AlakSûresi (30.cüz 96/1-19 Ayet) Takipli MealiHafız (Mehmet Çevik) Meal (Mehmet Emin Ay)Kaynak : https://kuran.diyanet.gov.tr#KuranıKerim #meal #ayet #sure
Fast Money. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Uhille lekum saydu-lbahri veta’âmuhu metâ’en lekum velisseyyâratis vehurrime aleykum saydu-lberri mâ dumtum hurumâenk vettekûAllâhe-lleżî ileyhi tuhşerûneDenizde avlanmak ve avladığını yemek, geçiminiz için size de, misafirlerinize de helal edilmiştir de ihramda bulunduğunuz müddetçe kara avı haram edilmiştir size. Çekinin o Allah'tan ki onun tapısında toplanacaksınız. Deniz avı ve onu yemek size ve yeryüzünde yolculuk edenlere bir yarar olarak helâl kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. Sonunda O’na götürülüp toplanacağınız Allah’tan korkup kötülükten avı yapmak ve onu yemek, ihramlı iken hem yerleşik olan siz Mekke'liler için, hem de yolcular için helal kılındı. İhramda bulunduğunuz müddetçe, kara avı sizin için haram kılındı, huzurunda toplanacağınız Allah'ın kaide ve kurallarıyla hayatınızı tanzim sizin, hem de yolcuların, gezginlerin faydalanması için denizde, sularda avlanmak ve avlarınızı yemek size helâl kılındı. İhramlı olduğunuz müddetçe de karada avlanmak size haram kılındı. Toplanarak huzuruna getirileceğiniz Allah'a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan kendiniz ve yolcular için bir geçimlik olarak deniz avı ve onu yemek helal kılındı. Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten avı ve onu yemek size ve yeryüzünde dolaşanlara bir meta olarak helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O'na götürülüp toplanacağınız Allah'tan avı yapmak ve onu yemek size helâl kılındı ki, hem size, hem de yolcu olanlarınıza faydalı olsun. Kara avı ise, ihrâmda bulunduğunuz müddet içerisinde, size haram edildi. Huzuruna varıp toplanacağınız Allah'dan ve hacıların faydalanması için, deniz avcılığı helal edildi. Fakat ihramlı olduğunuz müddetçe kara avcılığı size haram kılındı. Huzurunda haşrolunacağınız Allah’ın azabından size hem de yolculara faydalanmanız için denizde avlanmak ve onu yemek size helâl kılındı. İhramlı iken size kara avı yasaklandı. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan avı, denizden çıkarılanı yemek helaldir size, bundan siz de, yolcular da faydalanınız, İhramdayken, kara avı haramdır, katında toplanılacak Allahtan sakınınızDeniz avı ve onu yemek; size de yolculara da geçimlik olmak üzere helal kılınmıştır. İhramlı bulunduğunuz sürece, kara avı yasaklanmıştır. Huzuruna varıp toplanacağınız Allah'a karşı karşı gelmekten sakının!Size ve seyahat idenlere balık tutub ekl itmek helâldir. Lâkin hac zamânında şikâr harâmdır. Allâh’dan korkınız bir gün nezdinde ictimâ’ avı ve onu yemek size de, yolculara da, geçimlik olarak helal kılınmıştır. İhramlı bulunduğunuz sürece kara avı size haram kılınmıştır. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helâl kılındı. Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten size hem de yolculara fayda olmak üzere faydalanmanız için deniz avı yapmak ve onu yemek size helâl kılındı. İhramlı olduğunuz müddetçe kara avı size haram kılındı. