Eğerher ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz; gerçekten kaymış olan kalbleriniz düzelmiş olur. Şayet ona karşı birbirinize destek olmaya kalkışırsanız; hiç şüphesiz Allah, onun mevlasıdır. Cebrail de, mü'minlerin salih olanı da, bunun ardından bütün melekler de ona yardımcıdırlar.
Biz kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu (sözleşmelileri) konusunda onlar (mü’minler) üzerine neyi farz kıldığımızı (evlenme şartlarını) biliyoruz (Kur’an’la da beyan ediyoruz ki) böylelikle Senin için hiçbir sıkıntı ve zorluk olmasın. Allah çok Bağışlayandır, çok Esirgeyendir. Ey peygamber! Biz
Sayfa24- Hergün Bir Ayet. Kuran Merkezli ve Allah odaklı iman!
Şefaatbuna bağlanmış ve salavat getirmekle ilgili onbinlerce hadis uydurulmuştur.İşte ayet. Herhangi birkaç mealden sunalım, sonra da olması gereken meali sunalım ve gerekli talileri yapalım. Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin.
kuran-i kerİm’İn bazi ayetlerİnde zamİr gelmesİ gereken yerde İsmİn getİrİlmesİ ve bunun nedenlerİ
Fast Money. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Yâ eyyuhâ-nnebiyyu innâ ahlelnâ leke ezvâceke-llâtî âteyte ucûrahunne vemâ meleket yemînuke mimmâ efâaAllâhu aleyke vebenâti ammike vebenâti ammâtike vebenâti ḣâlike vebenâti ḣâlâtike-llâtî hâcerne me’ake vemraeten mu/mineten in vehebet nefsehâ linnebiyyi in erâde-nnebiyyu en yestenkihahâ ḣâlisaten leke min dûni-lmu/minînek kad alimnâ mâ feradnâ aleyhim fî ezvâcihim vemâ meleket eymânuhum likeylâ yekûne aleyke haracunk vekânaAllâhu ġafûran rahîmânEy Peygamber, mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın ganimet olarak sana ihsan ettiği ve senin de temellük ettiğin cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin, seninle beraber yurdundan göçen kızlarını helal ettik sana. Bir de inanan bir kadın, kendisini Peygambere bağışlar da Peygamber de dilediği takdirde onu nikahla almak isterse bu, yalnız sana helaldir, başka inananlara değil. Sana bir güçlük olmasın diye onlara, eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında ne farz ettiğimizi de gerçekten bildirdik ve Allah, suçları örter, rahimdir. Ey Peygamber AS, gerçekten Biz Sana nikâh ücretlerini mehirlerini verdiğin kendi hanımlarını ve Allah’ın Sana ganimet özel bir nimet ve kısmet olarak verdiklerinden sağ elinin malik olduğu özel nikâh sözleşmeli kadınlar ile; Seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını bunlardan biriyle ve karşılıklı uygun bulmak üzere evlenmenizi helâl kıldık; bir de, kendisini Peygambere hibe eden Allah rızası için Efendimizin hizmetinde olmayı hedefleyen ve Peygamberin de kendisini almak istediği mü’min bir kadını da, -diğer mü’minler için değil, sadece Sana has olmak üzere- Senin için helâl kıldık. Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu sözleşmelileri konusunda onlar mü’minler üzerine neyi farz kıldığımızı evlenme şartlarını biliyoruz Kur’an’la da beyan ediyoruz ki böylelikle Senin için hiçbir sıkıntı ve zorluk olmasın. Allah çok Bağışlayandır, çok Esirgeyendir. Ey peygamber! Biz; mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği mallarla birlikte savaş esirlerinden; yasal olarak sana bıraktığı, sahip olduğun cariyeleri de helal kıldık. Ve seninle birlikte Medine'ye göç etmiş olan amca ve halalarının kızlarını, dayı ve teyzelerinin kızlarını da sana helal kıldık. Bir de kendisini mehirsiz olarak peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini almak istediği kadını, diğer mü'minlere değil, sadece sana mahsus olmak üzere helal kıldık. Zaten onlara, eşleri ve sağ ellerinin altında bulunanlar konusunda, yapmaları gerekeni de bildirdik ki, sana bir zorluk olmasın, sen bir sıkıntıya ve güç duruma düşmeyesin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet peygamber, mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın kansız ve zahmetsiz düşmandan alıp sana verdikleri içinden, savaş esirleri arasından meşrû şekilde sahip olduğun, üzerinde meşrû hakların ve otoriten, kendileriyle düzgün insanî münasebetlerin olan câriyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketinizden, özgürce Allah'a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de, peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere özgür iradesiyle teklif eden hür mü'min kadını, mü'minlerle ilgili koyduğumuz kurallara istisna olarak sırf sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Biz, hanımları ve meşrû şekilde sahip oldukları, üzerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyeleri konusunda, mü'minlere neyi meşrû kıldığımızı biliriz. Bunları, sana bir güçlük, bir vebal olmasın diye açıkladık. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği savaş esirlerinden elinin altındaki cariyeleri, amcanın kızlarından, halalarının kızlarından, dayının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret etmiş olanları, bir de Peygamber nikahlamak istediği takdirde kendini Peygambere bağışlayan mü'min kadını sana helal kıldık. Bu sonuncusu, diğer mü'minlerden ayrı olarak yalnızca sana özeldir. Biz onlara eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında kendilerine neleri farz kıldığımızı biliyoruz. Bu sana bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet Peygamber, gerçekten biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana ganimet olarak verdikleri savaş esirlerinden sağ elinin malik olduğu cariyeler ile seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzenin kızlarını helal kıldık; bir de, kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin kendisini almak istediği mü'min bir kadını da, -mü'minler için olmaksızın yalnızca sana has olmak üzeresenin için helal kıldık. Biz, kendi eşleri ve sağ ellerinin malik olduğu cariyeleri konusunda onlar mü'minler üzerine neyi farz kıldığımızı bildik size bildirdik. Böylelikle senin için hiç bir güçlük olmasın. Allah çok bağışlayandır, çok Peygamber! Biz, sana şunları helâl kıldık Mehirlerini verdiğin zevcelerini, Allah'ın ganimet olarak sana ihsan ettiklerinden mülkün olan cariyeyi ve amcanın kızlarından, halalarının kızlarından, dayının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları; bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, mehir istemezse Peygamber de onu nikâh etmek isterse... Bütün bunlar müminlere değil de, sana has olarak helâl kılındı. Diğer müminlerin evlenmelerinde keyfiyet ve sayı bakımından farklar vardır. Müminlerin zevceleri ile sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız hakları, biz bilmişizdir, bu hükümleri Nisâ suresinde açıklamıştık. Ey Rasûlüm! Sana has olan hükümler, sana hiç bir darlık olmamak içindir. Allah Gafûr'dur, Rahîm' Peygamber! Biz sana, mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın savaşta sana bıraktığı cariyelerini helal kıldık. Amcanın, halanın, dayının, teyzenin seninler birlikte hicret eden kızlarını, Peygamberin almak istediği, kendisinin de kendini Peygambere hibe etmek isteyen mümin bir kadını, müminlerin dışında sana mahsus olarak helal kıldık. Biz müminlerin hanımları ve cariyeleri hakkında ne farz ettiğimizi biliyoruz. Biz bunları sana helal kıldık ki; dinî pratikleri tebliğ etmekte sana bir zorluk olmasın. Şüphesiz Allah, Gafur ve Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana bahşettiği savaş esirleri arasından sağ elinin altında bulunanları sana helâl kıldık. Seninle beraber hicret eden amcanın, halanın, dayının ve teyzenin kızlarını da helâl kıldık. Eğer Peygamber kendisiyle evlenmek isterse, kendisini mehirsiz olarak peygambere bağışlayan herhangi bir mümin kadını da inananlara değil de sadece sana helâl kıldık. Sana bir sıkıntı olmaması için, biz, eşleri ve câriyeleri hakkında onlara neyi farz kıldığımızı kesinlikle biliyoruz. Allah çok bağışlayıcıdır; çok peygamber! Bizler sana mihrini verdiğin karılarını, Allahın savaşlarda verdiklerini, apçalarının, bibilerinin, dayılarının, teyzelerinin; seninle göçmen olan kızlarını da sana helâl kılmışız, inanlı bir kadın, mihir istemeksizin, kendisini peygambere verip de, peygamber de evlenmeyi dilerse, sana özger olarak yine helaldir; başka inanlılar mihirsiz evlenemez, biz inanmış olanların karılariyle, ellerinde bulunan kumaları hakkında ne farzettik biliriz; sana darlık gelmeye, Allah bağışlayıcı, Allah yarlıgayıcıEy Nebi! Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana harp esiri olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber Mekke'den Medine'ye hicret ederek İslâm'a bağlılıklarını kanıtlamış amca kızlarını, hala kızlarını, dayı ve teyze kızlarını, bir de evlilik bedeli olan mehir hakkından feragat ederek kendisini nebiye hibe eden ve nebinin de kendisini nikâhlamak istediği mü'min kadını da sana helâl kıldık. Bütün bu hükümler diğer müminlere değil, sadece sana mahsus bir ayrıcalıktır. Biz eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında mü'minlere ne farz kıldığımızı biliyoruz. Seni bu hususta istisna ettik ki senin için hiçbir darlık olmasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir. Olayların anlaşılması için cereyan ettikleri zamanı ve şartları kendine özgü koşullar içerisinde değerlendirmek gerekir. Ayette geçen ve sadece Hz. P... Devamı..Ey Nebî! Sana mihirlerini takdîr itdiğin kadınları ve Allâh’ın senin eline düşürdiği câriyeleri ve seninle berâber hicret iden ’amucalarının ve halalarının, dayılarının ve teyzelerinin kızlarını ve nefsini peygambere hibe iden her mü’min kadını tezvîc itmeği helâl iyledik bu sâir mü’minlerden fazla olarak sana bahş olunan bir imtiyâzdır. Mü’minler içün bu husûsda vaz’ itdiğimiz ferâizi bilüriz, hukûkını isti’mâl itdiğinden nâşî günâhkâr olurum zan itme Allâh gafûr ve verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve Peygamber nikahlanmayı dilediği takdirde müminlerden ayrı, sırf sana mahsus olmak üzere kendisinin mehrini Peygambere hibe eden mümin kadını almanı helal kılmışızdır. Bir zorluğa uğramaman için; müminlerin eşleri ve cariyeleri hakkında onların üzerine neyi farz kılmış olduğumuzu bildirmiştik. Allah bağışlayandır, merhamet Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da sana helâl kıldık. Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir. Nisâ sûresinin üçüncü âyetinde dörtten fazla evlenmeye izin verilmediği halde, bu âyette Resûlullah’ın dörtten fazla hanımla evlenmesine müsaade edil... Devamı..Ey peygamber, mehirlerini vermiş bulunduğun eşlerini ve ALLAH'ın sana bağışladığı elinin altındakileri, seninle birlikte göç eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kılmışısızdır. Ayrıca, peygamber dilerse, kendisini inananlara değil sadece peygambere mehirsiz olarak hibe eden birisiyle nikahlanabilir. Biz, eşleri ve ellerinin altında bulunanlar hakkında üzerlerine yüklediğimiz sorumlulukları bildirmiştik ki güç bir duruma düşmeyesin. ALLAH Bağışlayandır, peygamber! Biz bilhassa sana şunları helâl kıldık Mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak ihsan buyurduklarından sahip olduğun cariyeleri, amcalarının kızlarından, halalarının kızlarından, dayılarının kızlarından, teyzelerinin kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mümin bir kadın kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istediği takdirde, onu başka müminlere değil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz kıldığımızı biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlık olmaması içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet o Peygamber! Biz bilhassa sana şunları halâl kıldık mehirlerini vermiş olduğun zevcelerini, ve Allahın sana ganimet kıldıklarından milki yemînin olan câriyeyi, ve ammin kızlarından, dayın kızlarından, teyzen kızlarından seninle beraber hicret etmiş olanları, bir de mü'mine bir kadın kendini Peygambere hibe ederse Peygamber nikâh etmek istediği takdirde onu, sâde sana, sair mü'minlere değil, onlara zevceleri ve milki yemînleri hakkında ne farz kıldığımız ma'lûmunuz, bunlar sana hiç bir darlık olmamak içindir, Allah gafûr rahîm bulunuyorEy Nebi! Biz, ecirlerini¹ verdiğin eşlerini ve savaşlarda Allah'ın fey² olarak sana verdiği yeminle hak sahibi olduklarını³, sana helal kıldık. Seninle birlikte hicret eden amcanın kızları, halanın kızları, dayının kızları, teyzenin kızları ve kendisini Nebiye hibe⁴ edip de nebinin de evlenmeyi uygun gördüğü mü'min kadını -ki bu yalnızca sana özgüdür- sana helal kıldık. Onlara5 zevceleri ve yeminle hak sahibi oldukları³ konusunda neyi farz kıldığımızı biliriz. Bu durum senin için bir güçlük olmasın diyedir. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz' Mehirlerini. 2- Savaşmadan elde edilen şeyler. 3-Yeminle hak sahibi olduğun anlamına gelen “Ma melaket yeminuke” deyimine “sağ elinin” sahip ol... Devamı..Ey peygamber, mehirlerini verdiğin zevceleri ve Allahın sana ganiymet olarak nasıyb etdiklerinden sağ elinin mâlik olduğu kadınları, seninle beraber Medîneye hicret eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını, teyzenin kızlarını, bir de eğer mü'min bir kadın kendisini peygambere bağışlayıb da eğer peygamber de nikâhla almak isterse onu — Fakat bu sonuncusunu diğer mü'minlere değil, yalınız sana haas olmak üzere — senin için halâl kıldık. Öbür mü'min lerin zevceleri ve sağ ellerinin mâlik oldukları cariyeleri hakkında uhdelerine ne farz etmiş olduğumuzu bildirdik. Bağış suretiyle izdivacın sana tahsıysi senin için hiçbir darlık olmaması içindir. Allah çok yarlığayıcıdır, çok Peygamber! Şübhesiz ki biz, mehirlerini verdi ğin zevcelerini ve Allah'ın sana ganîmet olarak verdiklerinden sâhib olduğun câriyeleri, hem se ninle berâber hicret eden amca nın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyze lerinin kızlarını istersen nikâhlamayısana helâl kıldık. Bir de mü'min bir kadın kendini peygambere meh rini istemeden hîbe ederse, eğer peygamber de onu nikâhlamak isterse, diğer mü'minlere değil, sâde ce sana mahsus olmak üzere onu mehirsiz olarak helâl kıldık!Biz, zevceleri ve sâhib oldukları câriyeleri hakkında on lara o mü'min lere neyi farz kıldığımızı muhakkak ki bilmişizdir. Tâ ki sana bir zorluk olma sın! Çünki Allah, Gafûr çok bağışlayandır, Rahîm çok merhamet eden Nebi! Evlilik antlaşması gereği, ücretlerini verdiğin kadınlar ve Allah’ın savaş ganimeti olarak bağışladığı mallar, amcalarının ve halalarının kızları, dayılarının ve teyzelerinin kızları, seninle beraber hicret eden ve kendi isteği ile seninle evlenmek isteyen ve diğer inanan erkeklerin dışında, özellikle peygamberinde evlenmek istediği inanan kadınlar sana helal kılındı. Sana bir zorluk olmasın diye, inanan erkeklere eşleri ve sahip oldukları cariyelerle ilgili yükümlülükleri bildirdik. Allah bağışlayan ve merhametli peygamber! Başlıklarını verdiğin kadınlarını, Allah’ın savaşta edindirdiği kadınları, seninle birlikte göçen amca kızlarını, hala kızlarını, dayı kızlarını, teyze kızlarını sana helal kıldık. Bir de kendini peygambere başlıksız olarak bağışlıyan, peygamberin de kendisiyle evlenmek istediği kadını, ancak bunu bütün inananlar için değil, yalnız senin için helal kıldık. Biz inananların kadınlarının, kul kadınların boynuna neleri borç yazdığımızı biliriz, senin için hiçbir sıkıntı olmasın diye. Allah yarlıgayıcıdır, peygamber! Mehirlerini verdiğin zevcelerini, Allah/ın, harb ganimetlerinden sana verdiği cariyeleri, amcanın, halalarının, dayının, teyzelerinin seninle beraber hicret eden kızlarını sana helâl kıldık. Nefsini peygambere bağışlayan [⁴] mü/min kadını peygamber nikâhla almak isterse onu da sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Bu husus mü/minlere şâmil değildir [⁵], biz mü/minlerin zevceleri, cariyeleri hakkında onlara farz kıldığımız şeyleri elbette biliriz [⁶]. Sana bir sıkıntı gelmesin diye onları sana mahsus kıldık. Allah sakınması güç olan şeyde yarlıgayan, güçlük olan şeyde bağışlayandır.[4] Mehirsiz nikâh olunan Meymune Bintilhas, Zeynep binti Hüzeyme» gibi.[5] Onlar mehirsiz alamazlar.