* kale bel lebiste miete amin fenzur ila taamike ve şerabike lem yetesenneh* venzur ila hımarike ve li nec'aleke ayetel lin nasi venzur ilel ızami keyfe nünşizüha sümme neksuha lahma* fe lemma tebeyyene lehu kale a'lemü ennellahe ala külli şey'in kadır Ve iz kale ibrahımü rabbi erinı keyfe tuhyil mevta* kale e ve lem tü'min* kale bela ve lakil li yatmeinne kalbı* kale fe huz erbeatem minet tayri fe surhünne ileyke sümmec'al ala külli cebelim minhünne cüz'en sümmed'uhünne ye'tıneke sa'ya* va'lem ennellahe azızün hakım Meselüllezıne yünfikune emvalehüm fı sebılillahi ke meseli habbetin embetet seb'a senabihle fı külli sümbületim mietü habbeh* vallahü yüdaıfü li mey yeşa'* vallahü vasiun alım Ellezıne yünfikune emvalehüm fı sebılillahi sümme la yütbiune emvalehüm fı sebılillahi sümme la yütbiune ma enfeku mennev ve la ezel lehüm ecruhüm ınde rabbihim* ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun Kavlüm ma'rufüv ve mağfiratün hayrum min sadekatiy yetbeuha eza* vallahü ğaniyyün halım Ya eyyühellezıne amenu la tübtılu sadekatiküm bil menni vel eza kellezı yünfiku malehu riaen nasi ve la yü'minü billahi vel yevmil ahır* fe meselühu ke meseli safvanin aleyhi türabün fe esabehu vabilün fe terakehu salda* la yakdirune ala şey'im mimma kesebu* vallahü la yehdil kavmel kafirın Ve meselüllezıne yünfikune emvalehümüb tiğae merdatillahi ve tesbıtem min enfüsihim ke meseli cennetim bi rabvetin esabeha vabilün fe atet üküleha dı'feyn* fe il lem yüsıbha vabilün fe tall* vallahü bima ta'melune basıyr E yeveddü ehadükümen tekune lehu cennetüm min nehıyliv ve a'nabin tecrı min tahtihel enharu lehu fıha min küllis semerati ve esabehül kiberu ve lehu zürriyyetün duafaü fe esabeha ı'sarun fıhi narin fahterakat* kezalike yübeyyinüllahü lekümül ayati lealleküm tetefekkerun Ya eyyühellezıne amenu enfiku min tayyibati ma kesebtüm ve mimma ahracna leküm minel ard* ve la teyemmemül habıse minhü tünfikune ve lestüm bi ahızıhi illa en tüğmidu fıh* va'lemu ennellahe ğaniyyün hamıd Eşşeytanü yeıdükümül fakra ve ye'müruküm bil fahşa'* vallahü yeıdüküm mağfiratem minhü ve fadla* vallahü vasiun alım Yü'til hıkmete mey yeşa'* ve mey yü'tel hıkmete fe kad utiye hayran kesıra* ve ma yezzekkeru illa ülül elbab Ve ma enfaktüm min nefekatin ev nezertüm min nezrin fe innellahe ya'lemüh* ve ma liz zalimıne min ensar İn tübdüs sadekati fe niımma hı* ve in tuhfuha ve tü'tuhel fükarae fe hüve hayrul leküm* ve yükeffiru anküm min seyyiatiküm* vallahü bi ma ta'melune habır Leyse aleyke hüdahüm ve lakinnellahe yehdı mey yeşa'* ve ma tünfiku min hayrin fe li enfüsiküm* ve ma tünfikune illebtiğae vechillah* ve ma tünfiku min hayriy yüveffe ilayküm ve entüm la tuzlemun Lil fükaraillezıne uhsıru fı sebılillahi la yestetıy'une darben fil erdı yahsebühümül cahilü ağniyae minet teaffüf* ta'rifühüm bi sımahüm* la yes'elunen nase ilhafa* ve ma tünfiku min hayrin fe innellahe bihı alım Ellezıne yünfikune emvalehüm bil leyli ven nehari sirrav ve alaniyeten fe lehüm ecruhüm ınde rabbihim* ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun Ellezıne ye'küluner riba la yekumune illa kema yekumüllezı yetehabbetuhüş şeytanü minel mess* zalike bi ennehüm kalu innemel bey'u mislür riba* ve ehalellahül bey'a ve harramer riba* fe min caehu mevızatüm mir rabbihı fenteha fe lehu ma selef* ve emruhu ilellah* ve men ade fe ülaike ashabün nar* hüm fıha halidun Yemhakullahür riba ve yürbis sadekat* vallahü la yühıbbü külle keffarin esım İnnellezıne amenu ve amilus salihati ve ekamüs salate ve atevüz zekate lehüm ecruhüm ınde rabbihim* ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun Ya eyyühellezıne amenüttekullahe vezeru ma bekıye miner riba in künüm mü'minın Fe il lem tef'alu fe'zenu bi harbim minallahi ve rasulih* ve in tübtüm fe leküm ruusü emvaliküm* la tazlimune ve la tuzlemun Ve in kane zu usretin fe nezıratün ila meyserah* ve en tesaddeku hayrul leküm in küntüm ta'lemun Vetteku yevmen türceune fıhi ilellahi sümme tüveffa küllü nefsim ma kesebet vehüm la yuzlemun Ya eyyühellezıne amenu iza tedayentüm bi deynin ila ecelim müsemmen fektübuh* vel yektüb beyneküm katibüm bil adli ve la ye'be katibün ey yektübe kema allemehüllahü fel yektüb* velyümlilillezı aleyhil hakku vel yettekıllahe rabbehu ve la yebhas minhü şey'a* fe in kanellezı aleyhil hakku sefıhen ev daıyfen ev la yestetıy'u eyyümille hüve felyümlil hakku sefıhen ev daıyfen ev la yestetıy'u eyyümille hüve felyümlil veliyyühu bil adl* vesteşhidu şehıdeyni mir ricaliküm* fe il lem yekuna racüleyni fe racülüv vemraetani mimmen terdavne mineş şühedai en tedılle ıhdahüma fe tüzekkira ıldahümel uhra* ve la ye'beş şühedaü iza ma düu* ve la tes'emu en tektübuhü sağıyran ev kebıran ila ecelih* zaliküm aksetu ındellahi ve akvemü liş şehadeti ve edna ella tertabu illa en tekune ticaraten hadıraten tüdıruneha beyneküm fe leyse aleyküm cünahun ella tektübuha* ve şehidu iza tebaya'tüm* ve la yüdarra katibüv ve la şehid* ve in tef'alu fe innehu füsuküm biküm* vettekullah* ve yüallimükümüllah* vallahü bi külli şey'in alım Ve in küntüm ala seferiv ve lem tecidu katiben ferihanüm makbudah* fe in emine ba'duküm ba'dan felyüeddillezi'tümine emanetehu velyettekıllahe rabbeh* ve la tektümüş şehadeh* ve mey yektümha fe innehu asimün kalbüh* vallahü bi ma ta'melune alım Lillahi ma fis semavati ve ma fil ard* ve in tübdu ma fı enfüsiküm ev tuhfuhü yühasibküm bihillah* fe yağfiru limey yeşaü ve yüazzibü mey yeşa'* vallahü ala külli şey'in kadır Amener rasulü bi ma ünzile ileyhi mir rabbihı vel mü'minun* küllün amene billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülih* la nüferriku beyne ehadim mir rusülih* ve kalu semı'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masıyr La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha* leha ma kesebet ve aleyha mektesebet* rabbena la tüahızna in nesına ev ahta'na* rabbena ve la tahmil aleyna ısran kema hameltehu alellezıne min kablina* rabbena ve la tühammilna ma la takate lena bih* va'fü anna* vağfir lena* verhamna ente mevlane fensurna alel kavmil kafirın BAKARA SURESİ TAMAM HIZLI DİNLE BAKARA SURESİ TÜRKÇE ANLAMI DİYANET MEALİ Elif, Lam, Mim, Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap'tır. Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar. İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır. Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azap onlaradır. İnsanlardan öyleleri vardır ki "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir. Sözde Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır. Kendilerine "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde "Biz sadece ıslah edicileriz" derler. Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler. Ve yine kendilerine "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. İman edenlerle karşılaştıkları zaman "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz onlarla yalnızca alay ediyoruz." Asıl Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına belli bir süre tanır. İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alış-verişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır. Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; ki onun ateşi çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler. Ya da bunlar karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşeklerle yüklü, 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır. Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında biraz yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işitmelerini de görmelerini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız. O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için çeşitli ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse bütün bunları bile bile Allah'a eşler koşmayın. Eğer kulumuza indirdiğimiz Kur'an'dan şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı çağırın. Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız -bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının. Ey Muhammed iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, dünyadakine benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır. Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, herhangi bir şeyi örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkar edenler ise, "Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?" derler. Oysa Allah, Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz. Ki bunlar Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır. Nasıl oluyor da Allah'ı inkar ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O'na döndürüleceksiniz. Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe yönelip istiva edip de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir. Hani Rabbin meleklere "Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da "Biz Seni şükrünle yüceltir ve sürekli takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. Allah "Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim" dedi. Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin" dedi. Dediler ki "Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın." Allah "Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver" dedi. O, bunları onlara isimleriyle haber verince de dedi ki "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da Ben bilirim." Ve meleklere "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, böylece kafirlerden oldu. Ve dedik ki "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." Fakat şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları durumdan çıkardı. Biz de "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik. Derken Adem, Rabbinden birtakım kelimeler aldı. Bunun üzerine Allah da tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. Dedik ki "Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size Benden bir hidayet geldiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır." "İnkar edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin halkıdırlar ve orada süresiz kalacaklardır." Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, ki Ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun. Yanınızda olan Tevratı, doğrulayıcı olarak indirdiğime Kur'an'a iman edin; onu inkar edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca Benden korkun. Hakkı batıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. Kaldı ki siz gerçeği biliyorsunuz. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin. Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız? Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz, huşû duyanların dışındakiler için ağır bir yükdır. Onlar, mü'minler ise, şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve yine şüphesiz, O'na döneceklerini bilirler. Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi bir dönem alemlere üstün kıldığımı hatırlayın. Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının. Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı. Ve sizin için denizi ikiye yarıp sizi kurtardığımızı ve Firavun'un adamlarını -gözlerinizin önünde -boğduğumuzu hatırlayın. Hani Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından buzağıyı tanrı edinmiş ve böylece zalimler olmuştunuz. Bundan sonra, artık şükredesiniz diye sizi bağışladık. Ve hidayete eresiniz diye Musa'ya kitabı ve Furkan'ı verdik. Hani Musa, kavmine "Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı tanrı edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca Yaratangerçek İlahınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün bu, Yaratıcınız Katında sizin için daha hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine Allah tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. Ve demiştiniz ki "Ey Musa, biz Allah'ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız." Bunun üzerine yıldırım sizi kendinizden almıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz. Sonra şükredesiniz diye, sizi ölümünüzden sonra dirilttik. Bulutları üzerinize gölge kıldık ve size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size rızık olarak verdiklerimizin temizinden yiyin dedik. Onlar Bize zulmetmediler, ancak kendi nefislerine zulmettiler. Ve hatırlayın, demiştik ki "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnızca secde ederek kapısından girerken 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin; Biz de hatalarınızı bağışlayalım; iyilik yapanların ecirlerini arttıracağız." Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler. Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerlerine gökten iğrenç bir azap indirdik. Yine Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman Biz ona "Asanı taşa vur" demiştik de ondan on iki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk fesad yaparak karışıklık çıkarmayın. Siz ise şöyle demiştiniz "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın." O zaman Musa "Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? Öyleyse Mısır'a inin, çünkü orada kendiniz için istediğiniz vardır" demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk damgası vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. Yine bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi. Şüphesiz, iman edenlerle Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiilerden kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. Sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik ve demiştik ki "Size verdiğimize sımsıkı yapışın ve onda olanı hükümleri sürekli hatırlayın, ki sakınasınız." Siz ise, bundan sonra da yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın üzerinizdeki fazlı lütuf ve ihsanı ve rahmeti olmasaydı, siz gerçekten hüsrana uğrayanlardan olurdunuz. Andolsun, sizden cumartesi günü yasağı çiğneyenleri elbette biliyorsunuz. İşte Biz, onlara "Aşağılık maymunlar olun" dedik. Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara 'ibret verici bir ceza', takva sahipleri için de bir öğüt kıldık. Hani Musa kavmine "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. Musa "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" dedi. "Rabbine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın" dediler. Musa, Rabbine yalvardıktan sonra "Şüphesiz Allah diyor ki O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinçlikte bir sığır olmalıdır. Artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin" dedi. Bu sefer dediler ki "Rabbine adımıza yalvar da, bize rengini bildirsin." O "Rabbim diyor ki O, bakanların içini ferahlatan sarı bir inektir" dedi. Onlar yine "Rabbine adımıza yalvar da, bize onun niteliklerini açıklasın. Çünkü bize göre sığırlar birbirine benzer. İnşaAllah Allah dilerse biz doğruyu buluruz" dediler. Bunun üzerine Musa, "Rabbim diyor ki O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. O zaman "Şimdi gerçeği getirdin" dediler. Böylece ineği kestiler; ama neredeyse bunu yapmayacaklardı. Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz ve bu konuda birbirinize düşmüştünüz. Oysa Allah, gizlediklerinizi açığa çıkaracaktı. Bunun için de "Ona cesede, kestiğiniz ineğin bir parçasıyla vurun" demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız. Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gafil habersiz değildir. Siz Müslümanlar, onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, iyice algılayıp akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı. İman edenlerle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki "Allah'ın size açtık açıkladıklarını, Rabbiniz Katında size karşı bir belge olsun diye mi onlarla konuşuyorsunuz? Hala akıllanmayacak mısınız?" Peki Onlar, Allah'ın gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bildiğini bilmiyorlar mı? Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; bildikleri bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler. Artık vay hallerine; Kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için "Bu Allah Katındandır" diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına. Dediler ki "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, artık onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. Hani İsrailoğulları'ndan, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve hala yüz çeviriyorsunuz. Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hala buna şahitlik ediyorsunuz. Sonra yine siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz. Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. İşte bunlar, ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez. Andolsun, Biz Musa'ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz? Dediler ki "Bizim kalplerimiz örtülüdür." Hayır; Allah, inkarlarından dolayı onları lanetlemiştir. Bundan dolayı pek azı iman eder. Allah Katından yanlarında olan Tevratı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkar edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkar ettiler. Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir. Allah'ın kullarından, dilediğine Kendi fazlından peygamberliği indirmesini 'kıskanarak ve hakka baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirler için alçaltıcı bir azap vardır. Onlara "Allah'ın indirdiklerine iman edin" denildiğinde "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler ve ondan sonra olan Kur'anı inkar ederler. Oysa o Kur'an, yanlarındakini kitabı doğrulayan bir gerçektir. Onlara De ki "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?" Andolsun, Musa size apaçık belgelerle geldi. Sonra siz onun arkasından buzağıyı tanrı edindiniz. İşte siz böyle zalimlersiniz. Hani sizden misak almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik ve "Size verdiğimize kitaba sımsıkı sarılın ve dinleyin" demiştik. Demişlerdi ki "Dinledik ve baş kaldırdık." İnkarları yüzünden buzağı tutkusu kalplerine sindirilmişti. De ki "İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emrediyor?" De ki "Eğer Allah Katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, ve doğru sözlüyseniz, öyleyse hemen ölümü dileyin." Oysa onlar, önceden ellerinin takdim ettiklerinden dolayı onu ölümü hiçbir zaman kesin olarak dilemeyeceklerdir. Allah, zalimleri bilendir. Andolsun, onları hayata karşı diğer insanlardan ve şirk koşanlardan bile daha ihtiraslı bulursun. Onlardan Her biri, bin yıl yaşatılsın ister; oysa bunca yaşaması onu azaptan kurtarmaz. Allah, onların yapmakta olduklarını görendir. De ki "Cibril'e kim düşman ise, bilsin ki gerçekten onu Kitabı, Allah'ın izniyle kendinden öncekileri doğrulayıcı ve mü'minler için hidayet ve müjde verici olarak senin kalbine indiren O'dur. Her kim Allah'a, meleklerine, elçilerine, Cibril'e ve Mikail'e düşman ise, artık şüphesiz Allah da kafirlerin düşmanıdır." Andolsun Biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkar etmez. Ne zaman bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir bölümü onu bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler. Ne zaman onlara Allah Katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar. Ve onlar, Süleyman'ın mülkü nübüvveti hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkar etmedi; ancak şeytanlar inkar etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkar etme" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi. Eğer gerçekten iman edip sakınsalardı, Allah Katındaki sevabları gerçekten daha hayırlı olurdu; bir bilselerdi. Ey iman edenler, "Raina-Bizi güt, bize bak" demeyin. "Unzurna-Bizi gözet" deyin ve dinleyin. Kafirler için acı bir azap vardır. Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir. Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye kadar hiçbir ayeti neshetmez hükmünü yürürlükten kaldırmaz veya unutturmayız. Bilmez misin ki Allah, gerçekten herşeye güç yetirendir. Yine Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur. Yoksa daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkar ile değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış olur. Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek hak apaçık belli olduktan sonra, nefislerini kuşatan kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi inkara döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve onlara ne sözle, ne de eylemle ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah Katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir. Dediler ki "Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez." Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki "Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı burhan getirin." Hayır, kim güzel davranış ve iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi Katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. Yahudiler dediler ki "Hıristiyanlar bir şey herhangi bir temel üzere değillerdir"; Hıristiyanlar da "Yahudiler bir şey üzere değillerdir" dediler. Oysa onlar, Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler bilgisizler de, onların söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Artık Allah, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde aralarında hüküm verecektir. Allah'ın mescidlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların durumu içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır. Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü kıblesi orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir. Dediler ki "Allah oğul edindi." O, bu yakıştırmadan Yücedir. Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur, tümü O'na gönülden boyun eğmişlerdir. Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. Bilgisizler, dediler ki "Allah bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?" Onlardan öncekiler de onların bu söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Biz, kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apaçık gösterdik. Şüphesiz Biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak, hak Kur'an ile gönderdik. Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın. Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın gösterdiği yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva arzu ve tutkularına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı. Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkar ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi bir dönem alemlere muhakkak üstün kıldığımı hatırlayın. Ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının. Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da istenenleri tam olarak yerine getirmişti. O zaman Allah İbrahim'e "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. İbrahim "Ya soyumdan olanlar?" deyince Allah "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi. Hani Evi Ka'be'yi insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik. Hani İbrahim "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de Allah "Sadece inananları değil inkar edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti. İbrahim, İsmail'le birlikte Evin Ka'be'nin sütunlarını yükselttiğinde ikisi şöyle dua etmişti "Rabbimiz bizden bunu kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin"; "Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuş Müslümanlar kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş Müslüman bir ümmet ver. Bize ibadet yöntemlerini yer veya ilkelerini göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." "Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, Kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin." Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, Biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir. Rabbi ona "Teslim ol" dediğinde O "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti. Bunu İbrahim, oğullarına vasiyet etti, Yakup da "Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin" diye benzer bir vasiyette bulundu. Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar "Senin İlahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın İlahı olan tek bir İlaha ibadet edeceğiz; bizler O'na teslim olduk" demişlerdi. Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz. Dediler ki "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki "Hayır, doğru yol Hanif muvahhid olan İbrahim'in dinidir; O müşriklerden değildi." Deyin ki "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız." Şayet onlar da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir çelişki ve aykırılık içindedirler. Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir. Allah'ın boyası... Allahın boyasından daha güzel boyası olan kimdir? Biz yalnızca O'na kulluk edenleriz. De ki "O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, bizimle Allah hakkında sözde kanıtlarla tartışmalara mı giriyorsunuz? Bizim amellerimiz bizim, sizin de amelleriniz sizindir. Biz, O'na gönülden bağlanmış muhlis olanlarız." Yoksa siz, gerçekten İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah'tan kendisinde olan bir şehadeti gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir." Onlar, bir ümmetti, gelip geçti; onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz, onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz. Birtakım beyinsiz insanlar "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki "Doğu da Allah'ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir." Böylece Biz sizi, insanlara şahid ve örnek olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun yönü, Ka'be'yi kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu bu, Allah'ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük bir yüktür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir. Biz, senin yüzünü çok defa göğe doğru çevirip-durduğunu görüyoruz. Şimdi elbette seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz, kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek hak olduğunu elbette bilirler. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti delili getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine bile uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva istek ve tutkularına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun. Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu peygamberi, çocuklarını tanır gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü, bildikleri halde gerçeği gizlerler. Gerçek hak Rabbinden gelendir. Şu halde sakın kuşkuya kapılanlardan olma. Herkesin her toplumun yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri biraraya getirecektir. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Siz de Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz. Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik. Öyleyse yalnızca Beni anın, Ben de sizi anayım; ve yalnızca Bana şükredin ve sakın nankörlük etmeyin. Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir. Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz. Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki "Biz Allah'a ait kullarız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." Rablerinden bağışlanma salat ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır. Şüphesiz, 'Safa' ile 'Merve' Allah'ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi Ka'be'yi hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa karşılığını alır. Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir. Gerçekten, apaçık belgelerden indirdiklerimizi ve insanlar için kitapta açıkladığımız hidayeti gizlemekte olanlar; işte onlara, hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet ediciler. Ancak tevbe edenler, kendilerini ve başkalarını düzeltenler ve indirileni açıklayanlara gelince; artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim. Şüphesiz, inkar edip kafir olarak ölenler, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir. Onda lanette süresiz kalacaklardır, onlardan azap hafifletilmez ve onlar gözetilmezler. Sizin İlahınız tek bir İlah'tır; O'ndan başka İlah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir bağışlayan ve esirgeyendir. Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar bunları, Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. Öyle ki o gün kendilerine tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlardan uzaklaşıp-kaçmışlardır. Artık Onlar azabı görmüşlerdir ve aralarındaki bütün bağlar ve ilişkiler de parçalanıp-kopmuştur. O zaman, yönetilip Uyanlar derler ki "Eğer bize bir kere daha dünyaya dönme fırsatı verilseydi muhakkak şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır onları yüzüstü bırakırdık." Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler. Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır. O, size yalnızca, kötülüğü, çirkin-hayasızlığı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder. Ne zaman onlara "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye geleneğe uyarız" derler. Peki Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli haykıran bir hayvanın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler. Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O'na kulluk ediyorsanız, yine yalnızca Allah'a şükredin. O, size ölüyü leşi-kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan hayvanı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ölmeyecek oranda yiyebilir, ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. Allah'ın indirdiği Kitap'tan bir şeyi göz ardı edip saklayanlar ve onunla değeri az bir şeyi satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır. Onlar, hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın almışlardır. Ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar! Bu, Allah'ın Kitabı şüphesiz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise uzak bir ayrılık içindedirler. Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere özgürlükleri için veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı farz kılındı. Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin hangi katilin lehine, onun maktulün kardeşi varisi veya velisi tarafından bağışlanırsa, artık yapılması gereken örfe uymak ve ona maktulün varis veya velisine güzellikle diyet ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır. Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız. Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya bilinen uygun, meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı farz kılındı. Bundan böyle kim onu vasiyeti işittikten sonra değiştirirse, günahı elbette onu değiştirenlerin üzerinedir. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. Bunun yanında, kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim göstereceğinden ya da günaha gireceğinden korkup da ikisinin tarafların arasını bulup-düzeltirse, artık ona günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç, size de yazıldı farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız. Oruç Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye vardır. Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz-sizin için daha hayırlıdır. Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve hak ile batılı birbirinden ayıran apaçık belgeleri kapsayan Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu kolaylık sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz. Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben onlara pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad doğru yolu bulmuş olurlar. Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara kadınlarınıza yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, sakın onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar. Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin ve bile bile günahla insanların mallarından bir bölümünü yemeniz için onları hakimlere aktarmayın. Sana, hilalleri doğuş halindeki ayları sorarlar. De ki "O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik birr, evlere arkalarından gelmeniz değildir, ama iyilik sakınanın tutumudur. Evlere kapılarından girin. Allah'tan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz. Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, ancak aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten beterdir. Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın. Kafirlerin cezası işte böyledir. Onlar, savaşa son verirlerse siz de son verin; şüphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir. Yeryüzünde Fitne kalmayıncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. Haram ay, haram aya karşılıktır; hürmetler de karşılıklıdır. Öyleyse kim size saldırırsa, onun saldırdığı gibi siz de ona saldırın. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki Allah, muhakkak ki korkup-sakınanlarla beraberdir. Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever. Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye vermesi gerekir. Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurbanı kesmek gerekir. Bulamayana da, haccda üç gün, döndüğünüzde yedi gün olmak üzere, bunlar, tamı tamına on gün oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır. Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder yerine getirirse, bilsin ki haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının. Rabbinizden bir fazl istemenizde sizce sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı Haram'da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız. Sonra insanların topluca akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah'tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir. Hacc ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık cahiliye döneminde atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anma ile Allah'ı anın. İnsanlardan öylesi vardır ki "Rabbimiz, bize dünyada ver" der; onun ahirette nasibi yoktur. Onlardan öylesi de vardır ki "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru" der. İşte bunların kazandıklarına karşılık nasibleri vardır. Allah, hesabı pek seri görendir. Sayılı günlerde Allah'ı anın. İki günde Mina'dan dönmek için elini çabuk tutana günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. Bu sakınan içindir. Allah'tan korkup-sakının ve gerçekten bilin ki, siz O'na döndürülüp-toplanacaksınız. İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah'ı şahid getirir; oysa o azılı bir düşmandır. O, iş başına geçti mi ya da sırtını çevirip gitti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez. Ona "Allah'tan kork" denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o. İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını arayıp kazanmak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır. Ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe Silm'e, İslam'a girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. Size, apaçık belgeler ayetler geldikten sonra yine ayağınız kayarsa, bilin ki Allah, gerçekten üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah'ın azabının meleklerle onlara gelmesini ve azap emrinin gerçekleşmesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün işler Allah'a döner. İsrailoğulları'na sor, onlara nice açık ayetler verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah'ın nimetini değiştirirse, bilsin ki şüphesiz Allah, cezası pek şiddetli olandır. İnkar edenlere dünya hayatı çekici kılındı süslendi. Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan 'azgınlık ve kıskançlıkları' yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, kitap verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe Kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir. Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır. Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir." Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı farz kılındı. Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki "Onda savaşmak büyük bir günahtır. Ancak Allah Katında, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük bir günahtır. Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri amelleri dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır. Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için bazı yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz; Hem dünya konusunda, hem ahiret konusunda. Ve sana yetimleri sorarlar. De ki "Onları ıslah etmek yararlı kılmak hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgun fesad çıkaranı ıslah ediciden bilir ayırt eder. Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise Kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. Sana 'kadınların aybaşı halini' sorarlar. De ki "O, bir rahatsızlık ezadır. Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine kadar onlara cinsel anlamda yaklaşmayın. Temizlendiklerinde, Allah'ın size emrettiği yerden onlara gidin. Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever." Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar takdim edin. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki elbette O'na kavuşucusunuz. İman edenlere müjde ver. Bir de yeminlerinizi bahane ederek; iyilik yapmanız, sakınmanız ve insanların arasını düzeltmenize Allah'ı engel kılmayın. Allah işitendir, bilendir. Allah sizi, yeminlerinizdeki 'rastgele söylemelerinizden, boş, amaçsız sözler'den dolayı sorumlu tutmaz; fakat kalplerinizin kazandıklarından dolayı sorumlu tutar. Allah bağışlayandır, yumuşak davranandır. Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer bu süre içinde eşlerine dönerlerse, şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. Yok Eğer boşamada kararlı davranırsa boşanırlar. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç 'ay hali ve temizlenme süresi' beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa Allah'ın rahimlerinde yarattığını saklamaları onlara helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almada başkalarından daha çok hak sahibidirler. Onların lehine de, aleyhlerindeki maruf hakka denk bir hak vardır. Yalnız erkekler için onlar üzerinde bir derece var. Allah Azizdir. Hakimdir. Boşanma iki defadır. Sonra Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak gerekir. Onlara kadınlara verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir; ancak ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları durumu başka. Eğer ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda kadının fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allah'ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir. Yine onu kadını üçüncü defa boşarsa, kadın onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz. Eğer bu koca da onu boşarsa, onlar ilk koca ile karısı Allah'ın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanıyorlarsa, tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; bilen bir topluluk için bunları böyle açıklar. Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları yanınızda tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini oyun konusu edinmeyin ve Allah'ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitabı ve hikmeti anın. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir. Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini de tamamlamışlarsa -birbirleriyle maruf bilinen meşru biçimde anlaştıkları takdirde- onlara, kendilerini kocalarına nikahlamalarına engel çıkarmayın. İşte, içinizde Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere bununla böyle öğüt verilir. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Allah, bilir de siz bilmezsiniz. Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların annelerin yiyeceği, giyeceği bilinen örfe uygun olarak, çocuk kendisinin olana babaya aittir. Kimseye güç yetireceğinin dışında yük ve sorumluluk teklif edilmez. Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın; mirasçı üzerindeki sorumluluk ve görev de bunun gibidir. Eğer anne ve baba aralarında rıza ile ve danışarak çocuğu iki yıl tamamlanmadan sütten ayırmayı isterlerse, ikisi için de bir güçlük yoktur. Ve eğer çocuklarınızı bir süt anneye emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun olarak ödedikten sonra size bir sorumluluk yoktur. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah yaptıklarınızı görendir. İçinizden ölenlerin geride bıraktığı eşler, kendi kendilerine dört ay on gün beklerler. Bu bekleme süresi dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf meşru bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah, işlediklerinizden haberi olandır. İddeti bekleyen Kadınları nikahlamak istediğinizi onlara sezdirmenizde ya da böyle bir isteği gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Gerçekte Allah, sizin onları kalbinizden geçirip anacağınızı bilir. Sakın bilinen meşru sözler dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin; bekleme süresi tamamlanıncaya kadar nikah bağını bağlamaya kesin karar vermeyin. Ve bilin ki, elbette Allah kalbinizden geçeni bilmektedir. Artık ondan kaçının. Ve bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, kullara yumuşak davranandır. Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf meşru ve örfe uygun bir şekilde yararlandırsın. Bu, iyilik edenler üzerinde bir haktır. Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Sizin tümünü veya fazlasını bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü derece farkını unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir. Namazları ve orta namazını üstlerine düşerek, titizlik göstererek koruyun ve Allah'a gönülden boyun eğiciler olarak namaza durun. Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin. İçinizde ölüp de geride eşler bırakanlar, evlerinden çıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet bıraksınlar. Ama onlar, kendiliklerinden çıkarlarsa, artık onların maruf meşru olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir. Kocası tarafından Boşanan kadınların maruf meşru bir tarzda yararlanma ve geçim payları vardır. Bu, sakınanlar üzerinde bir hak borç tır. İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz. Binlerce kişinin ölüm korkusuyla yurtlarından çıktıklarını görmedin mi? Allah onlara "Ölün" dedi, sonra da onları diriltti. Şüphesiz Allah, insanlara karşı fazl sahibidir. Ancak, insanların çoğunluğu şükretmez. Allah yolunda savaşın ve bilin ki, şüphesiz Allah işitendir, bilendir. Allah'a karşılığını çok artırma ile kat kat artıracağı güzel bir borcu verecek olan kimdir? Allah, daraltır ve genişletir ve siz O'na döndürüleceksiniz. Musa'dan sonra İsrailoğulları'nın önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi, O "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan uzaklaştırıldık." demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı öngörüldüğü zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir. Onlara peygamberleri dedi ki "Allah size Talut'u melik olarak gönderdi." Onlar "Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal servet bolluğu verilmemişken, nasıl bizi yönetmek üzere hükümdarlık mülk onun olabilir?" dediler. O şöyle demişti "Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah rahmeti ve gücü geniş olandır, bilendir." Peygamberleri, onlara şöyle dedi "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi olacaktır ki onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden arta kalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır." Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç-onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç hepsi sudan içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle ırmağı geçince onlar geride kalanlar "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok" dediler. O zaman Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar şöyle dediler "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir." Onlar, Calut ve ordusuna karşı meydana savaşa çıktıklarında, dediler ki "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl kaydırma ve kafirler topluluğuna karşı bize yardım et." Böylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def'i engellemesi olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl ve ihsan sahibidir. İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz. Sen de gönderilen elçilerdensin. İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve O'nu Ruhu'l-Kudüs'le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen ümmetler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır. Ey iman edenler, hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir. .. O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. Onlar ise Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. Dinde zorlama ve baskı yoktur. Şüphesiz, doğruluk rüşd sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulba yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. Allah, iman edenlerin Velisi dostu ve destekçisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. Allah, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim'le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim "Benim Rabbim diriltir ve öldürür" demişti; o da "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. O zaman İbrahim "Şüphe yok, Allah Güneş'i doğudan getirir, hadi sen de onu batıdan getir" deyince, o inkarcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini görmedin mi? Demişti ki "Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. Ve ona Dedi ki "Ne kadar kaldın?" O "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. Allah ona "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; bunu yapmamız seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine bunlar apaçık belli olduktan sonra dedi ki "Artık şimdi Biliyorum ki gerçekten Allah, herşeye güç yetirendir." Hani İbrahim "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. Allah ona "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır inandım, ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah ihsanı bol olandır, bilendir. Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır. Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremezelde edemezler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez. Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki, ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi vardır. Allah, yaptıklarınızı görendir. Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, üstelik zayıf ve küçük çocukları olsun böyle bir durumda iken ona bahçesine ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Allah size ayetleri böyle açıklar, ki düşünesiniz. Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size Kendisi'nden bağışlama ve bol ihsan fazl vadediyor. Allah rahmetiyle geniş olandır, bilendir. Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur. Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. Onların hidayete ermesi, senin üzerinde bir yükümlülük değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka bir amaçla infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa zulme uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir. Sadakalar Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. Ama Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. Faiz riba yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka bir tarzda kalkmazlar. Bu, onların "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faize bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim faize geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. Allah, faizi yok eder de, sadakaları artırır. Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez. İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin Katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve eğer inanmışsanız, faizden artakalanı bırakın. Şayet böyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. Böylece Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz. Eğer borçlu zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre verin. Borcu Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. Allah'a döneceğiniz günden sakının. Sonra herkese kazandığı eksiksizce ödenecek ve onlara haksızlık yapılmayacaktır. Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan borçlu da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan borçlu, düşük akıllı ya da za'f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın da olur. Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu borcu az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. Aksini Yaparsanız, o, kendiniz için fısk zulüm ve günahtır. Allah'tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir. Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin yeter. Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız, kendisine güven duyulan, Rabbi olan Allah'tan sakınsın da emanetini ödesin. Şahidliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık şüphesiz, onun kalbi günahkardır. Allah, yaptıklarınızı bilendir. Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya çeker. Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır. Allah, herşeye güç yetirendir. Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. "O'nun elçileri arasında hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı dileriz. Varış ancak Sanadır" dediler. Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. Kişinin nefsinin Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et." BAKARA SURESİ NUZÜL Mushafta ikinci, nüzûl sıralamasında 87. sûredir, Medine’de nâzil olmuştur. Kur’an’ın en uzun sûresidir. Tamamının bir nüzûl sebebi olmamakla birlikte birçok âyeti için özel iniş sebepleri vardır. O âyetler açıklanırken nüzûl sebepleri hakkında da bilgi verilecektir. BAKARA SURESİ KONUSU Kur’an-ı Kerîm’in kendine mahsus tertip ve üslûbu içinde şu ana konuları ihtiva etmektedir İslâm’ın getirdiği inanç, ibadet ve hayat düzeniyle ilgili temel bilgiler; münafıklar, Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller, insanın yaratılışı, kabiliyetleri, imtihanı; İsrâiloğulları tarihinin önemli kesitleri, kâmil bir din olan İslâm’ın, daha önceki dinlerin evrensel kısmını ihtiva ettiği, buna karşılık onların –değişmesi, ıslah edilmesi, düzeltilmesi gereken– hükümlerini de ıslah ettiği; Hz. İbrâhim kıssası, Kâbe’nin yapılışı ve kıble oluşu; yiyecekler, kısas, vasiyet, oruç, savaş, hac, nikâh, boşama, dulluk, yetimlik, şarap, kumar, faiz, akidlerin yazılması, din ve vicdan hürriyeti, Allah-kul ilişkisi, örnek dualar vb. hususlarla ilgili hükümler ve irşadlar. Bakara sûresi daha ziyade Fâtiha’nın, “doğru yolu bulanlarla ondan sapanlar”a işaret eden kısmının, örnekler ve tarihî vâkıalarla açıklanması gibidir. BAKARA SURESİ FAZİLETİ VE ÖZELLİKLERİ Bakara sûresinin değerini ve özelliklerini anlatan sahih hadisler vardır “Evlerinizi içinde Kur’an okumayarak kabirlere çevirmeyiniz. Şeytan, içinde Bakara sûresi okunan evden ürker ve uzaklaşır” Müslim, “Müsâfirîn”, 212. “Kur’an’ı okuyunuz; çünkü o, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaat edecektir. İki nur yumağını, yani Bakara ve Âl-i İmrân sûrelerini okuyunuz; çünkü onlar, kıyamet gününde iki büyük bulut veya gölgelik ya da kuş sürüsü gibi gelerek kendilerini okuyanları savunacak ve koruyacaklardır. Bakara sûresini okuyunuz; çünkü ona sahip olmak bereket, terketmek ise hasret ve pişmanlık sebebidir; ona sihirbazların güçleri yetmez” Müslim, “Müsâfirîn”, 252. “Bakara sûresinin sonundaki iki âyeti her kim gece vakti okursa bu iki âyet –o gece– ona yeter” Buhârî, “Fezâil”, 10. Sahâbeden Üseyd b. Hudayr bir gece hurma yığınının yanında Kur’an Bakara sûresi okurken atı birkaç kere ürküp heyecanlanmıştı. Üseyd atın, çocuğu Yahyâ b. Üseyd’i çiğnemesinden kaygılanarak kalktığında başının hizasında gökte, ışıklarla donatılmış bir tavan gördü. Tavan gözünün alabildiğine, semanın derinliklerine doğru uzayıp gidiyordu. Üseyd, Resûlullah’a gelerek durumu anlattı. Resûlullah ondan Bakara sûresini okumaya devam etmesini istedi. Fakat çocuğuna bir şey olmasın diye okumaya ara verdi. Sabahleyin durumu Hz. Peygamber’e söyleyince şöyle buyurdular “Onlar seni dinlemeye gelmiş meleklerdi. Eğer okumaya devam etseydin sabah olunca onları herkes görecekti, kendilerini halktan gizlemeyeceklerdi” Müslim, “Müsâfirîn”, 242. BAKARA SURESİ TEFSİRİ KUR’AN YOLU Çoğu Mekke’de nâzil olan yirmi dokuz sûrenin başında ya bir âyet ya da bir âyetin başlangıcı olarak, kelime oluşturmayan bazı harfler yer almakta olup bunlara hurûf-ı mukattaa ayrı ayrı harfler denir. Bunlar Arap alfabesinin on dört harfidir ve bazı sûrelerin başında tek harf olarak, bazılarının başında ise birden fazla harfin yan yana dizilişi şeklinde yer almışlardır. Bu harflerin Kur’an-ı Kerîm’den bir âyet veya âyet parçası olduğunda şüphe yoktur. Mânaları ve hikmetleri üzerinde ise farklı görüşler ve yorumlar ileri sürülmüştür. Sıradan insanların bilgi vasıtalarıyla mânalarını ve kullanılış maksatlarını hikmet bilmek ve anlamak mümkün olmayan bu harflere, kezâ lügat mânalarında kullanılmamış olup ne mânaya geldikleri de açıklanmamış bulunan bazı kelimelere müteşâbihat adı verilmektedir. Selef denilen ilk devir din bilginleriyle onların yolundan giden sonraki bazı âlimler müteşâbihatı yorumlamazlar, oldukları gibi benimseyip iman ederler. “Kur’an’da bulunmasının elbette bir hikmeti vardır, Allah ve Resulü bunları açıklamadığına göre aklımıza dayanarak açıklamaya kalkışmak bizim işimiz değildir, yetki sınırımızı aşar” derler. Kelâm, felsefe