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan hayvanlarını avlamak ve onları yemek size helal kılındı. Size ve yolculara geçimlik olmak üzere... İhramlı bulunduğunuz sürece kara avı size yasaklandı. Huzuruna toplanacağınız ALLAH'ı ve yolculara yiyecek olmak üzere, deniz avı ve onu yemek helal kılındı. Kara avı ise, ihramlı olduğunuz müddetçe size haram edilmiştir. Huzurunda toplanacağınız Allah'tan avı ve yemesi size halâl kılındı ki size ve seyyar olanlarınıza medar olsun, kara avı ise ihramda bulunduğunuz müddetçe üzerinize haram kılındı, hep huzuruna haşrolunacağınız Allahdan korkunDeniz avı ve onu yemek ve ondan geçim temin etmek size ve yolculukta olanlara helal kılındı. Ve ihramlı olduğunuz süre içinde kara avı size haram kılındı. Huzuruna toplanacağınız Allah'a karşı takva sahibi avı yapmak ve onu yemek — kendinize de, müsâfire de fâide olmak üzere — sizin için halâl edildi. İhramda bulunduğunuz müddetçe ise kara avı haram kılındı. Huzuruna varıp toplanacağınız Allahdan ve yolculara bir fayda olmak üzere, deniz avı ve onu yemek sizin için helâl kılındı. Kara avı ise, ihramlı olduğunuz müddetçe size haram kılındı! O hâlde huzûruna toplanacağınız Allah'dan sakının!Denizden avlananlar, sizin için helal kılındı ve onları yemek sizin için, aynı zamanda denizde seyahat edenler için geçim kaynağıdır. Hac da ihramlı olduğunuz müddetçe, kara hayvanlarını avlamanız yasaklandı. Huzurunda toplanacağınız Allah’dan avı avlamak, bu avı yemek size helal kılındı. Bunlar sizlerin, yolda olanların gönenmesi içindir. Kara avı ise, ihramda bulunduğunuz sürece size haram kılındı. Kendi yanında derleneceğiniz Allah’tan deniz avı [¹], onu yemek size de, kafilenize de intifaa medar olmak için helâl [²], yalnız ihramda olduğunuz müddetçe size kara avı haram kılınmıştır. Tarafına toplanacağınız Allah/tan sakının.[1] Irmak da, göl de dahildir.[2] İhramda bulununuz, avı³¹ ve yiyeceği, hem kendinize hem de yolculara bir geçimlik [metâen] olmak üzere size helal kılındı. Ancak ihramda olduğunuz sürece size kara avı yasaklandı. Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı sorumluluk bilincinde Müfessirlerin beyanına göre, deniz avı; göl, ırmak, nehir, çay vb gibi her türlü sularda yapılan avı içine avı ve onu yemek size de yolculara da geçimlik olarak helal kılınmıştır. İhramlı bulunduğunuz sürece kara avı size haram kılınmıştır. O'na götürülüp toplanacağınız Allah'tan sizin gibi yerleşik hayat yaşayanların, hem de göçebe hayatı yaşayan gezginlerin ve yolcuların faydalanması için, denizde ve dere, ırmak, göl gibi temiz sularda avlanmak ve dalgaların kıyıya sürükledikleri dahil olmak üzere, her çeşit deniz ürününü yemek, size —hac sırasında ihramlıyken bile— helâl kılınmıştır. Fakat ihramda olduğunuz sürece, yalnızca kara avı yapmanız size yasaklanmıştır. O hâlde, hepinizin eninde sonunda gelip huzurunda toplanacağı Allah’tan gelen prensiplere sımsıkı sarılarak, kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının!Peki, Mekke’de avlanma yasağının ne hikmeti, ne faydası olabilir?Gezginler için ve sizin için bir geçimlik olmak üzere Deniz Avı ve yiyeceği size halâl kılındı. İhramda bulunduğunuz müddetçe size Kara Av’ı ise haram kılındı. Kendisine doğru bir araya toplanacağınız Allah’tan sakınıp korunun!Deniz ürünlerini avlayıp yemek, size de gezginlere de helâldir. Kara avı ise ihramda olduğunuz sürece size yasaklanmıştır. Artık huzurunda toplanacağınız Allah'a karşı kendinizi sağlama ve yolcular için denizlerde avlanmak, deniz ürünlerini yemek helal kılındı. Kara avı ihramlı olduğunuz sürece haram kılındı. Huzuruna hesap vermek için geleceğiniz Allah’a karşı gelmekten sakının! Hem size hem de yolculara yarar sağlamak üzere deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı [takvâ]lı duyarlı olun!Size