[6] Peygamber ile onları bir tutmadığımızın hikm... Devamı..Ey Peygamber! Allah’ın sana mehirlerini [ucûrehunne] verdiğin eşlerini ve sana bahşettiği hediyelerden veya savaş esirleri arasından akitle sorumluluk altına aldıklarını/sağ elinin altında bulunan kadınları, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını; ayrıca bir mü’min kadın eğer kendini mehirsiz olarak peygambere bağışlar ve peygamber de kendisini nikâhlamak istediği takdirde, -diğer mü’minlere değil yalnız sana helal Andolsun Biz mü’minlerin eşleri ve akitle sorumluluk altına aldıkları/sağ ellerinin altında bulunanlar hakkında, senin bir zorluğa düşmemen için, üzerlerine neyi farz kıldığımızı elbette Zira Allah Gafûr’dur, Rahîm’ Hz. Peygamber’in evliliklerinin pek çoğu siyaseten yapılmış evliliklerdir. Geniş bilgi için bkz. Hz. Peygamberi Anlamak isimli kitabımızın “Hz. Pey... Devamı..Ey Peygamber! Gerçekten biz senin için hiçbir darlık olmasın diye ücretlerini mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan cariyeleri; amcanın, halalarının ve teyzelerinin seninle beraber hicret eden kızlarını, bir de kendisini peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini almak istediği inanmış kadınları sana helâl kıldık. Bu diğer müminlere değil, sadece sana mahsus bir ayrıcalıktır. Biz eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere ne farz kıldığımızı biliyoruz. Allah çok bağışlayan, çok merhamet şanlı Elçi! Biz sana, —sayıları dördü geçse bile— mehirlerini vermiş olduğun bütün hanımlarını, Allah’ın sana savaş esiri olarak bahşettiği cariyelerini; seninle birlikte Mekke’den Medîne’ye hicret etmek sûretiyle İslâm’a bağlılıklarını ispat etmiş olan amca kızlarını, hala kızlarını, dayı kızlarını ve teyze kızlarını helâl kıldık. Bir de, evlilik bedeli olan mehir hakkından feragat ederek kendisini Peygambere bağışlamak isteyen mümin bir kadını —eğer Peygamber de onunla evlenmeyi kabul ederse— sana helâl kıldık. Bütün bu hükümler, sadece sana özgü bir imtiyazdır, diğer müminlere değil. Onlara, eşleri ve cariyeleriyle ilgili hükümlerimizi daha önce 2. Bakara 221, 4. Nisa 3-4 ve 19-25 ayrıntılı olarak Peygamber! Biz bu düzenlemeyi yaptık ki, eşlerin konusunda gereksiz endişelere kapılıp sıkıntıya düşmeyesin. Gerçekten Allah çok bağışlayıcı, çok olarak yaşamak için, Hz. Peygamber tek otorite ve tek örnektir. Bundan dolayı O kendisine emânet edilen büyük görevin gerekli kıldığı zamanlarda, dilediği sayıda kadınla Nebiyy! Biz, mehirlerini ödediğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet verdiklerinden senin elinin mâlik olduklarını, seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını; bir mümin kadın kendi nefsini Nebiyy’e hibe ederse, Nebiyy de onu nikâhlamak isterse, diğer Müminler’e değil, sana mahsus olmak üzere halâl kıldık. Sana bir harec / sıkıntı olmaması için ellerinin mâlik olduğu şeyleri ve eşleri hakkında onlara farz kıldığımız / uygun gördüğüümüz şeyleri bildik. Allah rahîm gafûr resulüm! Bizim sana helâl ettiğimiz hanımlar Mehirlerini verdiğin hanımlar, Savaş esiri olarak sahip olduğun cariyeler, Amca ve halanın kızları Seninle birlikte hicret eden dayı ve teyzenin kızları Peygamber kabul ettiği takdirde, kendisini peygambere mehirsiz olarak teslime hazır olan mümin bayan, - bu sadece sana özel bir durumdur. Tüm Müslümanları Diğer müminlere, hanımları ve cariyeleriyle ilgili olarak neler şart koştuğumuzu biz elbet biliyoruz. Bu gibi istisnalar, seni yasal olarak zor durumda bırakmamak içindir. Allah, engin hoşgörülü bir sevgi deryasıdır…Ey Nebi! Biz sana maddi haklarını verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını helal kıldık. Ayrıca diğer Müminlere değil sana has olmak üzere, karşılıksız kendini Nebi’ye bağışlayan, Nebi’nin de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir Mümin kadını da sana helal kıldık. Müminlere eşleri ve sahip oldukları kadınlar hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah bağışlayan ve merhamet edendir. Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanları, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle birlikte hicret eden kızlarını sana helal kıldık. [*] Bir de kendisini [mehir]siz bir şekilde Peygamber’e hibe eden, Peygamber’in de nikâhlamak istediği mümin bir hanımı diğer müminlere değil, sadece sana özel [*] olmak üzere helal kıldık. Elbette biz sana bir zorluk olmasın diye eşleri ve ellerinin altında bulunanlar hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. Allah çok bağışlayandır, çok cümle ümmete helal olan evliliklerin Hz. Muhammed için hicret şartına bağlı kılındığını, yani onun evliliklerinin keyfe göre değil, daha zor şartla... Devamı..Ey Peygamber! Sana bir zorluk olmaması için Biz, mihirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganîmet olarak verdiği kadın köleleri,¹ amcanın,² halalarının, dayının, teyzelerinin seninle beraber hicret eden kızlarını, bir de eğer kendisini Peygambere hibe eder ve Peygamber de kendisiyle evlenmeyi kabul ederse, böyle bir inanmış kadını, diğer Müslümanlara değil, sadece sana mahsus olmak üzere helâl Biz, daha önce eşleri ve kadın köleleri hakkında mü’minlere yapmaları gerekeni de Şüphesiz Allah çok bağışlayan, pek merhamet Hür kadınla evlenmeyle, cariye ile evlenme arasında ki fark; cariye ile evlenirken mihirin olmamasıdır. Zîrâ cariyenin satın alınma bedeli ve evlili... Devamı..EY PEYGAMBER! Mehirlerini ⁵⁷ verdiğin eşlerini ve Allah’ın sana bahşettiği savaş esirleri arasından sağ elinin altında bulunanları ⁵⁸ sana helal kıldık. Ve seninle birlikte [Yesrib’e] göç etmiş olan amcalarının ve halalarının kızlarını, dayılarının ve teyzelerinin kızlarını; ⁵⁹ ve kendilerini Peygamber’e özgür iradeleriyle teklif eden, Peygamber’in de almak istediği ⁶⁰ mümin kadınları [da sana helal kıldık] [bu sonuncusu] yalnız sana özgü bir imtiyazdır, öteki müminler için değil, [zaten] onlara eşleri ve sağ ellerinin altında bulunanlar konusunda yapmaları gerekeni bildirdik. ⁶¹ [Ve] artık sen [gereksiz] bir endişeye kapılmamalısın, şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet Ecr terimi, bu bağlamda, spesifik olarak “mehir” mehr anlamına gelen farîda ile eş anlamlıdır bkz. sure 2, not Değişik yerlerde bkz. öze... Devamı..– Ey Nebi! Biz sana, mehirlerini verdiğin eşlerini seninler birlikte hicret eden kimsesiz hanımlardan, seninle birlikte hicret eden amca ve halakızlarını, dayı ve teyzekızlarını, nikâhlamana izin verdik. Bir de mehir talebi olmaksızın nebiye eş olmak isteyen nebinin de kendisiyle evlenmeyi kabul ettiği mümin hanımları da helal kıldık. Ancak bu son hüküm, müminlere değil yalnız sana mahsustur. Müminlerin eşleri ve malik oldukları ile ilgili hükmümüzü daha önce bildirmiştik, zorluk çekmeyesin diye senin için özel hükümler koyduk. Zaten Allah eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet sahibidir. 4/126...129SEN ey Nebî! Biz sana mehir bedellerini verdiğin eşlerini; savaş esirleri arasından sağ elinin altında bulunan kimseleri;[³⁷⁷²] seninle birlikte göç etmiş bulunan amca ve hala kızlarını, dayı ve teyze kızlarını; ve kendilerini Nebî’ye mehir bedeli istemeksizin sunan ve nebînin de kendilerini nikâhlamayı kabul ettiği mü’min kadınları -ki bu yalnızca sana hastır, diğer mü’minler için değildir-[³⁷⁷³] helâl kıldık. Doğrusu onlara eşleri ve sağ elleri altında bulunanlar[³⁷⁷⁴] konusundaki talimatlarımızı bilmekteyiz;[³⁷⁷⁵] ne ki bununla amaçlanan, senin zor durumda kalmamandır zaten Allah tarifsiz bir bağışlayıcıdır, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.[3772] Müslüman olanlarını müslüman erkeklerin eş edinmeleri Nisâ sûresinin 24. âyetinde tavsiye edilirken, onların dost tutmamış olmaları ve zinaya b... Devamı..Ey Peygamber! Şüphe yok ki, Biz sana helâl kıldık, mehirlerini verdiğin zevcelerini ve Allah'ın sana ganîmet olarak verdiğinden mülk-i yeminin olan cariyeleri ve seninle beraber hicret etmiş bir amcan kızlarını ve hâlan kızlarını ve dayın kızlarını ve teyzen kızlarını ve bir de imân etmiş bir kadın, eğer nefsini peygambere bağışlarsa peygamber de onu taht-ı nikâhına almak isterse o da sâir mü'minlere değil ey Peygamber sana mahsus olmak üzere helâl kılınmıştır. Onların diğer mü'minlerin üzerine zevceleri ve sağ ellerinin malik olduğu cariyeleri hakkında ne farzetmiş olduğumuzu elbette bilmişizdir. Sana bu böyle bir âile teşkilini helâl kıldık, tâ ki senin üzerine bir darlık olmasın. Ve Allah yarlığayıcı, Peygamber! Biz, şu gruplara dahil kadınları sana helâl kıldık Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana harp esîri olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcan kızlarını, halan kızlarını, dayın ve teyzen kızlarını, Bir de mehir istemeksizin kendisini Peygambere hibe eden ve Peygamberin de kendisini nikâhlamak istediği mümin kadını, diğer müminlere değil, sadece sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Bizim, müminlerin eşleri ve ellerinin altındaki cariyeler hakkında gerekli kıldığımız mehir gibi hususlar, zaten malumumuz olup onları bildirmiştik. Hibe yoluyla mehirsiz evlenmeyi sana mahsus kılmamız, nikâh konusunda senin için bir güçlük olmaması içindir. Allah gafurdur, rahîmdir çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur. Bildirilen hükümler İznin en fazla sınırının dört hanım ile sınırlandırılması, velisiz, şahitsiz, mehirsiz evlilik akdi yapılmamasıdır. Diğer tarafta... Devamı..Ey peygamber, biz, ücretlerini mehirlerini verdiğin eşlerini; Allah'ın sana ganimet olarak verdiği savaş esirlerinden elinin altında bulunancariyeleri; amcanın, halalarının, dayının ve teyzelerinin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık. Bir de kendisini mehirsiz olarak peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini almak dilediği inanmış kadını, diğer mü'minlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere helal kıldık. Biz, eşleri ve ellerinin altında bulunancariyeleri hakkında mü'minlere yapmalarını gerekli kıldığımız şeyi bildirdik. onların bu hususta ne yapması lazım geldiğini de daha önce açıkladık ki, sana bir zorluk olmasın, sen bir sıkıntıya, güç bir duruma düşmeyesin. Allah çok bağışlayan, çok Nebî! Mihirlerini virdiğin zevcelerini, Allâh'ın sana ihsân iylediği câriyelerini ve seninle hicret iden 'amca ve hala ve dayı ve teyze kızlarını sana helâl iyledik. Ve eğer bir mü'min kadın nefsini nebîye hîbe ider ve nebî de onı nikâh itmeği murâd iyler ise, mü'minlerden gayrı ve yalnız sana mahsûs olarak helâl kıldık. Ve mü'minlere zevce ve câriyeleri husûsunda farz iylediğimiz şeyi biz bildik. Onların mesâlihine muvâfık oldığını bilerek farz itdik Nefsini hibe iden kadının nikâhını sana mahsûs olarak helâl iylediğimiz sana güçlük olmaması içündir. Allâh gafûr Nebi! Şu sayılanları özel olarak sana helal kıldık Mehirlerini verdiğin eşlerini[1], Allah'ın sana fey olarak verdiğinden hâkimiyetin altında olanı[2], seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını[3] ve eğer nikâhlamak istersen kendini sana[4] hibe eden kadını[5], diğer müminlere değil, sadece sana helal kıldık. Müminlerin eşleri ve yönetimleri altındaki esirlerle ilgili hangi hükümleri koyduğumuzu elbette biliyoruz. Bütün bunlar sana bir sıkıntı olmasın diyedir. Çünkü Allah bağışlar, ikramı boldur.[*] Tevrat ve incil, bir sınırlama yapmadan çok eşliliği kabul ettiği gibi Cahiliye dönemi Arapları da kabul ederlerdi. Evliliği dört kadınla sınırlay... Devamı..-Ey peygamber, mehirlerini ödediğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle birlikte hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını, bir de mü'min bir kadın kendisini peygambere hibe ederse, peygamber de onu nikahlamak isterse, bunu diğer müminlere değil sadece sana mahsus olmak üzere helal kıldık. Onlara, eşleri ve cariyeleri hakkında neleri farz kıldığımızı biliyoruz. Sana bir sıkıntı vermemesi için böyle yaptık. Allah bağışlayıcıdır, Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amca kızlarını, hala kızlarını, dayı kızlarını ve teyze kızlarını helâl kıldık. Mehir istemeksizin kendisini Peygambere hibe eden mü'min kadınları da, eğer Peygamber onları nikâhlamak istiyorsa, diğer mü'minlerden farklı olarak yalnız sana helâl kıldık. Biz mü'minlere hanımları ve ellerinin altındaki cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri bilerek takdir etmiş bulunuyoruz.18 Bütün bunlar,19 senin gönlüne bir darlık gelmesin diyedir. Allah ise çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.18 Mü’minler için eş sayısı dört ile sınırlandırılmıştır; ayrıca mehirlerini vermek ve adaletli davranmak yükümlülüğü de vardır. Bk. 43-4.19 Ge... Devamı..Ey Peygamber! Biz sana şu hanımları helal kıldık Mehirlerini verdiğin eşlerin, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanlar, amcalarının, halalarının, dayılarının, teyzelerinin kızlarından seninle birlikte hicret edenler. Peygamber kendisiyle evlenmek istediğinde, kendisini Peygamber'e hibe eden mümin bir kadını da öteki müminlere değil, yalnız sana özgü olmak üzere helal kıldık. Onlara eşleri ve elleri altındakiler hakkında neler farz kıldığımızı biz biliriz. Sana bir zorluk olmasın diyedir bu... Allah Gafûr'dur, Rahîm' peyġamber! bayıķ biz ḥelāl eyledük saña 'avratlaruñı anlar kim virdüñ ķabinlerini daħı anı kim mālik oldı elün ya'nį ķaravaş andan kim girü döndürdi Tañrı üzerüñe daħı ķızlarını atañ ķarındaşınuñ daħı anuñ ķız ķarındaşı ķızlarını daħı ŧayıñ ķızlarını daħı ķızlarıını ŧeyezelerünüñ anlar kim ayrıldılar yirlerinden senüñ-ile daħı 'avrat mü’mine eger baġışlar-ise gendüzini peyġamber’e eger diler-ise peyġamber nikāh eyleye anı ħaś iken saña mü’minlerden ayruķ. bayıķ bildük anı kim farįża eyledük anlaruñ üzere 'avratlarında anlaruñ daħı anda kim mālik oldı elleri tā olmaya üzerüñe. ŧarlıķ. daħı oldı Tañrı yarlıġayıcı raḥmet peyġamber, biz saña ḥalāl itdük ol avratlaruñı ki virdük özlerine mehr‐lerini, senüñ elüñ altında ḳırnaḳları daḫı, Tañrı Taālā saña virdügi ġanīmet‐lerden. Atañ ḳardaşı ḳızlarını daḫı ḥalāl itdük saña, anañ ḳız ḳardaşı ḳızla‐rını daḫı, ṭayuñ ḳızlarını daḫı, diyezeñ ḳızlarını daḫı, anlar ki senüñle hicretitdiler, bir mü’mine avratı daḫı eger özi baġışlasa nebīye, peyġamber anıevlenmek dilese, ḫāliṣ senüñ‐çün mü’minlerden özge. Biz bilürüz farż ey‐ledügümüz nesneleri anlar üstine avratlarından ḳolları altındaġı ḳırnaḳlardadaḫı. Ḥattā ki senüñ üstüñe günāh olmaya. Tañrı Taālā günāhlar baġışla‐yıcıdur, raḥmet Peyğəmbər! Mehrlərini verdiyin zövcələrini, Allahın sənə qənimət olaraq verdiklərindən sahib olduğun cariyələri, səninlə birlikdə Mədinəyə hicrət etmiş əmin qızlarını, bibilərinin qızlarını, dayın qızlarını, xalalarının qızlarını və bir də Peyğəmbər onunla evlənmək istədiyi təqdirdə özünü mehrsiz Peyğəmbərə bağışlayan hər hansı bir mö’min qadını – digər mö’minlərə deyil, yalnız sənə məxsus olmaq üzrə - sənin üçün halal etdik. Onların zövcələri və sahib olduqları cariyələr barəsində “Nisa” surəsində nə hökm etdiyimizi onlara hansı qadınları halal buyurduğumuzu və bu məsələdə onları Peyğəmbərlə bir tutmamağımızın hikmətini, əlbəttə, bilirik. Ya Rəsulum! Sənə evlənməkdə bir çətinlik olmasın deyə bu buyurduqlarımızı sənə halal etdik. Allah bağışlayandır, rəhm edəndir!O Prophet! Lo! We have made lawful unto thee thy wives unto whom thou hast paid their dowries, and those whom thy right hand possesseth of those whom Allah hath given thee as spoils of war, and the daughters of thine uncle on the father's side and the daughters of thine aunts on the father's side, and the daughters of thine uncles on the mother's side emigrated with thee, and a believing woman if she give herself unto the Prophet and the Prophet desire to ask her in marriage, a privilege for thee only, not for the rest of believers. We are aware of that which We enjoined upon them concerning their wives and those whom their right hands possess that thou mayst be free from blame, for Allah is Forgiving, Prophet! We have made lawful to thee3741 thy wives to whom thou hast paid their dowers;3742 and those whom thy right hand possesses out of the prisoners of war whom3743 Allah has assigned to thee; and daughters of thy paternal uncles and aunts, and daughters of thy maternal uncles and aunts, who migrated3744 from Makka with thee; and any believing woman who dedicates her soul to the Prophet3745 if the Prophet wishes to wed her;- this only for thee, and not for the Believers at large; We know what We have appointed for them as to3746 their wives and the captives whom their right hands possess- in order that3747 there should be no difficulty for thee. And Allah is Oft- Forgiving, Most Merciful.37483741 This introduces no new exemption or privilege. Verses 50-52 merely declare the points in which, on account of the special circumstances see n. 3... Devamı..