ve tasavvuf ehli bazı âlimler ise tefekkür veya ilham yoluyla müteşâbihatın mânalarının anlaşılabileceğini ileri sürmüş ve her biri için çeşitli yorumlar yapmışlardır. Bakara sûresinin ilk âyetini teşkil eden “elif-lâm-mîm”in mânasıyla ilgili olarak yirmiden fazla yorum vardır. Bunlardan şu üçü nisbeten daha tutarlı görünmektedir a Bunlar, mânaları olmayan alfabe harfleridir, Kur’an-ı Kerîm’in vahiy yoluyla Allah’tan geldiğine inanmayanlara meydan okumak ve âciz olduklarını ortaya çıkartmak için bazı sûrelerin başına konmuştur ve “Bu Kur’an, şu gördüğünüz harflerden yapılan kelime ve cümlelerden oluşmaktadır. Siz harfleri de biliyorsunuz. O halde haydi yapabiliyorsanız siz de böyle kelime ve cümlelerden oluşan ve Kur’an’a benzeyen bir kitap yazın!” denilmek istenmiştir. b Başında bulundukları sûrelerin muhtevalarına dikkat çekmek için yemin olarak gelmiştir. c Başlarında bulunan sûrelerin isimleri olarak indirilmiştir İbn Aşûr, I, 216. İmâm-ı Rabbânî önce Selef âlimleri gibi düşünürken bilâhare Allah Teâlâ’nın kendine, bu harflerin mâna ve sırlarından bir kısmını açtığını; böylece “müteşâbihatın mânalarının, Allah’ın bildirmesiyle bilinebileceğini ve bunların, açık mânalı âyetlerin muhkemât özü ve amacı olduğunu” anladığını ifade etmiştir Mektûbât, I, 296. Şah Veliyyullah, “Arap dilinde tek başına veya kelimelerin başlarına gelen harflerin özellikleriyle kelimelerin mânaları arasında bir ilişkinin bulunduğu” tesbitinden yola çıkarak sûrelerin başlarında bulunan harflerin de muhtevalarına delâlet ve onların özünü ihtiva ettiğini ileri sürmüştür. Buna göre “elif-lâm-mîm”in mânası, “Yaratılmışların çeşitli oluşlar ve ilişkilerle belirlenmiş hayatlarının gerekli kıldığı, ihtiyaç duyduğu irşadlar gayb âleminden gelerek onların hayatlarına girmekte ve yollarına ışık tutmaktadır” demektir el-Fevzü’l-kebîr, s. 64; hurûf-ı mukattaa konusunda genişbilgi için bk. M. Zeki Duman-Mustafa Altundağ, “Hurûf-ı Mukattaa”, DİA, XVIII, 401-408; müteşâbihat konusunda bk. Âl-i İmrân 3/7. BAKARA SURESİ NE ZAMAN VE NEREDE İNMİŞTİR? Bakara suresi, Medine döneminde inmiştir. Hicretten sonra inmeye başlayan sûrenin nüzûlü dokuz on yıl sürmüş ve bütün Medine devri boyunca devam etmiştir. Mushafta ikinci, nüzûl sıralamasında 87. suredir. BAKARA SURESİ KAÇ AYET? Bakara suresi, 286 ayetten oluşmaktadır. BAKARA SURESİ KAÇINCI SAYFA VE CÜZDE YER ALIYOR? Bakara suresi, Kur'an-ı Kerim'in 1. 2. ve 3. cüzlerinde bulunuyor. Bakara suresi, 2. sayfadan başlayıp 50. sayfada sona eriyor. BAKARA SURESİ KONUSU NEYİ ANLATIYOR? Bakara suresi, şu konuları anlatmaktadır İman esasları, İnsanın yaratılışı Kıblenin değişmesi Namaz, Oruç, Hac, Sadaka, Boşanma, Nesep, Nafaka, Borçlar gibi İslam hukunun ana konularıyla ilgili pek çok hüküm içermektedir. Dikkatle incelendiği zaman baştan sona sûrede ön planda tutulan ana hedeflerin üç noktada yoğunluk kazandığı görülür. İslâm dininin iman esaslarını açıklamak, bilhassa Âyetü’l-kürsî’de doruk noktasına varan tek tanrı tevhid inancının özelliklerini belirtmek, müslümanların nasıl bir tanrı inancına sahip olmaları gerektiğini ortaya koymak. Kur’an hidayetinin ne olduğunu âyet 185 ve bu hidayet karşısında çeşitli insan gruplarının durumunu ve yerini belirlemek. Müslümanların başka dinlerin mensuplarından ayrı, müstakil bir cemaat ve kendine mahsus vasıfları bulunan bir ümmet olduklarını ortaya koymak, bu ümmetin toplu davranış kurallarını belirtmek; bununla ilgili olarak İsrâiloğulları’nın din anlayışı ve uygulamasında içine düştükleri yanılgı ve sapmalardan çarpıcı örnekler vererek müslümanları uyarmak. BAKARA SURESİNE NEDEN BU İSİM VERİLMİŞTİR? Bakara suresi adını, 67-73. ayetlerde yer alan “bakara” kelimesinden almıştır. BAKARA ANLAMI NEDİR? Bakara kelimesi, “sığır, dişi inek” anlamlarını taşır. BAKARA SURESİ NE ZAMAN OKUNMALIDIR? Fatiha suresinden sonra en faziletli sure kabul edilen ve Ṣaḥîḥ-i Buḫârî ile “Tefsîr”, 2/1-55 Tirmizî’nin es-Sünen’inde “Tefsîr”, 3 âyetlerinin tefsiriyle ilgili hadislere genişçe yer verilen Bakara sûresinin faziletine dair olan hadislerden bazıları şunlardır “Kur’an’ı okuyunuz. Çünkü o kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olacaktır. İki Zehrâ’yı Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri okuyunuz. Çünkü bu ikisi kıyamet gününde iki bulut kümesi veya iki gölgelik yahut da gökyüzünde kanatlarını açmış saf saf uçan iki alay kuş gibi gelecek ve okuyucularını koruyacaktır. Bakara sûresini okuyunuz. Çünkü onu iyice öğrenmek bereket, öğrenmemek ise büyük ziyandır” Müslim, “Müsâfirîn”, 252; Tirmizî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 4; Müsned, IV, 361. “Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur’an’ın zirvesi de Bakara sûresidir. Kim onu evinde bir gece okursa oraya üç gece şeytan girmez; kim onu evinde gündüz okursa oraya üç gün şeytan girmez” Dârimî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 13-15. “Kim Bakara sûresinin son iki âyetini geceleyin okursa bunlar kendisine yeter” Buhârî, “Feżâʾil”, 10, 27; Müslim, “Müsâfirîn”, 254-256. Ayrıca Kur’an âyetlerinin en yücesi olan Âyetü’l-kürsî’nin bu sûrede yer almış olması da onun faziletini gösterir. BAKARA SURESİ 185. AYETİN ANLAMI Bakara suresi ile ilgili en çok araştırılan konulardan birisi de 185. ayetin anlamıdır. Bakara suresinin 185. ayetinin anlamı şu şekildedir O sayılı günler, doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği ramazan ayıdır. Artık içinizden kim bu aya yetişirse onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, başka günlerden sayısınca tutar. Allah sizin için kolaylık istiyor, güçlük çekmenizi istemiyor. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu göstermesinden ötürü Allah’ı tazimle anmanız için ve şükredesiniz diye uygun hükümler gönderiyor. Bu ayette Kur’an-ı Kerim’in Ramazan ayında indirildiği ay olduğu, bu aya yetişen kimsenin oruçlu olması gerektiği ancak oruç tutamayacak kadar hasta ve yolcu olan kimselerin daha sonra tutmak üzere tutmayabilecekleri anlatılmaktadır. BAKARA SURESİ ÖLÜLER İÇİN OKUNUR MU? Bu konu ile ilgili olarak net bir görüş bulunmasa da, din adamlarının bazılarına göre Bakara suresi ölülere dua etmek maksadı ile okunabilmektedir. BAKARA SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU? Vakıa suresi, 79. ayette “Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.” şeklinde emredilir. Bu nedenle, cünüp olan ya da abdestsiz birisinin Kur’an-ı Kerim’e el süremeyeceği gibi herhangi bir ayeti de okuyamaz. Özetle, abdesti olmayan birisi, Kur’an-ı Kerim’e el dokundurmadan ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuyabilir. Bu caizdir; ancak abdestsiz olan birisi Kur’an’a dokunarak Bakara suresini okuyamaz. Ayet el-Kürsi, Fatiha ve İhlas gibi ayet ve sureleri okumak isteyen kimse, bunları dua niyetiyle okursa caizdir. Elmalılı Hamdi YAZAR, Tefsir, Vakıa 79. ayet in izahı; Celal Yıldırım, İslam fıkhı, IV/157 Keza, başörtüsü olmadan da Bakara suresi okunabilir; ancak Kur'an'a saygıdan dolayı başörtülü olmak daha iyidir. BAKARA SURESİ ADETLİYKEN OKUNUR MU? Bakara suresinin adetliyken Kur'an-ı Kerim'den ya da ezberden okunması caiz olmamaktadır. EZBERLEMENİZ İÇİN DİĞER DUALAR VE SURELER Ayetel Kürsi Kunut Duaları Sübhaneke Duası Nasr Suresi İnşirah Suresi İhlas Suresi Asr Suresi Felak Nas Suresi Yasin Suresi Kadir Suresi Fatiha Suresi Duha Suresi Fetih Suresi Kevser Suresi Kehf Suresi Bakara Suresi Salli Barik Duaları Tebbet Suresi Maun Suresi Fil Suresi Zilzal Suresi Kureyş Suresi Kalem Suresi Şifa Duası Rızık Duası Dilek Duası Nazar Duası
52 gece duası arapça yazılışı