ve yolculara, deniz¹ hayvanlarını avlamak, onlardan faydalanmanız için helal Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram Huzuruna toplanacağınız Allah’tan, hakkıyla Denizden kastedilen, genel olarak büyük sulardır. Buna nehirler, göller ve büyük havuzlar da Deniz avına gelince başka zaman olduğu gibi... Devamı..Sularda yapılan her türlü avlanma ve denizin hem [yerleşik olan] sizler için hem de gezginler için rızık olarak su yüzüne çıkardıkları ¹¹⁵ sizin için meşrudur; ¹¹⁶ ama hacda iken karada avlanmanız size yasaklanmıştır. Ve hepinizin varıp toplanacağı Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde Lafzen, “denizin avı ve ... onun yiyeceği”. Bahr terimi, herhangi bir geniş su birikintisini gösterdiğinden, klasik müfessirler ve hukukçular, yuk... Devamı..Hem sizin hem de yolculuk yapanların yararlanması için, suda yaşayan hayvanların avlanması ve yenmesi size helal kılınmıştır. İhramlı olduğunuz müddetçe kara hayvanlarını avlamak da size haram kılınmıştır. Huzurunda toplanacağınız Allah’a saygılı olun. 16/14, 35/12Sularda yapılan her tür avlanma ve onunla beslenme[⁹⁹⁰] sizin için helâldir. Bu, sizin de yolcuların da yararınadır. Fakat, ihramlı olduğunuz sürece kara avı size yasaklanmıştır. Şu hâlde, topyekûn huzuruna varacağınız Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincine varın![990] Ve ta’âmuhû ifadesinin zahirine uygun olan bu anlam Zemahşerî’nin tercih ettiği anlamdır. Ne ki, Taberî, Râzî, Kurtubî ve daha başkaları taâmuh... Devamı..Size deniz avı ve onun yenilmesi bir faide olmak için helâl kılındı ve sizin üzerinize ihramda bulunduğunuz müddetce kara avı haram kılınmıştır. Huzuruna haşrolunacak olduğunuz Allah Teâlâ'dan ihramlılar! Deniz avı ve deniz yiyeceği size helâl kılındı ki size ve yolculara bir rızık vesilesi olsun. Kara avı ise, ihramlı olduğunuz müddetçe size haram kılındı. Öyleyse huzurunda varıp toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten sakının. Hem kendinize, hem de yolculara bir geçimlik olmak üzere deniz avı ve yiyeceği, size helal kılındı. İhramda olduğunuz sürece size kara avı yasaklandı. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun!Size mukîm oldığınızda ve yolcılara istifâde idecek şey olmak üzere deniz avı ve onun yenmesi helâl kılındı. İhrâmda bulundığınız esnâda kara saydı harâmdır. Nihâyet huzûrunda toplanacağınız Allâh'dan ittikâ ve yolcular yararlansın diye deniz avı ve yiyeceği size helal kılındı. Kara avı ise ihramda olduğunuz sürece haram kılındı. Bir gün topluca huzuruna çıkarılacağınız Allah’tan çekinerek kendinizi için ve yolculuk yapanlar için bir geçimlik olarak, size deniz avı ve yiyeceği helal kılınmıştır. İhramlı olduğunuz müddetçe de kara avı haram kılınmıştır. Huzurunda toplanacağınız Allah'tan avı ve yiyeceği, hem sizin, hem de yolcuların yararlanması için, size helâl kılındı. Kara avı ise, ihramlı olduğunuz sürece size haram kılınmıştır. Huzurunda toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten size hem de yolculara bir geçimlik olarak deniz avı yapmak ve onu yemek size helal kılındı. Fakat ihramlı olduğunuz sürece karada avlanmak size haram edilmiştir. Huzurunda haşredileceğiniz Allah'tan olındı size deñiz avı ya'nį dükeli śularuñ daħı yiyesisi menfa'at dutmaġ içün size daħı yol yüriyiciler içün. daħı ḥarām olındı üzerüñüze yir avı mādām kim olduñuz iḥram baġlanmışlar. daħı śaķınuñ Tañrı’dan ol kim anuñ yaña oldı size deñiz avı anı yimek daḫı gönenmekdür size sefer