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ tedḣulû buyûte-nnebiyyi illâ en yu/żene lekum ilâ ta’âmin ġayra nâzirîne inâhu velâkin iżâ du’îtum fedḣulû fe-iżâ ta’imtum fenteşirû velâ muste/nisîne lihadîśinc inne żâlikum kâne yu/żî-nnebiyye feyestahyî minkums vaAllâhu lâ yestahyî mine-lhakkic ve-iżâ seeltumûhunne metâ’an fes-elûhunne min verâ-i hicâbinc żâlikum atheru likulûbikum ve kulûbihinnec vemâ kâne lekum en tu/żû rasûlaAllâhi velâ en tenkihû ezvâcehu min ba’dihi ebedâenc inne żâlikum kâne indaAllâhi azîmânEy inananlar, yemeğe davet edilmeden Peygamberin evlerine gitmeyin, davet edilirseniz yemek vaktini beklemek üzere daha önce gitmeyin; fakat çağrılınca gidin ve yemek yiyince dağılın, konuşmak için uzun uzadıya oturmayın; şüphe yok ki bunlar, Peygamberi incitir de utanır sizden ve Allah'sa doğruyu söylemekten çekinmez ve kadınlarından bir şey istediğiniz zaman perde ardından isteyin; bu, sizin yürekleriniz bakımından da daha temizdir, onların yürekleri bakımından da ve Allah'ın Peygamberini incitmeniz caiz olmadığı gibi onun eşlerini de bundan böyle ebediyen almayın; şüphe yok ki bu, Allah katında pek büyük bir günahtır. Ey iman edenler! Rastgele ve hürmetsizce Peygamberin evlerine girmeyin; ancak, davetli olarak yemek için size izin verilmesi hariçtir. Bir başka iş için girmişseniz, ille de Yemek vaktini beklemeyin. Ama yemeğe Davet edildiğiniz zaman ise edep ve hürmetle içeri girin, yemeği yiyince de hemen dağılın ve sohbet için eğleşip uzun söze dalmayın. Gerçekten bu durum, Peygambere eziyet vermekte, ama o da sizden kalkınız demekten utanmaktadır; oysa Allah, Hakkı açıklamaktan utanmaz. Onlardan Peygamberin eşlerinden bir şey isteyeceğiniz veya soru yönelteceğiniz zaman ise perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah’ın Resulüne eziyet vermeniz ve ondan ölümünden sonra eşlerini nikâhlamanız size ebedi olarak helâl olmaz onlar anneniz konumundadır. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük bir günahtır. Ey inananlar! İzin verilmedikçe, peygamberin evlerine girmeyin ve yemek için davet edildiğiniz zaman, erkenden gidip, hazırlanmasını beklemeye kalkışmayın. Çağrıldığınızda en uygun zamanda girin, yemeği yiyince hemen ayrılın, lafa dalmayın, bu durum peygamberi üzüyordu fakat O, size bunu söylemekten utanıyordu. Ama Allah, doğruyu size öğretmekten çekinmez. Peygamber hanımlarından birşey isteyeceğiniz veya soracağınız zaman, perde arkasından isteyin ve sorun. Bu durum, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri bakımından fitne ve kötü zannı giderici, temiz bir davranıştır. Allah'ın peygamberini incitmeniz ve kendisinden sonra, O'nun eşleriyle evlenmeniz, size asla helal değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük bir iman edenler, bir yemeğe davet edilmedikçe, vakitli vakitsiz, Peygamberin evlerine girmeyin. Ancak dâvet edildiğiniz vakit girin. Evde yemeğin pişirilmesi ve hazırlanmasını bekleyerek ayak altında dolaşmayın. Yemeği yediğiniz zaman hemen dağılın. Sohbete dalarak evi dost meclisine çevirmeyin. Bu haliniz peygamberi meşgul ediyor, incitiyor, ama o size bir şey söylemeye utanıyor. Allah, hakkı, doğruyu söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından ihtiyacınız olan bir hâceti isterken, evlerine girmeden, kapı önünde durarak isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz, daha nezih, kalplere şüphe düşürmeyen bir davranıştır. Sizin Allah'ın Rasulüne eziyet etmeye hakkınız yoktur. Kendisinden sonra da, ebediyyen onun hanımlarıyla evlenemezsiniz. Bu Allah katında çok büyük bir et-Tefsîru’l-Kebir, 25/ iman edenler! Peygamberin evlerine yemek için size izin verilmeden girmeyin ve başka bir amaçla girdiğinizde yemek vaktini gözetlemeyin. Ancak davet edildiğiniz zaman girin ve yemeği yediğinizde dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu Peygamberi rahatsız ediyor ancak size söylemekden çekiniyordu. Ama Allah gerçeği bildirmekten çekinmez. Onlardan Peygamberin eşlerinden bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin Allah'ın Peygamberine eziyet etmeniz doğru olmadığı gibi ondan sonra eşlerini nikahlamanız da ebediyen caiz olmaz. Şüphesiz bu Allah katında pek büyüktür. [5] ve Müslim`in Enes bin Malik rivayet ettiklerine göre Resulullah Zeyneb bintu Cahş ile evlenince yemek verdi. İnsan... Devamı..Ey iman edenler rastgele Peygamberin evlerine girmeyin, Bir başka iş için girmişseniz ille de yemek vaktini beklemeyin. Ama yemeğe çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve uzun söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak kı açıklamaktan utanmaz. Onlardan peygamberin eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resûlü'ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak helal olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük bir günah iman edenler! Yemek vaktini gözetmeksizin, size izin verilib de davetli olduğunuz vakitten başka zamanlarda, Peygamberin evlerine girmeyin. Fakat çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yediğinizde de hemen yanından dağılın. Söz konuşmak, sohbet etmek için de izinsiz girmeyin; çünkü bu, Peygambere eziyyet veriyor, sonra, “çıkın” veya “girmeyin” demeğe sizden utanıyor. Fakat Allah, gerçeği açıklamayı terk etmez. Bir de Peygamberin zevcelerine gerekli bir şey soracağınız vakıt de, perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Allah'ın Rasûlüne, sizin eziyyet etmeniz doğru olmaz; arkasından irtihalinden sonra zevcelerini nikâh eylemeniz de hiç bir zaman caiz olmaz. Bu Peygambere eziyyet etmek ve arkasından zevcelerini nikâhlamak, Allah katında çok büyük bir iman edenler! Hazırlanmasını beklemeyeceğiniz bir yemeğe çağrılmanız hariç, size izin verilmeden Peygamberin evlerine girmeyin. Fakat çağrıldığınız zaman girin. Yemek yediğiniz zaman, hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu durum, Peygamberi üzüyor. O, sizi evden çıkarmaktan utanıyor. Hâlbuki Allah, hak olan bir şeyden utanmaz. Peygamber’in hanımlarından bir eşya istediğiniz zaman, bir perdenin arkasından isteyin. Bu durum, sizin kalpleriniz ve onların kalpleri için daha temizdir. Resulullah’a eziyet etmeniz, ondan sonra onun hanımlarıyla evlenmeniz asla caiz değildir. Şüphesiz bu durum, Allah katında büyük bir iman edenler! Siz, zamanını gözetmeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyiniz. Ancak davet edildiğiniz vakit giriniz. Yemeği yediğinizde hemen dağılınız, sohbete dalmayınız. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o, bunu size söylemekten utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyiniz. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin, Allah'ın peygamberini üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olmaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır.[444][444] Misafirlik âdâbı hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XV, inanmış olanlar! Yemek için çağrılmış bulunmadıkça, yemeğin vaktini beklemedikçe, peygamberin evine girmiyesiniz, çağrılmış olursanız giriniz Yemekten sonra da hemen dağılın, söze dalmayasınız, bu iş üzer peygamberi; o sizden utanıyor, Allah haktan utanmaz, kadınlardan bir nesne istiyecek olursanız, perdenin ardından istiyesiniz, bu hem sizin, hem de onların gönlünüzce daha arıdır, Allahın peygamberini üzmek yaraşmaz, ondan sonra, onun kadınlariyle hiçbir zaman evlenmiyesiz, bu Allahın katında çok büyük bir günahtırEy inananlar! Yemek için çağrılmaksızın ve vaktine de bakmaksızın vakitli vakitsiz nebinin evlerine/odalarına rasgele girmeyin. Erkenden gelip peygamberi rahatsız edecek şekilde beklemeyin yemeğin hazırlanmasını ya da toplantının başlamasını beklemeyin! Çağrıldığınız zaman girin ve yemeği yiyince de hemen dağılın, söze dalıp eğleşmeyin. Çünkü bu davranışınız nebiyi rahatsız eder, fakat o size bir şey söylemekten çekinir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Bir de peygamberin hanımlarından bir şey isteyeceğiniz kendilerine bir şey soracağınız zaman perde arkasından isteyin odalarına öyle gelişigüzel dalmayın. Böyle davranmanız hem sizin kalplerinizin hem de onların kalplerinin temiz kalması için en uygun davranış şeklidir. Şunu iyi bilin ki Allah'ın resulünü herhangi bir şekilde incitmeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle evlenmeniz de size asla helâl değildir. Böyle bir şey yapmanız Allah katında çok büyük bir mü’minler müsâ’adesini istihsâl itmeksizin ve sizi sofrasına da’vet itmediği zamân nebînin hânesine dâhil olmayınız ancak da’vet üzerine gidiniz, ta’âmdan sonra dağılınız sohbeti temdîd itmeyiniz, zîrâ kendisine eziyet itmiş olursınız. O utanır size gidiniz diyemez lâkin Allâh hakîkati söylemekden çekinmez. Zevcelerine bir şey sormak ister iseniz perde arkasından sorınız bu vecihle hem sizin kalbleriniz hem ânların kalbleri sâfiyetini muhâfaza ider. Rasûlullah’a eziyet itmeyiniz ve nikâhında bulunmuş kadınları aslâ tezvîc itmeyiniz bu Allâh’ın ’indinde ’azîm bir günâh inananlar! Peygamber'in evlerine, yemeğe çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz Peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah'ın Peygamber'ini üzmeniz ve ne de O'nuneşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin vakitli vakitsiz Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir iman edenler! Siz, bir yemeğe çağırılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o size bunu söylemekten utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günah tır. Bu âyet, Hz. Peygamber’in evine yemekten önce gelen, yemek hazır oluncaya kadar bekleyen, yemekten sonra da kalkıp gitmeyenler hakkında nâzil olmuştu... Devamı..Ey inananlar, peygamberin evine, yemeğe çağrılmadan girmeyin. Öyle bir çağrıyı da beklemeyin. Çağrıldığınız vakit girebilirsiniz. Yemeği yedikten sonra ayrılıp dağılın. Hadislere sözlere dalmayın.* Bu durum peygamberi üzüyor; ancak size bildirmekten utanıyordu. ALLAH gerçeği bildirmekten çekinmez. Onun hanımlarından bir şey istediğinizde onu bir perde ardından isteyiniz. Bu sizin kalbiniz ve onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır.** ALLAH'ın elçisini üzmemelisiniz ve ondan sonra onun eşleriyle asla evlenmemelisiniz, zira bu, ALLAH katında pek büyük bir günahtır.**** Bak 663; 3338. ** Bak 3332. *** 3 Bir zamanlar babamızla evlenmiş bulunan kadınlarla evlenmemiz 422 ayetiyle yasaklanmıştır. Bu ilahi emir, ba... Devamı..Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksızın ve yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çağırıldığınız vakit girin. Yemeği yediğinizde de hemen dağılın. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utanıyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanımlarına bir ihtiyaç soracağınız vakit de perde arkasından sorun. Böyle yapmanız hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkınız yoktur. Ondan sonra hanımlarını da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katında çok büyük bir o bütün iyman edenler! Vaktına bakmaksızın yemeğe izin verilmedikçe size Peygamberin evlerine girmeyin ve lâkin çağırıldığınız vakıt da girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın, söz, sohbet için de izinsiz girmeyin, çünkü o, Peygambere eza veriyor, üzerine de sizden utanıyor, fakat Allah hakkı söylemekten sıkılmaz, hem haremlerine gerekli bir şey soracağınız vakıt da bir perde arkasından sorun, öyle yapmanız, hem sizin kalbleriniz ve hem onların kalbleri için daha temizdir, ve sizin Resulullaha eza etmeniz olamaz, arkasından zevcelerini nikâh eylemeniz de olamaz. Çünkü o günah, Allah ındinde çok büyük bulunuyorEy iman edenler! Nebi'nin evlerine, yemeğe izin verilmiş olmasının dışında vakitli vakitsiz izinsiz girmeyin. Ama çağrılmışsanız o başka. Yemeği yiyince de hadise¹ dalıp oyalanmayın, hemen dağılın. Doğrusu bu haliniz Nebi'yi rahatsız ediyor, o sizden çekindiği için bir şey demiyor. Allah ise gerçeği açıklamaktan çekinmez. Onlardan bir şey isteyeceğiniz zaman da hicap² arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de onların kalpleri için de daha uygundur. Allah'ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz doğru olmaz. Kendisinden sonra eşleriyle asla evlenemezsiniz. Kuşkusuz bu Allah'ın yanında büyük Söze. 2- Perde. Kapı yerine kullanılan perde. O günün koşullarında iç odalarda kapı olmadığı için, kapı olarak perde kullanılmaktaydı. Hicap, i... Devamı..Ey îman edenler, bundan sonra peygamberin evlerine — yemeğe da'vet olunmaksızın, vaktına da bakmaksızın — girmeyin. Fakat da'vet olunduğunuz zaman girin. Yemeği yediğiniz zaman dağılın. Söz dinlemek veya suhbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu, peygambere ezâ vermekde, o sizden utanmakdadır. Allah ise hak kı açıklamak dan çekinmez. Bir de onun zevcelerinden lüzumlu bir şey istediğiniz vakit perde ardından isteyin onlardan. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allahın peygamberine ezâ vermeniz doğru olmadı ğı gibi kendinden sonra zevcelerini nikâhla almanız da ebedî caiz değildir. Bu, Allah nezdinde çok büyük bir günâh îmân edenler! Vaktini gözetleyici kimseler olmadan, yemeğe sizin için da'vet yapılmadıkça peygamberin evlerine girmeyin! Fakat çağrıldı ğınız zaman, artık girin; yemeği yiyince de dağılın; sohbete dalıcı kimseler de olmayın!Çünki bu hâliniz, pey gambere eziyet veriyor, fakat o sizden utanıyor. Allah ise hakkı söylemekten çekinmez. Hem on lardan peygamberin zevcelerinden bir şey iste diğiniz zaman, artık kendilerinden bir perde ar kasından isteyin! Bu, hem sizin kalbleriniz için, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Çünki sizin için, Allah'ın Resûlünü incitme niz ve kendisinden sonra onun zevcelerini ni kâhlamanız ebediyen câiz olmaz. Çünki bu, Al lah katında pek büyükbir günah iman edenler! Yemek için izin verilmedikçe peygamberin evine beklemeksizin çat kapı girmeyin ve yemek hazırlanmadan önce davete erken gidip beklemeyin. Ancak yemeğe davet edildiğinizde girin ve yemeği yediğiniz zamanda dağılın, onun evinde sohbete dalmayın. Böyle yapmanız peygamberi üzüyor ve bunu size söylemekten de çekiniyor. Allah ise gerçekleri söylemekten asla çekinmez. Peygamberin eşlerinden bir ihtiyaç isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu sizin ve peygamber eşlerinin kalplerinin daha temiz kalması içindir. Böylece Allah’ın elçisini üzmemiş olursunuz. Bundan böyle ebedi olarak peygamberin eşleriyle evlenmeniz yasaklanmıştır. Nebinin eşleriyle evlenmek istemeniz veya düşünmeniz Allah katında büyük inananlar! Peygamberin evlerine çağrılmadan yemeğe gitmeyin. Yemek vaktini de gözlemeyin. Ancak çağrılınca girin. Yemeği yiyince de dağılın. Biribirinizle lakırdıya dalıp da kalmayın. Çünkü bu peygamberi incitir. O size söylemiye çekinir, ancak, Allah doğruyu söylemekten çekinmez. Eğer peygamberin karılarından bir nesne istiyecek olursanız onu perde arkasından isteyin. Böylelikle hem sizin yüreğiniz hem de onların yüreği daha arı kalır. Allah’ın peygamberini incitmek, kendinden sonra karılarıyla evlenmek sizin için doğru olmaz. Çünkü bunlar Allah’ın katında çok büyük suç Yemek vaktini beklemiş olmayarak davetli bulunduğunuz vakitten başka vakitlerde peygamberin evlerine girmeyin. Fakat dâvet olunduğunuz zaman girin, yemeği yiyince dağılın, birbirinizin sözüne ve sohbetine dalıp kalmayın, bu hal [⁴] peygamberi incitiyordu. O, size söylemekten utanıyordu. Allah doğru sözden çekinmez. Peygamberin kadınlarından işe yarayacak bir şey isterseniz onu perde ardından isteyin. Bu hal, kalplerinize, onların kalplerine daha ziyade temizlik verir. Allah/ın peygamberini incitmek, kendinden sonra zevcelerini almak, ebediyen size caiz değildir. Bu hareketiniz Allah yanında büyük bir günahtır [⁵].