eyleyenle‐re daḫı ve ḥarām oldı size ḳurı yir avı nice kim iḥrāmda ḳorḳuñuz ol Allāhdan, anuñ ḥażretine üçün bir dolanacaq vasitəsi olsun deyə, ihramda ikən dəniz ovu və onu yemək sizə də, yolçulara səfərdə olanlara da halal edildi. İhramda olduğunuz müddətdə isə quruda ov etmək sizə haram buyuruldu. Hüzuruna toplanacağınız Allahdan qorxun!To hunt and to eat the fish of the sea is made lawful for you, a provision for you and for seafarers; but to hunt on land is forbidden you so long as ye are on the pilgrimage. Be mindful of your duty to Allah, unto Whom ye will be to you is the pursuit802 of water-game and its use for food,- for the benefit of yourselves and those who travel; but forbidden is the pursuit of landgame;- as long as ye are in the sacred precincts or in pilgrim garb. And fear Allah, to Whom ye shall be gathered Water game game found in water, water fowl, fish, etc. "Water" includes sea, river, lake, pond, etc.
وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا أَبْكَمُ لَا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَيْءٍ وَهُوَ كَلٌّ عَلَىٰ مَوْلَاهُ أَيْنَمَا يُوَجِّهْهُ لَا يَأْتِ بِخَيْرٍ ۖ هَلْ يَسْتَوِي هُوَ وَمَنْ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ ۙ وَهُوَ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ Ve darabellahü meseler racüleyni ehadühüma ebkemü la yakdiru ala şey’iv ve hüve kellün ala mevlahü eynema yüveccihhü la ye’ti bi hayr hel yestevı hüve ve mey ye’müru bil adli ve hüve ala sıratım müstekıym Kelime Okunuşu Anlamı Kökü وَضَرَبَ ve Derabe ve misal verir مَثَلًا meṧelen misaliyle رَجُلَيْنِ raculeyni şu iki adamı أَحَدُهُمَا eHaduhumā birisi أَبْكَمُ ebkemu dilsizdir يَقْدِرُ yeḳdiru gücü yetmez شَيْءٍ şey`in hiçbir şeye مَوْلَاهُ mevlāhu efendisinin يُوَجِّهْهُ yuveccihhu onu gönderse بِخَيْرٍ biḣayrin bir hayır يَسْتَوِي yestevī gibi olur mu? بِالْعَدْلِ bil-ǎdli adaleti وَهُوَ ve huve ve o kimse مُسْتَقِيمٍ musteḳīmin doğru Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Ve Allah, gene iki kişiyi örnek getirir Biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez, sâhibine bir yüktür, nereye yollasa hayırlı bir iş becerip gelemez. O, hiç adâletle emreden ve doğru yolu tutmuş olan adamla eşit olur mu? Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Biri dilsizdir, hiçbirşeye gücü yetmez, sahibine bir yüktür, nereye gönderse hayırlı bir iş becerip gelemez. Peki böyle biri doğru ve hakça olanın yapılmasını emreden ve kendisi de, dosdoğru yolda olan kimseyle bir tutulabilir mi? Adem Uğur Adem Uğur Allah, şu iki kişiyi de misal verir Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey beceremez ve efendisinin üstüne bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu? Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Allâh şu iki kişiyi de misal verdi Bunlardan biri konuşmasını bilmez, bir şeye kudreti yoktur; efendisi yanında yüktür... Onu hangi işe yönlendirse bir hayırla gelmez... Hiç bu, elindekinin hakkını veren ve kendisi doğru yolda yürüyen kişi ile eşit olur mu? Ahmet Varol Ahmet Varol Biri dilsizdir, bir şeye gücü yetmez, efendisinin üzerine bir yüktür ve onu nereye gönderse bir iyilik getirmez. Şimdi bununla, adaleti emreden, kendisi de doğru bir yol üzere olan kimse bir olur mu? Ali Bulaç Ali Bulaç Allah şu örneği verdi İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmez ve herşeyiyle efendisinin üstünde bir yük, o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi? Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Allah şu iki adamı da misal getirdi Bunlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez; efendisine sade bir ağırlıktır, efendisi onu ne tarafa gönderse hiç bir hayra yaramaz. Hiç bu, adaletle emreden ve doğru yolda bulunan kimseye müsavi eş olabilir mi? İşte hak dini gönderen, insanlara her türlü nimet ve rahmet ihsan eden Allah, hiç bir fayda ve zarara güçleri yetmiyen putlara ortak tutulabilir mi? Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Biri, hiçbir şeye gücü yetmeyen, efendisine yük olan, bir yere gönderse bir iyilik getiremeyen bir dilsiz; şimdi bu, doğru yolda olarak adâletle iş yapan kimse ile bir olur mu? Bekir Sadak Bekir Sadak Allah iki adami misal veriyor Biri hicbir seye gucu yetmeyen bir dilsiz ki efendisine yuktur, nereye gonderse bir hayir cikmaz bu, dogru yolda olan, adaletle emreden kimse ile bir olabilir mi? Celal Yıldırım Celal Yıldırım Allah yine, iki adamı misâl veriyor Biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez, efendisine ağırlık veren bir yüktür; nereye yöneltip gönderse, hiç de hayır ile gelmez ; bununla, adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunan kimse hiç eşit olurlar mı ? Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Allah bir de şu iki adamı örnek verir Adamlardan biri dilsizdir, hiçbir şey yapamaz efendisine yüktür, gönderildiği hiçbir yerden başarı ile dönmez. Şimdi bu adamla, hakikati bilen, adaleti dile getirip gerçekleştiren, dosdoğru yol üzere ilerleyen bir kimse eşit olur mu? Diyanet İşleri Diyanet İşleri Allah, şöyle iki adamı da misal verdi Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez, efendisine sadece bir yüktür. Nereye gönderse olumlu bir sonuç alamaz. Bu, adaletle emreden ve doğru yol üzere olan kimse ile eşit olur mu? Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Allah, şu iki kişiyi de misal verir Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey beceremez ve efendisinin üstüne bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu? Edip Yüksel Edip Yüksel ALLAH şu iki adamı da örnek verir Birisi bir şey yapacak yeteneğe sahip olmayıp tümüyle efendisine/sahibine bağımlıdır, onu ne işe koşsa bir şey beceremez. İşte böyle bir kişi ile doğru yol üzerinde bulunup adaleti uygulayan kişi hiç bir olur mu? Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Allah şu iki adamı da misal verdi Bunlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez; efendisine bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, adaletle emreden ve doğru yolda bulunan adam eşit olur mu? Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Allah bir de şu iki adamı örnek verir Adamlardan biri dilsizdir, hiçbirşey yapamaz efendisine yüktür, gönderildiği hiçbir yerden başarı ile dönmez. Şimdi bu adam hiç doğru yolda olan ve adalete uygun emirler veren bir kimse ile bir olur mu? Gültekin Onan Gültekin Onan Tanrı şu örneği verdi İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiç bir şeye gücü yetmez ve her şeyiyle efendisinin üstünde bir yük, o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle buyuran ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi? Harun Yıldırım Harun Yıldırım Allah, şu iki kişiyi de misal verir Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey beceremez ve efendisinin üstüne bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu? Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Allah şu iki kişiyi de misâl getirdi Bunlardan biri dilsizdir, hiç bir şey beceremez ve o, efendisinin üstünde bir yükdür. O, bunu nereye gönderse hayır getirmez. Hiç bu, adaletle emreden, kendisi dosdoğru bir yol üzerinde bulunan kişi ile bir olur mu? Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat Allah, iki kişiyi de bir başka misâl olarak getirdi ki, bunlardan biri dilsizdir; hiçbir şeye gücü yetmez ve o efendisine sâdece bir yüktür; onu nereye gönderse bir hayır getirmez. Hiç o adam, adâleti emreden ve kendisi, dosdoğru bir yol üzerinde olan kimse ile bir olur mu ki putları, nihâyetsiz ihsan ve kudret sâhibi ve hak kelâmıyla sizi doğru yola sevk eden Allah ile bir tutuyorsunuz? İbn-i Kesir İbn-i Kesir Allah; iki kişiyi de misal veriyor Biri hiç bir şeye gücü yetmez bir dilsizdir ki, efendisine yüktür. Nereye gönderse bir hayır getirmez. Bununla; doğru yolda olup adaletle emreden bir olur mu hiç? İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz Yine Allah iki adamı misal olarak anlatıyor. İkisinden birisi dilsiz ve kendisi için hiçbir şeyi planlayamıyor ve o daima sahibine bir yük. Sahibi onu hangi işe yönlendirse bir işe yaramıyor. Birde doğru bir yol üzerinde olup, adaletli olmayı emreden diğer bir adam var. Şimdi bu iki kişi eşit midir? İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Allah, iki adamı örnek verdi. İkisinden birisi dilsiz, bir şeye muktedir değil gücü yetmez. Ve o, Mevlâsı’na Efendisi’ne yüktür. Onu nereye yönlendirse gönderse, bir hayır fayda getiremez sağlayamaz. O, adaletle emreden irşad makamının sahibi olan ve Sıratı Mustakîm üzerinde olan kimse ile eşit müsavi olabilir mi? Kadri Çelik Kadri Çelik Allah şu örneği de veriyor İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiç bir şeye gücü yetmez ve her şeyiyle efendisinin üstünde bir yük’ O, onu hangi yöne gönderse bir hayır da getirmez. Şimdi bu, adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi? Muhammed Esed Muhammed Esed Ve yine Allah size başka iki insan örneği veriyor Onlardan biri, hiçbir iş elinden gelmeyen bir dilsiz ki, efendisinin sırtında gerçek bir yük; öyle ki, beriki onu hangi işe koşsa olumlu bir sonuç alamıyor. Peki, işte böyle biri, doğru ve hakça olanın yapılmasını emreden ve kendisi de dosdoğru bir yolda yürüyen bilge bir kimseyle hiç bir tutulabilir mi? Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Yine Allah şu iki adamı da misal verir Onlardan biri elinden hiçbir iş gelmeyen, iki lafı bir araya getiremeyen bir ahmak. Üstüne üstlük bir de efendisinin sırtında yük. Onu nereye gönderse başarılı bir sonuçla dönemez. Şimdi böyle biri, adaleti emreden ve kendisi de dosdoğru yolda olan kimseyle denk tutulabilir mi? Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Ve Allah Teâlâ iki kişiyi de mesel getirmiştir. Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye kâdir olamaz ve o, efendisi üzerine bir yüktür, onu nereye gönderse bir hayır ile gelemez. Hiç bu, adâletle emreden ve kendisi doğru bir yol üzerinde bulunan kimseye müsavî olabilir mi? Ömer Öngüt Ömer Öngüt Allah iki kişiyi misal olarak verir. Birisi dilsizdir, hiçbir şey beceremez, efendisinin üzerine bir yüktür, onu nereye gönderse bir hayır getirmez. Şimdi bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse bir olabilir mi? Sadık Türkmen Sadık Türkmen Ve Allah şu iki adamı da örnek olarak anlattı Onlardan birisi dilsizdir, hiçbir şey yapmaya güç yetiremez, o sahibine/patronuna bir yüktür! Onu nereye gönderse hiçbir iyilik/hayır getirmez! Şimdi o kimse adaletle emreden ve dosdoğru bir yol üzerinde olan kimse ile hiç eşit olur mu? Seyyid Kutub Seyyid Kutub Adamlardan biri dilsizdir, hiçbirşey yapamaz efendisine yüktür, gönderildiği hiçbir yerden başarı ile dönmez. Şimdi bu adam hiç doğru yolda olan ve adalete uygun emirler veren bir kimse ile bir olur mu? Suat Yıldırım Suat Yıldırım Allah bir de şu temsili getiriyorİki kişi var. Birisi dilsiz, hiçbir şey beceremez, efendisine sadece bir yük! Ne tarafa gönderse hiçbir işe yaramaz!Şimdi hiç bu zavallı ile, hakkı hakikati bilen, adaleti dile getirip gerçekleştiren, dosdoğru yol üzere ilerleyen bir insan eşit tutulabilir mi? Süleyman Ateş Süleyman Ateş Ve Allâh şu iki adamı da misal olarak anlattı Birisi dilsizdir, hiçbir şey yapamaz, efendisinin üzerine bir yüktür. Efendisi onu nereye gönderse bir hayır getirmez bir iş beceremez. Şimdi bu adam, doğru yolda giderek adâleti emreden kimse gibi olur mu? Şaban Piriş Şaban Piriş Allah şu iki adamı da örnek olarak veriyor Birisi, dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve efendisine yük. Onu nereye gönderse hayır getirmez. Onunla; adaleti emreden ve dosdoğru bir yolda olan kimse eşit olur mu? Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Allah şu örneği de verdi İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiç bir şeye gücü yetmez ve her şeyiyle efendisinin üstünde bir yük, o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi? Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Allah şöyle bir örnekleme de yaptı İki adam; birisi dilsiz; hiçbir şeye gücü yetmez, efendisi/yöneticisi üstüne sadece bir yük. Efendi onu nereye gönderse hiçbir hayır getiremez. Şimdi bu adam, dosdoğru bir yol üzerinde bulunup adaletle emreden kişi ile aynı olur mu? Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce Allah sets forth another Parable of two men one of them dumb, with no power of any sort; a wearisome burden is he to his master; whichever way be directs him, he brings no good is such a man equal with one who commands Justice, and is on a Straight Way?
❬ Önceki Sonraki ❭ فَإِذَا قَرَأْتَ ٱلْقُرْءَانَ فَٱسْتَعِذْ بِٱللَّهِ مِنَ ٱلشَّيْطَٰنِ ٱلرَّجِيمِ Fe izâ kare’tel kur’âne festeız billâhi mineş şeytânir racîmracîmi. Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. Diyanet Vakfı Kur´an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah´a sığın! Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Şimdi, Kur´an okuduğun vakit, önce o kovulmuş şeytandan Allah´a sığın! Elmalılı Hamdi Yazır Şimdi Kur´ân okumak istediğin zaman önce o kovulmuş şeytandan Allah´a sığın. Ali Fikri Yavuz Şimdi, Kur’ân okumak istediğin zaman, hemen o koğulmuş Şeytan’dan Allah’a sığın E’ûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm de. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal İmdi Kur´an okuduğun vakıt evvelâ Allaha sığın o recîm Şeytandan Fizilal-il Kuran Ey Muhammed, Kur´an okuyacağınız zaman, kovulmuş şeytandan Allah´a sığın. Hasan Basri Çantay Haydi Kur´an okuduğun okumak istediğin zaman o koğulmuş şeytandan Allaha sığın. İbni Kesir Kur´an okuyacağın zaman; kovulmuş şeytandan Allah´a sığın. Ömer Nasuhi Bilmen İmdi, Kur´an´ı okuyacağın zaman o kovulmuş olan şeytandan hemen Allah´a sığın. Tefhim-ul Kuran Öyleyse Kur´an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah´a sığın.