[4] İzinsiz eve girmek, yemekten sonra oturup kalmak,[5] Birtakım kimseler izinsiz hane-i saadete giriyorlar, yemeğin pişmesini bekliyorlardı, birtakı... Devamı..Ey inananlar! Peygamber’in evlerine size izin verilmedikçe girmeyiniz; yemeğe davet edildiğinizde erkenden gidip de yemeğin hazırlanmasını beklemeyiniz. Ne zaman davet edildinizse o zaman giriniz. Yemeği yiyince de hemen ayrılınız, lafa dalıp kalmayınız. Muhakkak ki sizin bu hâliniz peygamberi üzmektedir ancak o size bunu söylemekten çekiniyor [yestehyî]. Allah ise gerçeği/hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman, perde [hicâb] arkasından isteyiniz. Bu şekilde davranmanız hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin Allah’ın elçisine rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra da eşlerini nikâhlamanız ebediyen caiz Muhakkak ki bu, Allah katında vebali çok büyüktür/bağışlanamaz bir Bir sahabenin, “Ben, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ayşe ile evleneceğim” demesi üzerine bu ayet iman edenler! Siz yemeğe çağırılmadıkça peygamberin evlerine girmeyin ve uzun süre oturarak yemeğin pişmesini gözetlemeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte, fakat o size bunu söylemekten utanmaktadır. Lakin Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız size ebedî olarak helal olmaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günah iman edenler! Herhangi bir toplantı, konuşma veya yemek için dâvetedilmedikçe, Peygamberin odalarına rasgele girmeyin! Erkenden gelip yemek vaktini bekleyerek Peygamberi gereksiz yere meşgul etmeyin. Ancak dâvet edildiğinizde en uygun zamanda gelin, yemeği yedikten sonra da hemen ayrılın, sohbete dalıp uzun uzadıya bu davranışınız, ümmetin sorunlarıyla ilgilenmesi gereken ve ailesine de zaman ayırmak zorunda olan Peygamberi sıkıntıya sokuyor fakat o, utangaçlığından dolayı, sizden gitmenizi istemeye çekiniyor. Oysa Allah, gerçeği ve doğruyu söylemekten çekinmez. Bir de, Peygamberin hanımlarından bir şey isteyeceğiniz veya kendilerine bir şey soracağınız zaman, bunu perde arkasından isteyin, odalarına öyle gelişigüzel girip onları rahatsız etmeyin. Ayrıca, onlara karşı dâimâ saygılı ve ölçülü davranın. Bu hem sizin, hem de onların kalplerinin tertemiz kalması ve şeytânî düşüncelere saplanmaması için en uygun davranış şeklidir. Şunu iyi bilin ki, sizin Allah’ın Elçisini herhangi bir şekilde incitmeniz asla helâl değildir. Ayrıca, onun vefâtından sonra hanımlarıyla evlenmeniz de size kesinlikle haramdır. Çünkü böyle bir davranış, Allah katında çok büyük bir iman edenler! Vaktine bakmaksızın, bir yemeğe çağrılmanız dışında Nebiyy’nin evlerine girmeyin; ama davet edildiğiniz zaman girin! Yemek yediğiniz zaman dağılın; söze-sohbete dalmayın! Bu durumunuz Nebiyy’i üzüyordu / incitiyordu; size söylemekten çekiniyordu. Oysa Allah, Hakk’tan çekinmez. Onlardan bir şey soracağınız zaman perde arkasından sorun! Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için en temizdir. Sizin için, bundan sonra ebedî olarak, ne Allah’ın rasûlünü üzmeniz / incitmeniz, ne onun eşlerini nikâhlamanız olasıdır. Bu, Allah katında çok büyük müminler! Peygamberin evlerine gelişigüzel giremezsiniz. Yemek için girmenize izin verilirse gözünüz onun tabağında olmasın. Davet edilince girin ama, yer yemez dağılın. Sohbeti uzatmayın. Çünkü bunlar resule eziyet oluyor. O da sizden utanıyor. Allah ise doğruyu söylemekten çekinmez. Peygamber hanımlarından bir şey isteyecek olursanız, onlara dışardan seslenin. Bu, hem sizin hem onlar için, nezih bir davranış olur. Allah resulüne eza vermek size yakışmaz. Ölümünden sonra onun eşleriyle evlenmek de size yakışmaz. Allah bunu büyük bir sorumluluk iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın yemek yeme vakitlerinde Nebi’nin evine girmeyin! Çağrıldığınız zaman girin! Elbette sizler Resul ile görüşmeyi canı gönülden istiyorsunuz. Ancak her şeyin bir adabı, bir erkânı var. Her insan gibi Resulün de bir aile hayatı var. Eğer bir şekilde yemeğe kaldıysanız yemeği yiyince hemen dağılın! Sohbete davet edilmiyorsanız sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Nebi’yi rahatsız etmekte, fakat Nebi size söylemekten çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Nebi’nin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin! Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resulüne rahatsızlık vermeniz, kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır. Resul öldükten sonra da Resulün hanımlarına gereken saygıyı, sevgiyi gösterin! Aranızdaki nezaketi, mesafeyi koruyun! Çünkü Resulün eşleri Müminlerin anneleri gibidir. Ey iman edenler! Siz yemeğin hazırlanma zamanını gözetmeksizin -bir yemek için size izin verilmesi hariç- Peygamber’in evlerine girmeyin; sadece davet edildiğiniz zaman girin! [*] Yemeği yediğinizde başka bir konuya girmeyerek hemen dağılın! Çünkü şüphesiz ki bu durum Peygamber’i üzmekte fakat o size bunu söylemeye utanmaktadır. Ancak Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Onlardan Peygamber’in hanımlarından herhangi bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin! [*] Bu durum hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Allah’ın Elçisini üzmeniz ve kendisinden sonra onun eşlerini nikâhlamanız sizin için asla söz konusu olamaz. [*] Şüphesiz ki bu durum, Allah katında büyük bir günah 3345. ayette geçtiği üzere, Yüce Allah Hz. Muhammed’i ümmetine şahit olarak görevlendirdiğini ifade etmekte, böylece şahitliğin örneklik anlamı... Devamı..Ey îman edenler! Peygamberin evlerine, bir yemeğe davet edilmedikçe, sadece yemek hazırlanmasını beklemek ve birbirinizle konuşmak için rasgele Ancak yemeğe çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince de hemen dağılın. Gerçekten bu halinizle siz Peygambere eziyet ediyorsunuz, ama o da size bunu söylemekten çekiniyor. Fakat Allah doğruyu söylemekten çekinmez. Bir de Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman, perde² arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalplerinizi, hem de onların kalplerini daha temiz tutar. Sizin Allah’ın Elçisine eziyet etmeniz ve vefatından sonra da onun hanımlarıyla evlenmeniz asla helal Doğrusu bu Allah katında çok büyük bir Bu âyet, Peygamberin mü’minlere kendilerinden daha yakın, hanımlarının da onların anneleri olduğunu, mü’minlerin Peygamberin evlerine kendi evleri g... Devamı..SİZ EY imana ermiş olanlar! İzin verilmedikçe Peygamber’in evlerine girmeyin; ve yemek için [davet edildiğiniz zaman erkenden] gidip hazırlanmasını beklemeye kalkışmayın çağrıldığınızda [en uygun zamanda] girin; yemeği yiyince hemen ayrılın, lafa dalmayın bu durum Peygamberi üzebilir, ama sizden [gitmenizi istemeye de] çekinebilir fakat Allah doğru[yu size öğretmek]ten çekinmez. ⁶⁸ [Peygamber’in eşlerine gelince,] onlardan bir şey isteyeceğiniz vakit perde ⁶⁹ arkasından isteyin bu hem sizin kalplerinizin, hem de onlarınkinin temizliğini pekiştirir. Ayrıca sizin Allah’ın Elçisi’ni üzmeniz ve o’nun vefatından sonra eşlerini nikahlamanız ⁷⁰ caiz değildir doğrusu bu, Allah nazarında büyük bir Yukarıdaki pasaj, 45-48. ayetlerde Hz. Peygamber’in tebligatına yapılan atıfla bağlantılı olarak o’nun çağdaşları arasındaki eşsiz konumunu vurgula... Devamı..– Ey iman edenler, Nebi’nin evlerine davetsiz misafir olarak girmeyin. Yemeğe davet edildiğinizde de erkenden gidip yemeğin hazırlanmasını beklemeyin, eve yemek vaktinde gelin, yemeği yiyince de kalkıp gidin, lafa dalmayın çünkü bu davranışınız nebiyi incitiyor. O ise sizden çekindiği için bir şey söylemiyor, fakat Allah söylenmesi gerekeni söylemekten çekinmez. Eğer onun eşlerinden bir şey isteyecekseniz perdenin arkasından isteyin zira bu davranış hem sizin hem de onların kalplerinin temiz kalması bakımından en münasip olandır. Bundan böyle Allah’ın elçisini incitmeniz size yaraşmadığı gibi vefatından sonra da onun hanımlarıyla evlenmeniz asla helal değildir. Bilin ki bu buyruklara uymamanız Allah katında çok büyük bir günahtır. 3/135, 33/6SİZ ey iman edenler! Size izin verilmedikçe Nebî’nin evlerine girmeyin; yemeğe davet edildiğinizde erken gelip yemeğin hazırlanmasını beklemeyin; lakin ne zaman davet edilirseniz o zaman içeri girin! Yemeği yediğiniz zaman da hemen ayrılın, asla lafa dalmayın! Çünkü böyle yapmanız Nebî’yi üzebilir, fakat o bunu söylemek için sizden çekinir; ama Allah hakikati söylemekten asla çekinmez. Ey mü’min erkekler! Onlardan bir şey isteyeceğiniz zaman, kapı dışından isteyin[³⁷⁸⁰] bu sizin kalplerinizin de, onların kalplerinin de daha temiz kalması için en uygun yoldur. Dahası, sizin ne Allah Rasûlü’nü üzmeniz, ne de ölümünden sonra onun eşleriyle evlenmeniz ebedîyen helâl değildir[³⁷⁸¹] çünkü bütün bunlar Allah katında zaten çok büyük bir vebaldir.[3780] Lafzen “perde gerisinden”. Hicâb, iki şeyi birbirinden ayıran kapı, perde, engel, pencere, duvar vb. türü şeylere denir. Göz kapağı da zımnen ... Devamı..Ey imân etmiş olanlar! Peygamberin hanelerine bir yemeğe davet olunmadan girip yemek pişmesini beklemeyin. Meğer ki, size izin verilmiş olsun. Fakat öyle davet olunduğunuz vakit giriniz. Yemeği yedikten sonra lâfa dalmaksızın dağılınız. Çünkü o, şüphe yok ki peygambere eziyet verir, o da sizden utanır. Fakat Allah hakkı bildirmekten çekinmez. Ve onlardan bir lüzumlu şey soracağınız vakit de onlardan bir perde ardından sorunuz. Bu sizin kalpleriniz için ve onların kalpleri için daha temizdir ve Allah'ın ResûIüne sizin eziyet vermeniz doğru değildir ve ondan sonra zevcelerini nikah etmeniz de ebedîyyen caiz değildir. Şüphe yok ki o, Allah indinde çok büyük bir günah iman edenler! Yemeğe izin verilmeksizin, vaktine de bakmaksızın, Peygamberin evine girmeyiniz. Fakat dâvet edildiğinizde girin. Yemeği yiyince hemen dağılın, yemekten sonra sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamberi rahatsız ediyor, lâkin utandığından, size karşı bir şey söylemiyordu. Oysa Allah, gerçeği açıklamaktan çekinmez. Eğer müminlerin annelerinden bir şey soracak veya isteyecek olursanız, onu perde arkasından isteyiniz. Böyle yapmanız, hem sizin hem de onların kalpleri yönünden daha nezihtir. Sizin Allah'ın Resulünü rahatsız etmeniz ve kendisinin vefatından sonra onun eşlerini nikâhlamanız asla helâl değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır. Ey inananlar, rastgele Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak yemek için size izin verilir de girerseniz erkenden gelip yemeğin pişmesini beklemeyin. Çağrıldığınız zaman girin; yemeği yeyince dağılın, söze dalmayın. Çünkü bu davranışınız Peygamberi incitiyor, fakat o, size bunu söylemekten utanıyordu. Ama Allah, gerçeki söylemekten utanmaz. Onlardan yani peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem de onların kalbleri için daha temizdir. Sizin, Allah'ın Elçisini incitmeniz ve kendisinden sonra onun eşlerini nikahlamanız asla olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyükbir günah âyetten anlaşıldığına ve Abdullah ibn Abbâs'tan da rivâyet edildiğine göre bazı kimselere vakit vakit, Hz. peygamber'in evinde yemek yedirilirdi. B... Devamı..Ey Mü'minler! Nebî'nin hânelerine girmeyiniz. Meğer ki ta'âm vaktine muntazır oldığınız halde ta'âma da'vet olunur iseniz giriniz. Sizin bu hâliniz Nebî'yi rahatsız idiyor ve size söylemeğe haya iyliyor. Halbuki Allâh hakkı söylemekden haya itmez. Eğer Nebî'nin zevcelerinden bir şey isteyecek olur iseniz perdenin arkasından isteyiniz. Bu, sizin ve onların kalbleri içün daha temizdir. Rasûlullâh'ı eziyet itmek ve ondan sonra zevcelerini ebeden nikâh itmek size lâyık olmaz. Bu ezâ-yı rasûl ve nikâh-ı ezvâc 'inda'llâh büyük iman etmiş kimseler! Yemek için izin verilmeden, vakitli vakitsiz nebînin evlerine girmeyin; davet edilirseniz girin, yemeği yiyince dağılın. Orada bir sohbet ortamı da aramayın. Bu haliniz nebîyi üzüyor ama sizden çekiniyor. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Onun eşlerinden bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu sizin gönülleriniz için de, onların gönülleri için de daha nezih olur. Allah'ın elçisini üzmeye ve onun arkasından eşlerini nikâhlamaya asla hakkınız yoktur. Böyle yapmanız Allah katında ağır bir kusur iman edenler, yemeğe çağrılmadan Peygamber'in evlerine vakitli vakitsiz girmeyin. Davet edildiğiniz zaman gidin ve yemek yiyince dağılın, söze dalmayın. Bu hal onu incitiyor, size söylemekten de çekiniyor. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu hem sizin kalbiniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin Allah'ın Rasülü'ne eziyet etmeniz ve ondan sonra da onun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Bu Allah katında büyük bir iman edenler! İzin verilmedikçe Peygamberin evine girmeyin; yemek için çağırıldığınızda vaktini gözetmeksizin gitmeyin.22 Çağırıldığınız zaman girin; yediğinizde de birbirinizle sohbete dalmadan dağılın. Bu hareketleriniz Peygambere eziyet veriyor; ancak o size bunu açıklamaktan sıkılıyor. Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez. Peygamber hanımlarından birşey isteyeceğiniz zaman da onu perde arkasından isteyin. Sizin kalbiniz için de, onların kalpleri için de böylesi daha nezih bir davranış olur. Peygambere eziyet vermek de, onun ölümünden sonra hanımlarını nikâhlamak da size ebediyen yasaklanmıştır. Çünkü bunlar Allah katında büyük bir günahtır.22 Gelişigüzel bir vakitte gidip de saatlerce yemeği iman edenler! Size bir yemek için izin verilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyin. Vaktini bekleyip durmaksızın çağırıldığınızda girin, ancak yemeği yiyince hemen dağılın. Söze dalıp lafı koyulaştırmayın. Çünkü böyle davranmanız Peygamber'i rahatsız eder. Fakat o size bir şey söylemekten utanır. Allah ise hakkı dile getirmekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir yoldur. Allah'ın resulüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle nikâhlanmanız, size helal kılınmamıştır. Böyle bir şey Allah katında büyük bir anlar kim įmān getürdiler! girmeñ peyġamber evlerine illā kim destūr virinile size ŧa'ama baķıcılar degül-iken irmek vaķtına velįkin ķaçan kim oķınasız girüñ. pes ķaçan kim yiyesiz ŧaġıluñ daħı egleniciler degül iken söze. bayıķ şol oldı incidür peyġamber’i pes utanur sizden daħı Tañrı utanmaz ḥaķdan. daħı ķaçan kim dileyesiz anlara ya'nį 'avratlara ev ķumaşı pes dile anlara perde ardından şol aruraķdur göñüllerüñüze daħı göñüllerine. daħı olmadı sizüñ kim incidesiz Tañrı peyġamberini ne daħı nikāh eyleyesiz 'avratlarını andan śoñra hemįşe. bayıķ şol oldı Tañrı ķatında ulu ya'nį īmān getüren kişiler, girmeñüz evlerine peyġamberüñ, illā eger sizedestūr virilse yimek yimeg‐içün. Ḳapunı gözetmeñüz, lākin ḳaçan ḳıġırıl‐sañuz girüñüz. Ḳaçan yimekden dükenseñüz ṭaġıluñuz. söz‐ile eglen‐meñüz. Taḥḳīḳ ol nebīyi incidürdi. Pes sizden utanurdı. Daḫı Tañrı Taālā ḥaḳdan utanmaz. Daḫı anlardan bir nesne isteseñüz, isteñüz anlardan perde ardından. Ol aruluḳdur sizüñ yüreklerüñüze, anlar yüreklerinedaḫı. Daḫı size yoḳdur resūlu’llāhı incitmek, ne daḫı avratlarını evlenmekḥarāmdur size özinden ṣoñra hergiz. Taḥḳīḳ ol Tañrı Taālā ḳatında iman gətirənlər! Peyğəmbərin evlərinə sizə yeməyə icazə verilmədən yeməyə də’vət olumadan girib onun bişməsini gözləməyin. Lakin də’vət olunduqda gedin və yeməyinizi yedikdən sonra orada bir-birinizlə söhbətə qapılmayıb dağılın. Bu sizin çox oturmağınız, Peyğəmbərə əziyyət verir, amma o sizdən bunu sizə deməkdən utanırdı. Lakin Allah doğru sözdən çəkinməz. Onlardan Peyğəmbərin zövcələrindən bir şey soruşduqda, pərdə arxasından soruşun evlərinə daxil olmayın. Bu həm sizin, həm də onların ürəklərinə daha çox təmizlik bəxş edər. Sizə Allahın Peyğəmbərini incitmək, özündən sonra onun zövcələri ilə evlənmək əsla yaraşmaz. Həqiqətən, bu, Allah yanında böyük günahdır!O ye who believe! Enter not the dwellings of the Prophet for a meal without waiting for the proper time, unless permission be granted you. But if ye are invited, enter, and, when, your meal is ended, then disperse. Linger not for conversation. Lo! that would cause annoyance to the Prophet, and he would be shy of asking you to go; but Allah is not shy of the truth. And when ye ask of them the wives of the Prophet anything, ask it of them from behind a curtain. That is purer for your hearts and for their hearts. And it is not for you to cause annoyance to the messenger of Allah, nor that ye should ever marry his wives after him. Lo! that in Allah's sight would be an ye who believe! Enter not the Prophet´s houses,- until leave is given you,-3755 for a meal, and then not so early as to wait for its preparation but when ye are invited, enter; and when ye have taken your meal, disperse, without seeking familiar talk. Such behaviour annoys the Prophet he is ashamed to dismiss you, but Allah is not ashamed to tell you the truth. And when ye ask his ladies3756 for anything ye want, ask them from before a screen that makes for greater purity for your hearts and for theirs. Nor is it right for you3757 that ye should annoy3758 Allah's Messenger, or that ye should marry his widows after him at any time. Truly such a thing is in sight an The rules of refined social ethics are as necessary to teach today as it was with the rude Arabs whom the Prophet had to teach in his day. Those ... Devamı..
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Vekul lilmu/minâti yaġdudne min ebsârihinne veyahfazne furûcehunne velâ yubdîne zînetehunne illâ mâzahera minhâs velyadribne biḣumurihinne alâ cuyûbihinnes velâ yubdîne zînetehunne illâ libu’ûletihinne ev âbâ-ihinne ev âbâ-i bu’ûletihinne ev ebnâ-ihinne ev ebnâ-i bu’ûletihinne ev iḣvânihinne ev benî iḣvânihinne ev benî eḣavâtihinne ev nisâ-ihinne ev mâ meleket eymânuhunne evi-ttâbi’îne ġayri ulî-l-irbeti mine-rricâli evi-ttifli-lleżîne lem yazherû alâ avrâti-nnisâ-/is velâ yadribne bi-erculihinne liyu’leme mâ yuḣfîne min zînetihinnec vetûbû ilaAllâhi cemî’an eyyuhâ-lmu/minûne le’allekum tuflihûneİnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve açığa çıkanlardan, görünenlerden başka ziynetlerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar; kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babasından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut Müslüman kadınlardan, yahut kendi malları olan kölelerden, yahut erkeklikten kesilmiş veya kudreti olmayan erkek hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların gizli hallerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başka erkeklere ziynetlerini göstermesinler; gizledikleri ziynetler, bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar ve tövbe edin hepiniz Allah'a ey inananlar da kurtulun, erin âyet de yukarda anlatılan olay üzerine vahyedilmiştir. "Hicab âyeti" diye anılır. Mü’min kadınlara da söyle “Gözlerini kasıtlı ve şehvet uyandırıcı, cilveli bakışlardan kaçındırsınlar ve ırzlarını-namuslarını korusunlar; ziynetlerini cezbedici şekilde süslerini açığa vurmasınlar; ancak kendiliğinden görünen toplum hayatında tabii olarak açılması gereken yerler hariçtir. Gereğince kapansınlar Ve bunun için başörtülerini genel dış giysileriyle birlikte yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini, kendi kocalarından, ya da babalarından; kocalarının babalarından, ya da kendi oğullarından; ya da kocalarının oğullarından üvey çocuklarından, ya da kendi kardeşlerinden, ya da kardeşlerinin oğullarından; ya da kız kardeşlerinin oğullarından, ya da kendi hizmetçi kadınlarından, ya da sağ ellerinin altında bulunan evlerindeki sürekli ve güvenilir erkek yardımcılardan, ya da kadına ihtiyacı olmayan arzusuz veya iktidarsız ihtiyar insanlardan; ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Kadınlar ve kızlar Gizledikleri süsleri bilinsin, takındıkları ziynetleri fark edilsin veya vücut hatları dikkat çeksin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Kırıtarak yürümesinler. Hep birlikte Allah’a tevbe edin ey mü’minler, umulur ki felah bulup huzura ve kurtuluşa erişirsiniz.”İnanan kadınlara da söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffet ve namuslarını korusunlar, süslerini göstermesinler, elde olmayarak açığa çıkan ve görünen kısımları hariç, cazibe ve güzelliklerini açığa vurarak dikkat çekmesinler ve bunun için başörtülerini, göğüsleri üzerine sarkıtsınlar ki, boyun ve gerdanlarından birşey görünmesin. Allah'ın açılmasını haram kıldığı, gizli zinet yerlerini yani cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğulları ya da kız kardeşlerinin oğullarından veya müslüman kadınlardan veya yasal olarak sahip oldukları köle, cariye gibi kimselerden veya erkeklikten kesilmiş yemek isteyip karın doyurmaktan başka birşey düşünemeyen kadınlara meyil ve şehvet ihtiyacı olmayan erkeklerden veya kadınların mahrem yerlerine henüz ilgi duymayan çocuklardan başka kimselere açıp göstermesinler. Yürürken gizli görkem ve güzelliklerini belli edecek, tahrik edici bir yürüyüşle yürüyerek ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler! Hepiniz topluca, günahkarca davranışlardan dönüp, Allah'a yönelin ki, dünya ve ahiret mutluluğunu elde kadınlara da söyle Hain bakışlardan sakınıp, zerâfetlerini koruyarak önlerine baksınlar. Namus ve iffetlerini muhafaza etsinler, bellerine sahip olsunlar. Açık olması zaruri olan yerleri el ve yüzleri hariç, cezbedici güzelliklerini göstermesinler. Başörtülerini, gerdanlarını, gerdanlıklarını açıkta bırakmayacak şekilde göğüslerinin üzerine sarkıtarak örtsünler. Zînetlerini, cezbedici güzelliklerini yalnızca kocalarının, babalarının, kocalarının babalarının, oğullarının, kocalarının oğullarının, erkek kardeşlerinin, erkek kardeşlerinin oğullarının, kız kardeşlerinin oğullarının, hemcinsleri olan kadınların, meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyelerin, kadına ihtiyacı kalmamış cinsî güçten düşmüş erkek hizmetkârların, yahut henüz kadınların mahrem yerleriyle ilgilenmeyen, farkında da olmayan çocukların yanında açabilirler. Gizlemekte oldukları güzellikleri, takıları anlaşılsın diye ayaklarını yere vurarak erkekleri tahrik etmesinler. Ey mü'minler, hepiniz birden günah işlemekten vazgeçip Allah'a itaate yönelerek tevbe edin ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa Kur’ân-ı Kerim, 35/59; Ruhu’l-Beyan, 2/763. İmam Azam “nisâihinne”yi bütün kadın cinsi olarak kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Kendiliğinden görünenler dışında süslerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar [4]. Süslerini kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından yahut kocalarının oğullarından, yahut kardeşlerinden, yahut kardeşlerinin oğullarından, yahut kızkardeşlerinin oğullarından, yahut kadınlarından, yahut ellerinin altındakilerden köle ve cariyelerinden, yahut erkeklerden kadına ihtiyaçları olmayan ele bakıcılardan dilenci, hizmetçi yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki kurtuluşa boyunlarını ve göğüslerini kadınlara söyle 'Gözlerini harama çevirmekten kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü kapatacak şekilde koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan arzusuz veya iktidarsız hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz.'Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, zinetlerini süslerinin takılı olduğu boğaz, baş, gerdan, kol, bacak ve kulakları gibi yerlerini açıb göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan yüz, eller ve ayaklar müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üzerine koysunlar göğüs ve boyunlarını göstermesinler. Zinetlerini ve süs yerlerini ancak şu kimselere göstersinler gösterebilirler. Kocalarına, yahud babalarına, yahud kocalarının babalarına, yahud kendi oğullarına, yahud kocalarının başka anadan olma oğullarına, yahud kendi erkek kardeşlerine, yahud erkek kardeşlerinin oğullarına, yahud kız kardeşlerinin oğullarına, yahud müslüman kadınlarına, yahud ellerindeki cariyelere, yahud şehvetsiz ve kadına ihtiyacı olmıyan sırf yemek peşinde koşan uyuntu kimselere, yahud henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış olan erkek kadın münasebetini bilmiyen çocuklara. Gizledikleri zinetleri bilinsin diye, ayaklarını da yere veya birbirine vurmasınlar erkekleri kendilerine meyil ettirmesinler. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tevbe edin ki, dünya ve ahiret saadetine kadınlara da de ki Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar, görünmesi gereken hariç, diğer süslerini göstermesinler, başörtülerini elbiselerinin yırtmaçları üzerine sarkıtsınlar. Süslerini, ancak kocalarına veya babalarına veya kocalarının babalarına veya oğullarına veya kocalarından olan üvey oğullarına veya kardeşlerine veya kardeşlerinin oğullarına veya kızkardeşlerinin oğullarına veya kendilerinden olan mümin kadınlara* veya cariye ve kölelerine veya kadınlara ihtiyaç duymayan, evlerde dolaşan erkek fakir ve ihtiyarlara veya kadınların mahrem yerlerinin farkına varmayan çocuklara gösterebilirler, başkasına sakın göstermesinler..* Kâfir kadınlara kadınlara da, gözlerini haramdan sakınmalarını ve namuslarını korumalarını söyle! Görünmesi zorunlu olanlar dışında, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Kocaları, babaları, kayınpederleri, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanlar; erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi ve tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık özelliklerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. “Ey müminler! Hep birden Allah'a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”[365][365] Zinet ve örtünme hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XIII, bulunan kadınlara da diyesin ki Eğsinler öne gözlerini, utanç yerlerin koruyalar, açık olanından başka, süslerin açmayalar, çekeler bürgülerin omuzlarına, erlerinden, kendi babalarından, kocasının babasından, kendi oğullarından, üvey oğullarından, kendi kardeşlerinden, kardeş oğullarından, ya da kadınlarından, yahut kölelerinden, yahut erlikten kesilmiş olan hizmetçilerden, kadınlarla, utanç yerini bilmeyen çocuklardan, başkalarına ziynetlerin açmayalar; saklamış oldukları ziynetlerin anlatmakçin, ayakların vurmayalar, ey inanmış olanlar! Hepiniz de Allaha tövbe ediniz, ola ki kurtulursunuz!» İnanan kadınlara da söyle, onlar da bakışlarını haramdan sakınsınlar, ırzlarını iffet ve namuslarını korusunlar ve açığa çıkanlardan el, yüz ve ayaklar hariç, ziynetlerini cazibeyi artıracak süslerini mahrem olmayan kimselere göstermesinler ve başlarına alacakları örtülerini yakalarının üzerinden aşağıya doğru salsınlar. Süslerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin ya da kız kardeşlerinin oğullarından, kendi mü'min kadınlarından yahut yasal olarak sahip oldukları cariyelerinden veya kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkek hizmetçilerinden ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar. Gizledikleri süsleri bilinsin diye dikkat çekmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Hepiniz topluca, günahkârca davranışlardan dönüp Allah'a yönelin ki kurtuluşa, esenliğe erişesiniz! Bkz. 33/32 ve dipnotu, 33/59Bu iki ayette mü’min erkek ve mü’min kadının her ikisine de gözlerini haramdan sakınmaları ve ırzlarını iffet ve namuslar... Devamı..Mü’min kadınlar gözlerini harâma ’atf itmesünler ve ferclerini muhâfaza itsünler ve zînetlerinin yalnız zâhirde olanlarını göstersünler, memelerini örtsünler ve zînetlerini yalnız kocalarına veyâ pederlerine veyâ kocalarının pederlerine ve oğullarına ve kocalarının oğullarına ve birâderlerine ve birâderlerinin oğullarına ve hemşirelerinin oğullarına veyâ bunların zevcelerine ve kölelerine veyâ kadına ihtiyâcı olamayan erkek uşaklara ve yâhud henüz bir kadının a’zâ-yı tenâsüliyesini tefrîk idemeyen çocuklara göstersünler. Kadınlar gizli zînetlerini [1] gösterecek bir tarzda ayaklarını tahrîk itmesünler, kalblerinizi Allâh’a tevcîh idiniz ki mes’ûd olasınız.[1] Ayakdaki kadınlara da söyle Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini kocaları veya babaları ve kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya müslüman kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allah'ın hükmüne kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Yüz ve el gibi görünen kısımlar müstesna, zînet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!Mümin kadınlara da söyle Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanlar köleleri, erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. Bu âyette kadınlara, teşhir etmeleri yasaklanan zînet»ten maksadın ne olduğu konusunda farklı görüşler vardır Bir görüşe göre bu zinetten maksat, k... Devamı..İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç, alımlı yerlerini göstermesinler. Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler; ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan çocuklar hariç. Gizledikleri alımlı bölgelerini sergilemek/bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar, topluca ALLAH'a yöneliniz ki başarılı kadınlara da söyle Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları mümin kadınlar, ellerinin altında bulunan köleleri, erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış cinsî güçten düşmüş hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtuluşa kadınlara da söyle gözlerini sakınsınlar, ırzlarını muhafaza etsinler, ziynetlerini açmasınlar, zâhir olanı başka ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar, ancak kendi kocalarına yâhud kendi babalarına kocalarının babalarına yâhud kendi oğullarına, yâhud kendi biraderlerine, yâhud kendi biraderlerinin oğullarına, yâhud hemşirelerinin oğullarına yâhud kendi kadînlarına yâhud kendi ellerindeki memlûklerine, yâhud ihtiyacı olmıyan erkeklerden uyuntulara, yahud henüz kadınların avretlerine muttali' olmıyan çocuklara, müstesna, gizledikleri ziynetleri bilindiye ayaklarını da vurmasınlar, hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler ki felâh bulabilesinizVe de mü'min kadınlara söyle, bakışlarından bir kısmını sakınsınlar¹, ırzlarını² korusunlar. Doğal olarak görünmesi gerekli olanlar dışında, ziynetlerini³ açığa Örtüleri ile göğüslerini Ziynetlerini; kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınların tamamı, yeminle sahip oldukları6, kadına ihtiyaç duymayan erkek hizmetliler, kadınların avret yerlerinin7 henüz farkında olamayan çocuklar hariç, açığa vurmasınlar. Gizledikleri ziynetleri bilinsin diye, ayaklarını Ey mü'minler! Hepiniz topluca Allah'a tövbe edin. Umulur ki kurtuluşa Kötü niyetle bakmasınlar. 2- “Furuc”lerini korusunlar, yani mahrem yerlerini, namuslarını, ırzlarını korusunlar. 3- “Yaradılışı itibarıyla “biy... Devamı..Mü'min kadınlara da söyle gözlerini harama bakmakdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zînetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna. Baş örtülerini, yakalarının üstünü kapayacak suretde, koysunlar. Zînet mahal lerini kendi kocalarından, yahud kendi babalarından, yahud kocalarının babalarından, yahud kendi oğullarından, yahud kocalarının oğullarından, yahud kendi biraderlerinden, yahud kendi biraderlerinin oğullarından, yahud kız kardeşlerinin oğullarından, yahud kendi kadınlarından, yahud kendi ellerindeki memlûkelerden, yahud erkeklerden yana ihtiyâcı olmayan ya'ni erkeklikden kalmış bulunan hizmetçilerden, yahud henüz kadınların gizli yerlerine muttali' olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zînetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Hepiniz Allaha tevbe edin ey mü'minler. Tâki korkduğunuzdan emîn, umduğunuza nail kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar;1 el, yüz gibi görünen kısımları müstesnâ, ziynetlerini göstermesinler ve başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar!2 Ziynetlerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları Müslüman kadınlar veya sâhib oldukları câriyeleri veya pek yaşlı olmakla kadınlara karşı şehvetleri olmayan erkek hizmetçiler veya kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler!Gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar! Ey mü'minler! Hep birlikte Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz.1“Göz bir hassedir duygudur ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenâb-ı Hakk’a satmayıp, belki nefis hesâbına çalıştırsan, geçici, devam... Devamı..İnanan kadınlara da, gözlerini harama bakmaktan korumalarını ve kadınlık organlarını gayri meşru ilişkilerden uzak tutmalarını söyle. Görünmesinde sakınca olmayan kısımların haricinde, güzel, çekici, süs yerlerini açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar. Süs ve çekici bölgelerini kocalarından veya babalarından veya kayın pederlerinden veya oğullarından veya kocalarının oğullarından veya erkek kardeşlerinden veya erkek kardeşlerinin oğullarından veya kız kardeşlerinin oğullarından veya kendi kadınlarından veya sahip oldukları kölelerinden veya erkeklikten kesilmiş hadım erkeklerden veya kadınların avret yerlerinden anlamayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Ziynetlerinden gizli yerlerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey İman edenler! Topluca Allah’a tövbe edin. Umulur ki kurtuluşa kadınlara da söyle de kötü gözle bakmaktan sakınsınlar. Ut yerlerini gizlesinler. Bezeneklerini açmasınlar. Görünecek kısımları olursa başka. Başörtülerini yakaları üstüne kadar indirsinler. Bezeneklerini kendi kocalarından, kendi babalarından kocalarının babalarından, kendi oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kızkardeşlerinin oğullarından, dindaşı olan kadınlardan, kölelerinden, cariyerelerinden, erkekliği kalmamış hizmetçilerden, kadınların ut yerini bilmeyen çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri bezenekleri göstermek için ayaklarını birbirine vurmasınlar. Allah’a tövbe edin ey inananlar, onasınız kadınlara de ki gözlerini önlerine diksinler [³], utanacak yerlerini korusunlar. İş zamanında görünen şeylerden [⁴] maada ziynet yerleri olan bedenlerini göstermesinler. Baş örtülerini yakaları üzerine çeksinler [⁵], ziynet yerlerini [⁶] erlerinden veya kendi babalarından veya erlerinin babalarından veya kendi oğullarından veya erlerinin oğullarından veya kendi kardeşlerinden veya kardeşlerinin oğullarından veya kız kardeşlerinin oğullarından veya kendi kadınlarından [⁷] veya memlûklerinden [⁸] veya erkekliği kalmamış hizmetkârlardan [⁹] veya kadınların utanacak yerlerine muttali olmayan [¹⁰] çocuklardan başkasına göstermesinler, gizledikleri ziyneti bildirmek maksadıyle ayaklarını birbirine vurmasınlar [¹¹]. Mü/minler! Hepiniz Allah/a tövbe edin ki umduklarınıza ermiş olun.[3] Helâl olmayan şeylere bakmasınlar.[4] Yüz, el, ayak, elbise, yüzük gibi.[5] Gerdanlarını, göğüslerini, başlarını örtsünler.[6] Göğüslerini, başlar... Devamı..Ey Peygamber! Mü’min kadınlara da söyle, onlar da gözlerini yasak olandan sakınsınlar/çevirsinler. Onlar da edep yerlerini [furûcehunne] korusunlar. Takılarını [zînetehunne], kendiliğinden görünen kısmı hariç, teşhir etmesinler. Örtülerini [humurihinne] açık olan gerdanlıklarının üzerine salsınlar/göğüs açıklığını Takılarını; kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mü’min kadınlar yahut akitle sorumluluk aldıkları/köleler yahut erkekliği kalmamış hizmetçiler veya henüz kadınların mahrem yerlerinden haberleri olmayan erkek çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizlemekte oldukları takıları anlaşılsın diye ayaklarını yere Ey Mü’minler! Hepiniz birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa İslamiyet’ten önce Arap kadınlarının başlarında “hımar” dedikleri bir örtü vardı. Uçlarını arkadan bağlarlar, göğüs ve gerdanlık açıklığı gözükürdü... Devamı..Mümin kadınlara da de ki “Gözlerini harama çevirmekten kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; kendiliğinden görüneni müstesna süslerini açığa vurmasınlar. Başörtülerini, yakalarının üstüne kapatacak şekilde koysunlar. Süslerini kendi kocalarından ya da babalarından ya da kocalarının babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi mümin kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan budala kimselerden ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birlikte Allah'a tevbe edin; umulur ki kurtuluşa erişirsiniz!”