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio مَنْ عَمِلَ صَٰلِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُۥ حَيَوٰةً طَيِّبَةً ۖ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ Men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe le nuhyiyennehu hayâten tayyibehtayyibeten, ve le necziyennehum ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûnya’melûne. Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz. Türkçesi Kökü Arapçası her kim مَنْ bir iş yaparsa ع م ل عَمِلَ iyi ص ل ح صَالِحًا مِنْ erkekten ذ ك ر ذَكَرٍ veya أَوْ kadından ا ن ث أُنْثَىٰ o وَهُوَ inanmış olarak ا م ن مُؤْمِنٌ onu yaşatırız ح ي ي فَلَنُحْيِيَنَّهُ bir hayatla ح ي ي حَيَاةً hoş ط ي ب طَيِّبَةً ve elbette veririz ج ز ي وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ onların ücretini ا ج ر أَجْرَهُمْ en güzeliyle ح س ن بِأَحْسَنِ مَا olduklarının ك و ن كَانُوا yapıyorlar ع م ل يَعْمَلُونَ Diyanet İşleri Başkanlığı Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz. Diyanet Vakfı Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Erkekten, dişiden her kim mümin olarak iyi bir iş yaparsa, muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız ve yapmakta oldukları işlerin daha güzeli ile mükafatlarını mutlaka vereceğiz. Elmalılı Hamdi Yazır Erkekten ve dişiden, mümin olarak kim iyi amel işlerse muhakkak onu güzel bir hayat ile yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzeliyle mükafatlarını elbette vereceğiz. Ali Fikri Yavuz Erkekten ve dişiden, mümin olduğu halde, kim iyi amel işlerse, muhakkak onu güzel bir hayat ile yaşatacağız ve işlemekte oldukları amellerin daha güzeliyle mükâfatlarını elbette vereceğiz. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Erkekten dişiden her kim mü´min olarak iyi bir amel işlerse muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzelile ecirlerini muhakkak vereceğiz Fizilal-il Kuran İman etmiş olan hangi erkek ya da kadın, eğer iyi amel işlerse, ona dünyada mutlu bir hayat yaşatırız, böylelerini ahirette de yaptıkları iyiliklerin en güzel karşılığı ile ödüllendiririz. Hasan Basri Çantay Gerek erkekden, gerek kadından kim, o mü´min olarak, iyi amel ve hareket de bulunursa hiç şübhesiz onu dünyâda çok güzel bir hayat ile yaşatırız ve o gibilere her halde yapageldiklerinin daha güzeliyle ecir veririz. İbni Kesir Kadın olsun, erkek olsun; her kim, inanmış olarak iyi amel işlerse; ona hoş bir hayat yaşatacağız. Mükafatlarını yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz. Ömer Nasuhi Bilmen Erkekten veya kadından her kim mü´min olduğu halde bir sâlih amelde bulunursa, elbette onu temiz bir hayat ile yaşatırız ve onları yapar oldukları amellerin daha güzeliyle muhakkak ki, mükâfaata erdireceğiz. Tefhim-ul Kuran Erkek olsun, kadın olsun, bir mü´min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.
❬ Önceki Sonraki ❭ ۞ إِنَّ ٱللَّهَ يَأْمُرُ بِٱلْعَدْلِ وَٱلْإِحْسَٰنِ وَإِيتَآئِ ذِى ٱلْقُرْبَىٰ وَيَنْهَىٰ عَنِ ٱلْفَحْشَآءِ وَٱلْمُنكَرِ وَٱلْبَغْىِ ۚ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ Diyanet Vakfı Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Meallere göre Nahl Suresi 90. Ayet Tüm Mealler Nahl 90 Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Nahl 90 Diyanet İşleri Başkanlığı Nahl 90 Elmalılı Hamdi Yazır Nahl 90 Ali Fikri Yavuz Nahl 90 Diyanet Vakfi Nahl 90 Elmalılı Hamdi Yazır Sade Nahl 90 Elmalılı Hamdi Yazır Sade 2 Nahl 90 Fizilal-il Kuran Nahl 90 Hasan Basri Çantay Nahl 90 İbni Kesir Nahl 90 Ömer Nasuhi Bilmen Nahl 90 Tefhim-ul Kuran Nahl 90 Kuran Yolu Nahl 90
nahl suresi 96 ayet meali