İnanan kadınlara da söyle Onlar da bakışlarında ölçülü olsun, bakılması uygun olmayan yerlere bakmaktansakınsınlar. Her türlü ahlâksızlıktan, çirkin davranıştan uzak durarak, iffet ve namuslarını korusunlar. Toplum içine çıkarlarken, beşerî münâsebetlerin gereği olarak ve İslâm toplumundaki örf ve âdetlere göre açılmasında sakınca görülmeyen ağız, göz, el, ayak gibi uzuvlar veya elde olmayarak görünen yerler hariç, kadınsı câzibe ve güzelliklerini mahrem olmayan —yani kendisiyle evlenmeleri ebediyen haram olmayan— kimselere göstermesinler. Bir de, başlarına alacakları örtülerini, saçları, kulakları, boynu, gerdanlığı ve göğsü örtecek biçimdeyakalarının üzerinden salıversinler. Ayrıca, vücut hatlarını tamamen kapatan dış kıyafetlerini üzerlerine örtsünler 33. Ahzap 59. Gerek giyim kuşamlarında, gerek söz ve davranışlarında, mümin bir hanıma yaraşan ağırbaşlı ve edepli bir tavır takınsınlar. Kadınlar her türlü kadınsı güzelliklerini ve süslerini ancak kocalarına gösterebilirler. Saçları, kolları, ayak bilekleri... gibi ikinci dereceden süslerini ise, Babalarına, dedelerine, amcalarına, dayılarına, damatlarına,Kocalarının babalarına ve dedelerine, Öz oğullarına, torunlarına ve kocalarının başka bir kadından olanoğullarına, Öz veya üvey kardeşlerine, Öz veya üvey yeğenlerine, Ayrıca, süt emzirme sebebiyle mahrem olan süt kardeşi, süt babası, süt oğlu, süt yeğeni, süt amcası, süt dayısı gibi akrabalarına,Temiz ve güvenilir kadın arkadaşlarına, Sahip oldukları köle ve cariyelere, Kadınlara ilgi duymayacak derecede yaşlanmış olan erkek hizmetçilere,Ve kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan erkek çocuklara gösterebilirler. Bir de, gizledikleri güzelliklerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurarak kırıta kırıta yürümesin, tahrik edici davranışlarda bu kurallara uyduğunuz takdirde, temiz ve huzurlu bir toplum oluşturabilirsiniz. Fakat ne kadar titiz davransanız da, ufak tefek kusurlarınız, hatâlarınız olacaktır. Bunun için Ey inananlar, hepiniz kötülüklerden, günahlardan tövbe edip topluca Allah’a yönelin ki, dünyada ve âhirette kurtuluşa erebilesiniz. Günahlardan arınmış temiz ve sağlıklı bir toplum oluşturabilmek için yerine getirmeniz gereken önemli bir görev daha varKadın Müminler’e de söyle; bakışlarını sakınıp çevirsinler! Mahrem yerlerini korusunlar! Açıkta olan kısmı hariç zinetlerini açığa vurmasınlar! Örtülerini göğüslerine örtsünler! Onların kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya kendi oğulları veya kocalarının oğulları veya kendi kardeşleri veya kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları veya ellerinin mâlik oldukları veya Adamlar’dan İhtiyaç sahibi hariç Uyuntu Hizmetçiler veya Kadınlar’ın mahrem yerlerine vâkıf olmamış Çocuklar dışında zinetlerini göstermesinler / açıkca belli etmesinler / açmasınlar! Zinetlerinden gizleyecekleri şeylerin bilinmesi için ayaklarıyla vurmasınlar! Allah’a yönelin topluca, ey Müminler! Umulur ki kurtuluşa hanımlara söyle onlar da bakışlarını yumuşatsınlar. Onlar da avret mahallerini korusunlar. Görünen kısımları hariç, ziynet / değerli yerlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine etsinler. Kadınlar ziynet yerlerini ise sadece şu kimseler yanında açabilirler kocaları, öz babaları veya kayın babaları, öz ya da üvey oğulları, öz erkek kardeşleri, öz yeğenleri, kadınları ya da cariyeleri, Kadınlara ilgi duymayan iktidarsız erkekler, henüz avret bilincine ermemiş çocuklar... Kadınlar, gizledikleri ziynet / takı / güzellik farkedilsin diye ökçelerini vurmasınlar. Sevgili müminler! hepiniz Allah'a tövbe edin. Zira kurtuluşunuz buna kadınlara söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar. Görünen kısımları müstesna! Cinsel cazibelerini ortaya çıkaran yerlerini göstermesinler. Başörtülerini göğüslerini örtecek şekilde yakalarının üzerine salsınlar. Kadınsal ziynetlerini hiç kimseye göstermesinler. Aile yaşamı içinde örfe uygun olarak giyinsinler. Aile içi giyimleriyle kocalarının, babalarının, kocalarının babalarının, oğullarının, üvey oğullarının, erkek kardeşlerinin, erkek kardeş oğullarının, kız kardeş oğullarının, Müslüman kadınların, evlerinde hizmetli olarak çalışanların, erkekliği kalmamış yaşlıların, kadınların mahrem yerlerini anlamayan küçük çocukların yanında beraber bulunabilirler. Karı kocanın özel odasındaki giyimleri bu kurallardan muaftır. Kadınlar ister ev içi giyimlerinde ister evin dışındaki giyimlerinde olsun, gizledikleri kadınsal özelliklerini ortaya çıkaracak şekilde ayaklarını yere vurarak yürümesinler. Kadınların cinsel özelliklerini ortaya çıkaran, kadınsı vücut hatlarını gösterecek dar şeffaf elbiseler giymesinler! Ey Müminler! Yaşamınızda yaptığınız hatalar varsa bir daha yapmamak üzere pişman olup tövbe ediniz ki; af edilerek Allah’ın hesabından kurtulma imkânınız olsun! Mümin kadınlara da söyle “Gözlerini harama bakmaktan kıssınlar [*] ve namuslarını korusunlar! Kendiliğinden görünen kısımları hariç olmak üzere, [*] ziynetlerini süslerini açmasınlar! Başörtülerini, yakalarının üzerine vurup salsınlar! [*] Kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya kendi oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları veya meşru olarak ellerinin altında bulunanlar veya şehvet sahibi olmayıp evde bulunan erkek yaşlı hizmetçiler veya kadınların avretlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini açmasınlar! Gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar! Ey müminler! Hep birden Allah’a yönelin ki kurtulasınız!”Burada ve bir önceki ayette geçen [min absâri] ifadesindeki [min] edatı, bakışların “hepsinin” değil de “bir kısmının” kısılmasının emredildiğini anla... Devamı..Müslüman kadınlara da söyle “Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve kendiliğinden görüneni¹ hariç vücut ziynetlerini² teşhir Başörtülerini,⁴ yakalarının üstünü kapatacak şekilde örtsünler. Vücut ziynetlerini, kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kardeşlerinden, kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Müslüman kadınlardan,⁵ cariyelerinden, kadınlara arzusu kalmayan⁶ erkek hizmetçilerden ve henüz kadınların mahrem yerlerini tanımayan erkek çocuklardan⁷ başkasına⁸ Bir de Gizledikleri ziynetleri¹⁰ bilinsin diye ayaklarını yere Ey mü’min erkek ve kadınlar! Gerçek kurtuluşunuzu umabilmek için hep birlikte bu emirleri yaşayarak Allah’a, tevbe Vücut ziynetlerinden dışa gelen örtülse bile görünmesi tabiî olanı bu hükümden müstesnadır ve başka bir hükme tabidir ki bunlar örtünün dış tarafıyl... Devamı..İnanan kadınlara söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler; iffetlerini korusunlar; [örfen] görünmesinde sakınca olmayan yerleri ³⁷ dışında, cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar; ve bunun için, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. ³⁸ Cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin ya da kız kardeşlerinin oğullarından, kendi evlerindeki kadınlardan, yahut yasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ³⁹ ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar; ve [yürürken] gizli görkem ve güzelliklerini belli edecek şekilde ⁴⁰ ayaklarını yere vurmasınlar. Ve siz, ey müminler, hepiniz topluca, günahkarca davranışlardan dönüp Allah’a yönelin ki kurtuluşa, esenliğe erişesiniz! ⁴¹37 Bizim “[örfen]” sözcüğüyle yaptığımız ilave illâ mâ zahera minhâ ifadesiyle ilgili olarak ilk İslam alimlerinin ve özellikle Râzî’nin kaydettiğine... Devamı..Mümin hanımlara da söyle, onlar da bakışlarını haramdan sakınsınlar, iffet ve namuslarını korusunlar. Zorunlu olarak görünenlerin dışında ziynet yerlerini göstermesinler, başörtülerini de göğüs ve gerdanlarının üstüne sarkıtsınlar, cazibe ve güzelliklerini kimseye göstermesinler. Yalnız kocaları, babaları, kayın babaları, öz oğulları, üvey oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, malik olduklarınız, kadına ihtiyaç duymayan erkek hizmetçiler veya kadınlara istekleri gelişmemiş küçük çocuklar bunun dışındadır. Bir de yürürken ziynetlerini teşhir etmek için ayaklarını yere sert vurmasınlar. Ey müminler yapmış olduğunuz hatalardan tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz. 12/23...32, 19/19- 20, 24/30- 60, 58- 59Mü’min kadınlara da söyle, bakışlarını yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar, cazibe ve güzelliklerini, bunlardan görünen kısımlar dışında,[³⁰⁰⁶] kamuya açmasınlar;[³⁰⁰⁷] bunun için de, başörtülerini yakalarının üzerine sıkıca tuttursunlar;[³⁰⁰⁸] cazibe ve güzelliklerini yalnızca kocalarına, babalarına, kayınbabalarına, oğullarına, üvey oğullarına, kardeşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerinin oğullarına, kendi evlerindeki kadınlara,[³⁰⁰⁹] meşru şekilde malik oldukları kimselere,[³⁰¹⁰] ya da emirleri altındaki cinsel arzudan yoksun erkek hizmetlilere, veya kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklara açabilirler; bir de yürürken, gizli olan ziynetlerini teşhir etmek için ayaklarını yere vurmasınlar.[³⁰¹¹] Siz ey iman edenler! Topyekûn günahları terk edip Allah’a yönelin ki, mutluluk ve kurtuluşa erebilesiniz.[3006] Bu, kadın cazibe ve güzelliğinden kamuya açılması serbest olan miktarı gösteren bir istisna cümlesidir. Bizim harfiyyen çevirdiğimiz illâ mâ za... Devamı..Ve mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler ve ziynetlerini açmasınlar, onlardan her zahir olanı müstesna ve başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar ve ziynetlerini açıvermesinler. Ancak kocalarına veyahut kendi babalarına veya kocalarının babalarına veya kendi oğullarına veya kocalarının oğullarına veya kendi kardeşlerine veya kendi kardeşlerinin oğullarına veya kendi kızkardeşlerinin oğullarına veyahut kendi kadınlarına veya kendi ellerinin malik olduğu cariyelerine veyahut erkeklikten kesilmiş hizmetçilerine veya kadınların avret mahellerine muttali olmayan çocuklara karşı açıverilmesi müstesna. Ve ziynetlerinden gizledikleri bilinsin diye ayaklarını da birbirine vurmasınlar. Ve cümleten Allah'a tevbe ediniz, ey mü'minler! Tâ ki felaha kadınlara da bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve günahtan korumalarını söyle. Yine söyle ki mecburen görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler. Zinet takılan yerlerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, üvey oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanlar köleler, erkeklikten kesilip kadınlara ihtiyaç duymayan hizmetçileri veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklar dışında kimseye göstermesinler. Saklı zinetlerine dikkat çekmek için, ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz toptan Allah'a tövbe ediniz ki felaha eresiniz! [35, 59]Zinetlerden maksat, ya kolye, küpe, bilezik gibi zinetlerin yerleri yahut bizzat zinet eşyalarıdır. Birinci görüş daha ağır basar. Örtülecek yerlerden... Devamı..İnanan kadınlara da söyle "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç. Baş örtülerini göğüs yırtmaçlarının üstüne koysunlar. Süslerini kimseye göstermesinler. Yalnız kocalarına, yahut babalarına, yahut kocalarının babalarına, yahut oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut kardeşlerine, yahut kardeşlerinin oğullarına, yahut kızkardeşlerinin oğullarına, yahut kadınlarına, yahut ellerinin altında bulunankölelerine, yahut kadına ihtiyacı bulunmayan erkek tabi'lerine, yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklara gösterebilir. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını vurmasınlar. Ey mü'minler, topluca Allah'a tevbe edin ki felaha eresiniz.283 Bunların görünmesinde bir günâh yoktur. Bir tefsîre göre süsten maksat, süs yerleridir. Buna göre kendiliğinden görünecek süs yerleri, örtünme h... Devamı..Mü'min kadınlara söyle ki Helâl olmayan şeye nazardan gözlerini men' itsünler ve ferclerini hıfz iylesünler 'avret yerlerini örtsünler ve zînetlerini, onlardan zâhir olanlardan gayrısını setri mümkün olmayanlardan başkasını göstermesünler ve baş örtülerini yakaları üzerine çeksünler ve zînetlerini kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, üveği oğullarından, kardaşlarından, kardaşlarının oğullarından, kız kardaşlarının oğullarından, kadınlardan, köle ve câriyelerinden yâhud ricâlden kadınlara meyli olmayan çok ihtiyâr, hadım ve sâire gibi ittibâ'larından veyâ kadınların 'avretini bilmeyen küçük çocuklardan gayrısına âşikâr itmesünler ve zînetlerinden gizledikleri şeyi bilinsün içün ayaklarını yere veyâ birbirine urmasunlar. Ey Mü'minler! Cümleniz Allâh'a tevbe idiniz ki felâha kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar; ferçlerini kolları ile bacakları arasındaki organlarını korusunlar. Güzelliklerinden [1] görünen kısım [2] dışındakileri açmasınlar. Başörtülerinin bir kısmını yakalarının üstüne vursunlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, elleri altında bulunan esirler, kadına ihtiyacı kalmamış erkekler ve kadınların edep yerlerine ilgi duymayan küçük çocuklar[3] dışında hiç kimseye süslerini açmasınlar. Gizledikleri güzellikleri bilinsin[4] diye ayaklarının bir bölümü ile yere vurmasınlar. Müminler, hep birlikte Allah’a yönelin ki umduğunuza kavuşasınız.[1] Güzellik diye meal verdiğimiz kelime ziynet = الزينة'tir. Bazıları bunun, dış elbise veya süs olduğunu söyler. Dış elbise, hem kadının hem erkeğin... Devamı..Mümin kadınlara da söyle, bakışlarını sakınsınlar ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olan kısmı hariç zinetlerini göstermesinler. Başörtüleri ile yakalarının üzerini de kapatsınlar. Süslerini; kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kendi kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendisi gibi kadınlar, kendi cariyeleri, erkekliği kalmamış hizmetçileri, kadınların mahrem yerlerini henüz bilmeyen çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere müminler, kurtuluşa ermek için hep birden Allah'a tevbe edin!Mü'min kadınlara söyle Onlar da bakışlarını sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, zorunlu olarak görünenin4 dışında ziynetlerini göstermesinler; örtülerini, yakalarını kapatacak şekilde örtsünler.5 Kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından,6 ellerinin altında bulunan kölelerden, erkeklikten kesilmiş hizmetçilerinden ve kadınların mahremiyetlerine henüz vakıf olmayan çocuklardan başkasına ziynet yerlerini göstermesinler. Saklı ziynetlerini fark ettirmek için de ayaklarını yere vurmasınlar. Hepiniz Allah'a tevbe edin, ey mü'minler, tâ ki kurtuluşa eresiniz.4 Örtünün dış tarafı ile el, yüz ve ayaklar.5 Başörtüsünü arkaya salarak göğüs kısmını açıkta bırakmak şeklindeki bir Cahiliyet dönemi âdetine kar... Devamı..Mümin kadınlara da söyle Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/zînetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut erkek kardeşlerinin oğulları yahut kız kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, Allah'a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz!daħı eyit mü’mine 'avratlara örtsünler gözlerinüñ bir nicesin daħı śaķlasunlar ferclerini. daħı göstermesünler bezeklerini illā anı kim görindi andan. daħı bıraķsunlar derinçeklerini göncükleri üzere. daħı göstermesünler bezeklerini illā erenlerine yā atalarına yā erenleri atalarına yā oġlanlarına yā erenleri oġlanlarına yā ķarındaşlarına yā ķarındaşları oġlanlarına yā ķız ķarındaşları oġlanlarına yā 'avratlarına ya'nį müsülmān 'avratlar yā anlar kim mālik oldı elleri ya'nį ķullar yā teba' olıcılar ḥācet işlerinden ayruķ erenlerden ya'nį 'avrata ḥāceti olmaya miħneŝ gibi 'innįn gibi yā küccük oġlanlar kim anlar ħaberlü olmadılar 'avratlaruñ örtmeġi vācib olmış yirlerine. daħı urmasuñ ayaķlarına tā biline ol kim gizlerler bezeklerinden. [188a] daħı tevbe eyleñ Tañrı’ya dükeli ay mü’minler! ola kim siz eyit mü’min avratlara, gözlerin yumsunlar ve ferclerin göstermesünler bezeklerini kimseye, illā ol nesne ki āşikāredür andansürme gibi yüzük gibi. Daḫı göstermesünler bezeklerin illā erlerine, yā ata‐larına, yā erleri atalarına, yā oġlanlarına, yā ataları oġlanlarına, yāḳarındaşlarına, yā ḳarındaşları oġlanlarına, yā ḳız ḳardaş oġlanlarına, yāṭapucı avratlarına, yā ḳullarına ve ḳırnaḳlarına, yā tābi olanlara ki avrat‐lara yatışmaḳ bilmezler er kişilerden, yā kiçik oġlanlar kim avratlar em‐rinden nesne bilmezler. Daḫı ayaḳların yire ḳaḳmasunlar, bilinmeg‐içün gizledükleri nesne bezeklerinden ki ḫalḫāldur. Daḫı Allāha dönüñüz barçañuziy mü’minler. Ola kim siz iflāḥ qadınlara de ki, gözlərini haram buyurulmuş şeylərdən çevirsinlər naməhrəmə baxmasınlar, ayıb yerlərini zinadan qorusunlar və ya örtülü saxlasınlar; öz-özlüyündə görünən əl, üz istisna olmaqla, zinətlərini zinət yerləri olan boyun, boğaz, qol, ayaq və s. naməhrəmə göstərməsinlər; baş örtüklərini yaxalarının üstünə çəksinlər boyunları və sinələri görünməsin; zinət yerlərini ərlərindən, yaxud öz atalarından, yaxud ərlərinin atalarından qayınatalarından, yaxud öz oğullarından, yaxud ərlərinin oğullarından, yaxud öz qardaşlarından, yaxud qardaşlarının oğullarından, yaxud bacılarının oğullarından, yaxud öz müsəlman qadınlarından, yaxud sahib olduqları müşrik cariyələrdən, yaxud kişiliyi qalmamış onlarla birlikdə yemək yeyən xidmətçilərdən, yaxud qadınların məhrəm yerlərini hələ anlamayan uşaqlardan başqasına göstərməsinlər; gizlətdikləri bəzək şeylərini xalxallarını göstərmək üçün ayaqlarını yerə və ya bir-birinə vurmasınlar. Ey mö’minlər! Hamınız Allaha tövbə edin ki, nicat tapasınız! Mətləbinizə çatasınız!And tell the believing women to lower their gaze and be modest, and to display of their adornment only that which is apparent, and to draw their veils over their bosoms, and not to reveal their adornment save to their own husbands or fathers or husbands fathers, or their sons or their husbands' sons, or their brothers or their brothers' sons or sisters sons, or their women, or their slaves, or male attendants who lack vigour, or children who know naught of women's nakedness. And let them not stamp their feet so as to reveal what they hide of their adornment. And turn unto Allah together, O believers, in order that ye may say to the believing women that they should lower their gaze and guard2984 their modesty; that they should not display their beauty and ornaments2985 except what must ordinarily appear thereof; that they should draw their veils over their bosoms and not display their beauty except to their husbands, their fathers, their husband´s fathers, their sons, their husbands´ sons, their brothers or their brothers´ sons, or their sisters´ sons, or their women, or the slaves whom their right hands possess, or male servants free of physical needs, or small children who have no sense of the shame of sex; and that they should not strike their feet in order to draw attention to their hidden ornaments.2986 And O ye Believers! turn ye all together towards Allah, that ye may attain Bliss.29872984 The need for modesty is the same in both men and women. But on account of the differentiation of the sexes in nature, temperaments, and social li... Devamı..
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Vemen yaknut minkunne liAllâhi ve rasûlihi veta’mel sâlihan nu/tihâ ecrahâ merrateyni ve a’tednâ lehâ rizkan kerîmânVe sizden kim, Allah'a ve Peygamberine itaat eder ve iyi işlerde bulunursa mükafatını iki kat veririz ve ona güzelim bir rızık da hazırlamışızdır.Ama Sizden kim Allah’a ve Resulüne gönülden itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona da ecrini iki kat veririz. Ve Biz ona ayrıca üstün bir rızık da her kim, Allah ve peygamberinin emirlerine boyun eğip, itaat ederse, dürüst ve faydalı işler de yaparsa, onun mükafatını iki kat veririz. Öteki dünyada da, ona değerli bir rızık kim Allah'a ve Rasulüne samimiyetle itaat eder, sorumluluk şuuruyla görevlerini yerine getirir, saygılı davranır, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirir, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olur, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işlerse ona iki kere mükâfat veririz. Ona, Cennet'te de bol rızıklar kim de Allah'a ve Peygamberine gönülden itaat eder ve salih amel işlerse ona da mükafatını iki kat veririz. Onun için ayrıca bol bir rızık sizden kim Allah'a ve Resûlü'ne gönülden -itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona ecrini iki kat veririz. Ve biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır.Ey Peygamberin hanımları, yine sizden kim Allah'a ve Peygamberine itaat eder, salih amel işlerse, ona da mükâfatını iki kat veririz. Hem onun için cennetde güzel bir rızık sizden kim, Allah’a ve Resulüne boyun eğerse, yararlı işler yaparsa, ona iki kat fazla mükâfat veririz. Ona güzel bir rızık da kim de, Allah ve Rasûl'üne itaat eder ve yararlı iş yaparsa, ona ödülünü iki kat veririz. Ona bol rızık hem Allaha, hem de peygamberine kim başeğerek, yararlı iş görürse iki kat veririz sevabını biz, onun için güzel azık da hazırladık Fakat hanginiz Allah'a ve Resulüne samimiyetle itaat eder, doğru ve yararlı işler yaparsa onu iki kat ödüllendiririz ve onun için cennette de en muhteşem rızıkları hazırlamışızdır.“Yararlı iş yapanların iki kat ödüllendirilmesi” ifadesi, En’am 6/160 “Kim Allah’a bir iyilikle gelirse ona on katı verilir” ifadesiyle örtüşen bir mu... Devamı..Sizden Allâh ve rasûlüne kaviyyen îmân iden ve a’mâl-i sâlihada bulunana a’mâl-i hasenesinin mükâfâtını da iki kat olarak vireceğiz, size cennetde rızk-ı kerîm âmâde Allah'a ve Peygamberine boyun eğip yararlı iş işleyenlere ecrini iki kat veririz; ona cömertçe rızık kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder ve salih bir amel işlerse, ona mükâfatını iki kat veririz. Biz, ona bereketli bir rızık kim, Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz. Ve ona cennette bol rızık kim ALLAH'ın elçisine uyar ve erdemli davranırsa, onun da ödülünü iki kat veririz ve onun için bol bir rızık sizden her kim Allah'a ve Resulü'ne boyun eğer, salih bir amel işlerse, ona da mükâfatını iki kat veririz. Hem onun için bol bir rızık sizden her kim Allaha ve Resulüne divan durub salih bir amel işlerse ona da ecrini iki kerre veririz, hem onun için kerîm bir rızık hazırlamışızdırVe sizden kim Allah ve Resul'üne¹ içtenlikle uyar ve salih² olanı yaparsa ona da iki kat ödül veririz. Ayrıca ona cömertçe bir rızık 3/Al-i İmran 32. Ayet dipnotu. 2- Arı, saf, temiz, iyi, erdemli, kim de Allaha ve peygamberine itaat eder, iyi amel ve hareket de bulunursa ona da mükâfatını iki kerre veririz. Hem biz ona çok şerefli bir rızık da içinizden kim, Allah'a ve Resûlüne itâat eder ve sâlih bir amel işlerse, ona mükâfâtını iki kat veririz ve Cennette onun için çok hoş bir rızık kadınlardan kim, Allah ve elçisine samimi, içten gelerek inanır da, doğru ve yararlı işler yaparsa, yaptıklarının karşılığını iki defa vereceğiz ve ayrıca onun için çok değerli rızıklar herkim Allah’a, elçisine boyun eğip de iyi işler işliyecek olursa onun da karşılığını iki kat olarak vereceğiz. Onun için görklü bir geçim de her kim Allah/ın ve peygamberin buyurultusunu kabul edip iyi amel işlerse ona iki kere mükâfat vereceğiz. Fazlaca ona pek iyi bir rızk da kim Allah’a ve elçisine gönülden itaat eder, iyi ve yararlı iş [sâlih] yaparsa, ona da mükâfatını iki kere veririz. Biz onun için bolca [kerîm] bir rızık sizden kim de Allah'a ve resulüne gönülden itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona da ecrini iki kat veririz ve biz ona yüce bir rızık da içinizden her kim de Allah’a ve Elçisine yürekten itaat eder ve güzel işler yaparsa, ona da diğer kadınlara verilenin iki katı ödül vereceğiz. O hâlde, böyle davranan kişiye müjdeler olsun! Çünkü Biz ona, cennette en mükemmel yiyecekleri, en göz alıcı nîmetleri hazırlamışızdır!Sizden Allah’a ve O’nun rasûlüne itaat eden ve salih amel işleyen kimseye iki kere ödül veririz. Onun için kerîm / güzel bir rızık ve Resulüne itaat edip olumlu davranış sergileyen Peygamber hanımına ise ecrini iki kat vereceğiz. Ayrıca kendisine nefis şeyler de kim Allah’a ve Resulüne itaat eder, iyi güzel işler yaparsa; ona mükâfatını iki kat veririz. Biz Resulün hanımlarına bereketli rızık hazırlamışızdır. Çünkü sizler hem Mümin kadınları, hem Allah’ın Resulünü temsil ederek, Mümin kadınlara örnek oluyorsunuz. Sizden kim Allah’a ve Elçisine gönülden itaat eder ve iyi bir iş yaparsa ona da ödülünü iki kat veririz. [*] Ona cennette bol rızık hazırlamış olacağız.Ayette Hz. Muhammed’in hanımlarının ayrıcalığına dikkat çekilmekte, ceza gibi ödülün de iki kat olacağı hükme sizden kim de Allah’a ve Rasûlü’ne gönülden itaat eder ve inandığı iyi işleri yaşarsa, ona mükâfatını iki kat veririz¹ ve ona âhirette de muhteşem bir rızık Birisi asıl kulluğun sevabı, diğeri de Hz Muhammed ümmeti olmanın feyz ve bereketi yandan, hanginiz Allah’a ve Elçisi’ne samimiyetle itaat eder ve doğru, yararlı işler yaparsa onu iki kat ödüllendiririz onun için [öteki dünyada] en muhteşem rızıkları hazırlayacağız. ³⁴34 Bkz. 84, not içinizden her kim de Allah’a ve elçisine gönülden boyun eğer ve güzel işler yaparsa onun da ödülünü iki kat olarak veririz. Ayrıca ona cennette çok güzel rızıklar hazırlarız. 25/63...77, 65/11Ama içinizden her kim de Allah’a ve Rasulü’ne gönülden boyun eğer ve ıslah edici iyilikler işlerse, onun ödülünü de iki misli veririz; ayrıca ona akıl almaz güzellikte bir rızık hazırlamışızdır.[³⁷⁴⁵][3745] “Bilinenin ötesinde, akıl almaz” oluş, belirsizliğin metne kattığı yan anlamdır. Yani türünün en iyi, en gelişmiş modeli. Dünya nimetleri ancak... Devamı..Ve kim ki, sizden Allah için ve Peygamberi için itaat ederse ve sâlih amelde bulunursa ona mükâfaatını iki defa veririz ve onun için bir kerîm rızk kim Allah ve Resulüne itaat eder, güzel ve makbul işlere devam ederse ona da mükâfatını iki misli verir ve ona cennette kıymetli bir nasip hazırlarız. Fakat sizden kim Allah'a ve Resulüne ita'ate devam eder ve yararlı iş yaparsa ona da mükafatını iki kez veririz ve onun için bol bir rızık sizden her kim ki Allâh ve rasûlüne itâ'at ider ve 'amel-i sâlih işlerse ona ecrini iki kat viririz. Ve ona rızk-ı kerîm hâzır kim de Allah'a ve Elçisine boyun eğip iyi iş yaparsa ona da iki kat ödül veririz. Zaten ona cömertçe rızık Allah'a ve peygamberine itaat eden ve doğruları yapan kimseye iki misli vereceğiz. Onun için güzel bir rızk Allah'a ve Resulüne itaat eden ve güzel işler yapanlara da ödüllerini iki kat veririz. Onlar için Biz ardı arkası kesilmeyecek bir rızık kim, Allah'a ve resulüne itaat eder, iyilik yaparsa, ona da ücretini iki kat olarak veririz. Kendisi için bol ve bereketli bir rızık da her kim muŧį' olur-ise sizden Tañrı’ya daħı yalavacına daħı işler ise eyü iş virevüz aña müzdini iki kez daħı yaraķladuķ aña rūzį görklü ya'nį kim ṭāat üstine dāyim olsa sizden Tañrıya, daḫı resūline ve amel‐iṣāliḥ işlese, aña virür‐biz müzdini iki kez. Daḫı biz yaraḳladuḳ añagörklü rızḳ hər kim Allaha və Rəsuluna itaət edib yaxşı işlər görsə, onun mükafatını ikiqat başqa qadınların mükafatlarından iki dəfə artıq verərik. Biz onun üçün Cənnətdə tükənməz gözəl, minnətsiz ruzi whosoever of you is submissive unto Allah and His messenger and doeth right, We shall give her reward twice over, and We have prepared for her a rich any of you that is devout in the service of Allah and His Messenger, and works righteousness,- to her shall We grant her reward twice3710 and We have prepared for her a generous Sustenance.37113710 Twice, once as a righteous woman and again as a Mother of the Believers, serving the believing women and thus showing her devotion to Allah... Devamı..
Mushaftaki sıralamada otuz üçüncü, iniş sırasına göre doksanıncı sûredir. Âl-i İmrân sûresinden sonra, Mümtehine sûresinden önce Medine’de inmiştir. İbn İshak’a göre hicretten sonra nâzil olmuştur; geliş tarihi bakımından Medine’de nâzil olan sûrelerin dördüncüsüdür. İşte Ahzab Suresi Türkçe ve Arapça okunuşu... AHZAB SURESİ KONUSU 1. Hz. Peygamber’e ve onun şahsında ümmetine takvâ, tevekkül ve ilâhî emirlere itaat tavsiyesi. 2. Ana baba ve çocuklar arasındaki meşrû ve hukukî bağ, evlât edinme âdeti. 3. Kan hısımlığı dışındaki velâyet bağı. 4. Ahzâb Savaşı, bu savaş vesilesiyle münafıkların psikolojileri ve davranışlarıyla ilgili açıklamalar. 5. Hz. Peygamber’in müstesna şahsiyeti, Allah nezdindeki durumu ve derecesi, aile hayatı; kendisine ve eşlerine mahsus evlenme, boşanma, örtünme, sosyal ilişkiler konularına ait hükümler, onun ailesiyle müminler arasındaki ilişki. 6. Kadın erkek farkı gözetilmeksizin bütün müminlerin ibadet, itaat ve erdemli davranışlara teşvik edilmesi. 7. Kadınların giysileri. 8. Emanet kavramı ve emanete riayet etmenin önemi. AHZAB SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU eyyühen nebiyyüttekıllahe ve la tütııl kafirıne vel münafikıyn innellahe kane alımen yuha ileyke mir rabbik innellahe kane bima ta'melune tevekkel alellah ve kefa billahi cealellahü li racülim min kalbeyni fı cevfih ve ma ceale ezvacekümüllaı tüzahirune minhünne ümmehatiküm ve ma ceale ed'ıyaeküm ebnaeküm zaliküm kavlüküm bi efvahiküm vallahü yekulül hakka ve hüve yehdis li abaihim hüve akseu ındellah fe il lem ta'lemu abaehüm fe ıhvanüküm fid dıni ve mevalıküm ve leyse aleyküm cünahun fıma ahta'tüm bihı ve lakim ma teammedet kulubüküm ve kanellahü ğafurar evla bil mü'minıne min enfüsihim ve ezvacühu ümmehatühüm ve ülül erhami ba'duhüm evla bi ba'dın fı kitabillahi minel mü'minıne vel mühacirıne illa en tefalu ila evliyaiküm ma'rufa kane zalike fil kitabi iz ehazna minen nebiyyıne mısakahüm ve minke ve min nuhıv ve ibrahıme ve musa ve ıysebni memeryeme ve ehazna minhüm mısakan yes'eles sadikıyne an sıdkıhim ve eadde lil kafirıne azaben eyyühellezıne amenüzküru nı'metellahi aleyküm iz caetküm cünudün fe erselna aleyhim rıhav ve cünudel lem teravha ve kanellahü bima ta'melune cauküm min fevkıküm ve min esfele minküm ve iz zağatil ebsaru ve beleğatil kulubül hanacira ve tezunnune billahiz mü'minune ve zülzilu zilzatlen iz yekulül münafikune vellezıne fı kulubihim meradum ma veaddenellahü ve rasulühu illa iz kalet taifetüm minhüm ya ehle yesribe la mükame leküm farciu ve yeste'zinü ferıkum minhümün nebiyye yekulune inne büyutena avratüv ve ma hiye bi avrah iy yürıdune illa lev dühılet aleyhim min aktariha sümme süilül fitnete le atevha ve ma telebbesu biha illa le kad kanu ahedüllahe min kablü la yüvellunel edbar ve kane ahdüllahi mes' ley yenfeakümül firaru in ferartüm minel mevti evil katli ve izel la tümetteune illa men zellezı ya'sımüküm minellahi in erade biküm suen ev erade biküm rahmeh ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyev ve la ya'lemüllahül müavvikıyne minküm ve kailıne li ıhvanihim helümme ileyna ve la ye'tunel be'se illa şıhhaten aleyküm Fe iza cael havfü raeytehüm yenzurune ileyke teduru a'yünühüm kellezı yuğşa aleyhi minel mevt fe iza zehebel havfü selekuhüm bi elsinetin hıdadin eşıhhaten alel hayr ülaike lem yü'minu fe ahbetallahü a'malehüm ve kane zalike alellahi ahzabe lem yezhebu ve iy ye'til ahzabü yeveddu lev ennehüm badune fil a'rabi yes'elune an embaiküm ve lev kanu fıküm ma katelu illa kad kane leküm fı rasulillahi üsvetün hasenetül li men kane yercüllahe vel yevmel haıra ve zekerallahe lemma rael mü'minunel ahzabe kalu haza ma veadenellahü ve rasulühu ve sadekallahü ve rasulühu ve ma zadehüm illa ımanev ve mü'minıne ricalün sadeku ma ahedüllahe aleyh fe minhüm men kada nahbehu ve minhüm mey yentezıru ve ma beddelu yecziyellahüs sadikıyne bi sıdkıhim ve yüazzibel münafikıyne in şae ev yetube aleyhim innellahe kane ğafurar raddellahüllezıne keferu bi ğayzıhim lem yenalu hayra ve kefallahül mü'minınel kıtal ve kanellahü kaviyyen enzelellezıne zaheruhüm min ehlil kitabi min sayasıyhim ve kazefe fı kulubihimür ru'be ferıkan taktülune ve te'sirune evraseküm erdahüm ve diyarahüm ve emvalehüm ve erdal lem tetauha ve kanellahü ala külli şey'in eyyühen nebiyyü kul li ezvacike in küntünne türidnel hayated dünya ve zıneteha fe tealeyne ümettı'künne ve üserrıhkünne serahan in küntünne türidnellahe ve rasulehu ved daral ahırate fe innellahe eadde lil muhsinati minkünne ecran nisaen nebiyyi mey ye'ti minkünne bi fahışetim mübeyyinetiy yudaaf lehel azabü d'feyn ve kane zalike alellahi mey yaknüt minkünne lillahi ve rasulihı ve ta'mel salihan nü'tiha ecraha merrateyni ve a'tedna leha rizkan nisaen nebiyyi lestünne ke ehadim minen nisai inittekaytünne fe la tahda'ne bil kavli fe yatmeallezı fı kalbihı meraduv ve kulne kavlem ma' karne fı büyutikünne ve la teberracne teberrucel cahiliyyetil ula ve ekımmes salete ve atınez zekate ve etı'nellahe ve rasuleh innema yürıdüllahü li yüzhibe ankümür ricse ehlel beyti ve yütahhiraküm ma yütla fı büyutikünne min ayatillahi vel hıkmeh innellahe kane latıyfen müslimıne vel müslimati vel mü'minıne vel mü'minati vel kanitıne vel kanitati ves sadikıyne ves sadikati ves sabirıne ves sabirati vel haşiıyne vel haşiati vel mütesaddikıyne vel mütesaddikati ves saimıne ves saimati vel hafizıyne fürucehüm vel hafizate vez zakirınellahe kesırav vez zakirati eaddelahü lehüm mağfiratev ve ecran ma kane li mü'miniv ve la mü'minetin iza kadallahü ve rasulühu emran ey yekune lehümül hıyeratü min emrihim ve mey ya'sıllahe ve rasulehu fe kad dalle dalalem iz tekulü lillezı en'amellahü aleyhi ve en'amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllahe ve tuhfı fı nefsike mellahü mübdıhi ve tahşen nas vallahü ehakku en tahşah felemma kada zeydüm minha vetaran zevvecnakeha li key la yekune alel mü'minıne haracün fi ezvaci ed'ıyaihim iza kadav minhünne vetara ve kane emrullahi mef' kane alen nebiyyi min haracin fıma feradallahü leh sünnetellahi fillezıne halev min kabl ve kane emrullahi kaderam yübelliğune risalatillahi ve yahşevnehu ve la yahşevne ehaden ilellah ve kefa billahi kane muhammedün eba ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyın ve kanellahü bi külli şey'in eyyühellezıne amenüzkürullahe zikran sebbihuhu bükratev ve yüsallı aleyküm ve melaiketühu li yuhriceküm minez zulümati ilen nur ve kane bil mü'minıne yevme yelkavnehu selam ve eadde lehüm ecran eyyühen nebiyyü inna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve daıyen ilellahi bi iznihı ve siracem beşşiril mü'minıne bi enne lehüm minellahi fadlen la tütııl kafirıne vel münafikıyne ve da' ezahüm ve tevekkel alellah ve kefa billahi eyyühellezıne amenu iza nekahtümül mü'minati sümme tallaktümuhünne min kabli en temessuhünne femaleküm aleyhinne min ıddetin ta'tedduneha fe mettiuhünne ve serrihuhünne serahan eyyühen nebiyyü inna ahlelna leke ezvacekellatı ateyte ücurahünne ve ma meleket yemınüke memma efaellahü aleyke ve benati ammike ve benati ammatike ve benati halike ve benati halatikellatı hacerne meake vemraetem mü'mineten iv vehebet nefseha lin nebiyyi in eraden nebiyyü ey yestenkihaha halisatel leke min dunil mü'minın kad alimna ma feradna aleyhim fı ezvacihim ve ma meleket eymanühüm li keyla yekune aleyke harac ve kanellahü ğafurrar men teşaü minhünne ve tü'vı ileyke men teşa' ve menibteğayte mimmen azelte fe la cünaha aleyk zalike edna en tekarra a'yünühünne ve la yahzenne ve yerdayne bima ateytehünne küllühünn vallahü ya'lemü ma fı kulubiküm ve kanellahü alımen yehıllü leken nisaü min ba'dü ve la en tebeddele bihinne min ezvaciv ve lev a'cebeke husnühünne illa ma meleket yemınük ve kanellahü ala külli şey'ir eyyühellezıne amenu la tedhulu büyuten nebiyyi illa ey yü'zene leküm ila taamin ğayra nazırıne inahü ve lakin iza düıytüm fedhulu fe iza taımtüm fenteşiru ve la müste'nisıne li hadıs inne zaliküm kane yü'zin nebiyye fe yestahyı minküm vallahü la yestahyı minel hakk ve iza seeltümuhünne metaan fes'eluhünne miv verai hıcab zaliküm atheru li kulubiküm ve kulubihinn ve ma kane leküm en tü'zu rasullellahi ve la en tenkihu ezvacehu mim ba'dihı ebeda inne zaliküm kane ındellahi tübdu şey'en ev tuhfuhü fe innellahe kane bi külli şey'in cünaha aleyhinne fı abaihinne ve la ebnaihinne ve la ıhvanihinne ve la ebnai ıhvanihinne ve la ebnai ehavatihinne ve la nisaihinne ve la ma meleket eymanühünn vettekıynellah innellahe kane ala külli şey'in ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy ya eyyühellezıne amenu sallu aleyhi ve sellimu yü'zunellahe ve rasulehu leanehümüllahü fid dünya vel ahırati ve eadde lehüm azabem yü'zunel mü'minıne vel mü'minati bi ğayri mektesebu fe kadıhtemelu bühtanev ve ismem eyyühen nebiyyü kul li ezvacike ve benatike ve nisail mü'minıne yüdnıne aleyhinne min celabıbihinn zalike edna ey yu'rafne fe la yü'zeyn ve kanellahü ğafurar il lem yentehil münafikune vellezıne fı kulubihim meraduv vel mürcifune fil medıneti le nuğriyenneke bihim sümme la yücaviruneke fıha illa eyne ma sükıfu ühızu ve kuttilu fillezıne halev min kabl ve len tecide li sünnetillahi nasü anis saah kul innema ılmüha ındellah ve ma yüdrıke lealles saat tekunü leanel kafirıne ve eadde lehüm fıha ebeda la yecidune veliyyev ve la tükallebü vücuhühüm fin nari yekulune ya leytena eta'nellahe ve eta'ner kalu rabbena inna eta'na sadetena ve küberaena fe edallunes atihim dı'feyni minel azabi vel'anhüm la'nen eyyühellezıne amenu la tekunu kellezıne azev musa fe berraehüllahü mimma kalu ve kane ındellahi eyyühellezıne amenüttekullahe ve kulu kavlen leküm a'maleküm ve yağfir leküm zünubeküm ve mey yütııllahe ve rasulehu fe kad faze fevzen aradnel emanete ales semavati vel erdı vel cibali fe ebeyne ey yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehel insan innehu kane zalumen yüazzibellahül münafikıyne vel münafikati vel müşrikıne vel müşrikati ve yetubellahü alel mü'minıne vel mü'minat ve kanellahü ğafurar rahıyma AHZAB SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU AHZAB SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU DEVAMI İÇİN TIKLAYIN AZHAB SURESİ TÜRKÇE MEALİ Ey Peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır. ﴾1﴿ Rabbinden sana vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. ﴾2﴿ Allah'a güven. Vekîl olarak Allah yeter. ﴾3﴿ Allah, bir adamın içinde iki kalp yaratmadığı gibi, zıhâr» yaptığınız eşlerinizi de analarınız yerinde tutmadı ve evlâtlıklarınızı da öz oğullarınız olarak tanımadı. Bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola O eriştirir. ﴾4﴿ Onları evlât edindiklerinizi babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. ﴾5﴿ Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır. Akraba olanlar, Allah'ın Kitabına göre, mirasçılık bakımından birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; ancak, dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap'ta yazılı bulunmaktadır. ﴾6﴿ Hani biz peygamberlerden söz almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan da. Evet biz onlardan pek sağlam bir söz aldık. ﴾7﴿ Allah bu sözü doğruları doğruluklarıyla sorumlu kılmak için aldı. Kâfirler için de çok acıklı bir azap hazırladı. ﴾8﴿ Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi. ﴾9﴿ Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan vâdinin üstünden ve alt yanından üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman; ﴾10﴿ İşte orada iman sahipleri imtihandan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardı. ﴾11﴿ Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık iman zayıflığı bulunanlar Meğer Allah ve Resûlü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuşlar! diyorlardı. ﴾12﴿ Onlardan bir gurup da demişti ki Ey Yesribliler Medineliler! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı. ﴾13﴿ Medine'nin her yanından üzerlerine saldırılsaydı da, o zaman savaşmaları istenseydi, şüphesiz hemen savaşa katılırlar ve evlerinde pek eğlenmezlerdi. ﴾14﴿ Andolsun ki daha önce onlar, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz mesuliyeti gerektirir! ﴾15﴿ Resûlüm! De ki Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz! Eceliniz gelmemiş ise o takdirde de, yaşatılacağınız süre çok değildir. ﴾16﴿ De ki Allah size bir kötülük dilerse, O'na karşı sizi kim korur; ya da size rahmet dilerse size kim zarar verebilir? Onlar, kendilerine Allah'tan başka ne bir dost bulurlar ne de bir yardımcı. ﴾17﴿ Allah, içinizden savaştan alıkoyanları ve yandaşlarına Bize katılın» diyenleri gerçekten biliyor. Zaten bunların pek azı savaşa gelir. ﴾18﴿ Gelseler de size karşı pek hasistirler. Hele korku gelip çattı mı, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korku gidince ise, mala düşkünlük göstererek sizi sivri dilleri ile incitirler. Onlar iman etmiş değillerdir; bunun için Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu, Allah'a göre kolaydır. ﴾19﴿ Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler. Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi uzaktan sorsunlar. Zaten içinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi. ﴾20﴿ Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir. ﴾21﴿ Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde İşte Allah ve Resûlü'nün bize vâdettiği! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir, dediler. Bu orduların gelişi, onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı. ﴾22﴿ Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de şehitliği beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmemişlerdir. ﴾23﴿ Çünkü Allah sadâkat gösterenleri sadâkatları sebebiyle mükâfatlandıracak, münafıklara -dilerse- azap edecek yahut da tevbe ederlerse tevbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. ﴾24﴿ Allah, o inkâr edenleri hiçbir fayda elde edemeden öfkeleri ile geri çevirdi. Allahın yardımı savaşta müminlere yetti. Allah güçlüdür, mutlak galiptir. ﴾25﴿ Allah, ehl-i kitaptan, onlara müşrik ordularına yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz. ﴾26﴿ Allah, onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve ayak basmadığınız topraklara sizi mirasçı yaptı. Allah'ın her şeye gücü yeter. ﴾27﴿ Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle Eğer dünya dirliğini ve süsünü refahını istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim. ﴾28﴿ Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır. ﴾29﴿ Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu, Allah'a göre kolaydır. ﴾30﴿ Sizden kim, Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz. Ve ona cennette bol rızık hazırlamışızdır. ﴾31﴿ Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah'tan korkuyorsanız, yabancı erkeklere karşı çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin. ﴾32﴿ Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. ﴾33﴿ Evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir ve her şeyden haberi olandır. ﴾34﴿ Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. ﴾35﴿ Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. ﴾36﴿ Resûlüm! Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde o kadınlarla evlenmek isterlerse müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir. ﴾37﴿ Allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın âdeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir. ﴾38﴿ O peygamberler ki Allah'ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah herkese yeter. ﴾39﴿ Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. ﴾40﴿ Ey inananlar! Allah'ı çokça zikredin. ﴾41﴿ Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin. ﴾42﴿ Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir. ﴾43﴿ Kendisine kavuştukları gün, Allah'ın onlara iltifatı, selâm» dır. Allah onlara çok değerli mükâfat hazırlamıştır. ﴾44﴿ Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. ﴾45﴿ Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak gönderdik. ﴾46﴿ Allah'tan büyük bir lütfa ereceklerini müminlere müjdele. ﴾47﴿ Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma. Allah'a güvenip dayan, vekîl ve destek olarak Allah yeter. ﴾48﴿ Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da, henüz zifafa girmeden onları boşarsanız, onları sayacağınız bir iddet süresince bekletme hakkınız yoktur. O halde onları bir bağışla memnun edin ve onları güzel bir şekilde serbest bırakın. ﴾49﴿ Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Kuşkusuz biz, hanımları ve ellerinin altında bulunan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz. Bu hususta ne yapmaları lâzım geldiğini onlara açıkladık ki, sana bir zorluk olmasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir. ﴾50﴿ Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Bıraktığın hanımlarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir günah yoktur. Böyle yapman onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, senin verdiklerine razı olmalarına daha uygundur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyle bilendir, halîmdir. ﴾51﴿ Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helâl değildir. Allah her şeyi gözetler. ﴾52﴿ Ey iman edenler! Siz, bir yemeğe çağırılmadıkça, zamanını gözetmeksizin, Peygamber'in evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamber'i üzmekte, fakat o size bunu söylemekten utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Resûlünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günah tır. ﴾53﴿ Bir şeyi açığa vursanız da, gizleseniz de şüphe yok ki Allah, her şeyi gayet iyi bilmektedir. ﴾54﴿ Onlara Peygamber'in hanımlarına babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları mümin kadınlar ve ellerinin altında bulunan câriyelerinden dolayı bir günah yoktur. Ey Peygamber hanımları! Allah'tan korkun; şüphesiz Allah, her şeye şahittir. ﴾55﴿ Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. ﴾56﴿ Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır. ﴾57﴿ Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir. ﴾58﴿ Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. ﴾59﴿ Andolsun, iki yüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar fuhuş düşüncesi taşıyanlar, şehirde kötü haber yayanlar bu hallerinden vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz onlarla savaşmanı ve onları şehirden sürüp çıkarmanı sana emrederiz; sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler. ﴾60﴿ Hepsi de lânetlenmiş olarak nerede ele geçirilirlerse, yakalanır ve mutlaka öldürülürler. ﴾61﴿ Allah'ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın. ﴾62﴿ İnsanlar sana kıyametin zamanını soruyorlar. De ki Onun bilgisi Allah katındadır. Ne bilirsin, belki de zamanı yakındır. ﴾63﴿ Şu muhakkak ki, Allah kâfirleri rahmetinden kovmuş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. ﴾64﴿ Onlar orada ebedî olarak kalacaklar, kendilerini koruyacak ne bir dost ne de bir yardımcı bulacaklardır. ﴾65﴿ Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e de itaat etseydik! derler. ﴾66﴿ Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler. ﴾67﴿ Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov. ﴾68﴿ Ey iman edenler! Siz de Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu, dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah yanında şerefli idi. ﴾69﴿ Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin. ﴾70﴿ Böyle davranırsanız Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur. ﴾71﴿ Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, sorumluluğundan korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir. ﴾72﴿ Allah bu emaneti insana vermek sûretiyle, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, müşrik erkeklere ve müşrik kadınlara azap edecek, inanan erkeklerin ve inanan kadınların da tevbesini kabul buyuracaktır. Allah bağışlayandır, merhamet edendir. ﴾73﴿
ahzap 59 nur 31 suresi meali