Enâm Süresi 4. Ayet Tefsiri. 4: Böyle iken, ne zaman onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelse, hiç düşünmeden hemen ondan yüz çevirirler. 5: Kendilerine gerçeğin ta kendisi olan Kur’an geldiğinde onu da yalanladılar ve alaya aldılar. Elbette bir gün gelecek, alay ettikleri bu gerçekler ne imiş göreceklerdir. Ayetin Arapçası: Enam suresi 162. Ayetin Okunuşu: "Kul inne salâtî venusukî vemahyâye vememâtî li (A)llâhi rabbi-l’âlemîn (e)" Enam suresi 162. Ayetin Anlamı: "De ki: “Şüphesiz benim namazım, bütün ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, Âlemlerin Rabbi Allah içindir.”. Enam suresi 162. Ayetin Tefsiri: Kuran Meali ve Tefsiri başlıklı konumuzu Dersimiz İslam, Kuran'da yer alan dua, ayet ve sureleri bulabilir, Peygamber ve Evliyaların hayatları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. 5 Temmuz 2022 , Salı Deki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am suresi, 162. ayet.) Yukarıdaki ayetten yola çıkarak Peygamberimizin hayatında ihlas kavramının önemini değerlendiriniz.” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı Fakatiçlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilen(ler)e iman eden, namazı kılan, zekâtı veren, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara ileride büyük bir ödül vereceğiz. Nisâ 4:162 Fast Money. Hakkında Enâm sûresi çoğunluğun görüşüne göre Mekke’de bir defada inmiştir. Ancak üç veya altı âyetinin Medine’de indiğine dair bir görüş de bulunmaktadır. 165 ayettir. Mushaftaki tertibe göre 6, iniş sırasına göre 55. sûredir. Sûreye isim olan اَلأنْعَامُ enâm kelimesi Arapça’da “deve, sığır ve koyun gibi evcil hayvanlar, ceylan, geyik ve benzeri yabani hayvanlar ve bir takım binek hayvanları” mânasında kullanılmaktadır. Bu kelime sûrenin 136, 138, 139 ve 142. âyetlerinde altı kez tekrar edilmiştir. Nuzül Mushaftaki sıralamada 6., iniş sırasına göre 55. sûredir. Hicr sûresinden sonra, Sâffât sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Tamamına yakınının Mekke’de indiği hususunda ittifak vardır. Abdullah b. Ömer’e ulaşan bir rivayete göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur “Enâm sûresi bana toplu olarak indi. melek tesbih ve hamd sözleriyle bu sûrenin inişine eşlik etti” Taberânî, el-Mucemü’s-sağ^r, I, 145. Abdullah b. Abbas’tan aktarılan bir rivayette de Mekke’de “bir defada” indiği teyit edilmiştir Taberânî, el-Mucemü’l-kebîr, XX, 215. Ancak birkaç âyetinin Medine’de indiğine dair görüşler de vardır bk. İbn Atıyye, II, 265; Elmalılı, III, 1861. Konusu Esasen İslâm’ın inanç esaslarının işlendiği bu sûrede özetle şu mevzular yer almaktadır › Allah’ın birliğinin delilleri; ilim, irade, kudret gibi sıfatları beyân edilerek şirkin geçersizliği ve âhirette sebep olacağı vahim neticeleri haber verilir. İslâm inancını kabul etmeyen kâfirlerin, Kur’an’ın davetine bigâne kaldıkları takdirde, kendilerinden önceki kâfirlerin uğradıkları hazin akıbete uğrayacakları ikazı yapılır. › Peygamberin tebliğ vazifesi ve bu vazifeyi ifâ ederken kullandığı imkânların sınırlı oluşu, zengin veya fakir her seviyeden muhatapla münâsebetleri ele alınmakta, özellikle çevreden gelen baskılar sebebiyle fakir müslümanlara olması gereken ilginin azaltılmaması istenmektedir. › Tevhid mücâdelesinde Resûlullah ve etrafındaki müslümanları teselli etmek, münkirlerden gelecek eziyetlere karşı sabırlı olmaya teşvik etmek ve takip edilmesi gereken bir tebliğ metodunu öğretmek gayesiyle Hz. İbrâhim’in putperest kavmiyle olan münâsebetleri, onları şirkten vazgeçirmek için getirdiği deliller üzerinde durulur. Efendimiz’den önceki bütün peygamberlerin hep aynı hidâyet yolunun yolcuları oldukları ve insanları bu doğru yola davet ettikleri, dolayısıyla Peygamberimiz’e düşen vazifenin onların nurlu izinden yürümek olduğu beyân edilir. › Bir kısım hayvanlar ve ziraat mahsulleriyle alakalı olarak putperest Arapların benimsedikleri yanlış uygulamalar dile getirilip reddedilir ve bu hususta uyulması gereken İslâmî kâideler açıklanır. Haram ve helâli belirleme yetkisinin sadece Allah’a ait olduğu ortaya konur. › Son olarak ana-babaya iyilik, çocukları öldürmemek, günahları terk etmek, yetim malı yememek, adâletli olmak ve benzeri gibi İslâm’ın temel ahlâkî esasları tekrar edilerek tabi olunacak dosdoğru yolun bu olduğu, bütün ilâhî kitapların hep bu esasları getirdiği, dolayısıyla ölüp âhiret gerçeği ile karşılaşmadan önce bu esaslara uygun bir şekilde iman ederek sadece Allah için bir kulluk yapmanın gereği üzerinde durulur. Yaratılmış olmanın ve imtihan edilmenin gayesi de zaten budur. Fazileti Enâm sûresinin faziletine dâir Allah Resûlü şöyle buyurduğu rivayet edilir “Enâm sûresi bana toplu olarak indirildi. Yetmiş bin melek tesbih ve hamdederek bu sûrenin indirilişine eşlik etti.” Taberânî, el-Mucemü’s-sağîr, I, 145 “Enâm sûresi, Kur’ân-ı Kerîm’in en üstün sûrelerinden biridir.” Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 17 ❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio قُلْ إِنَّ صَلَاتِى وَنُسُكِى وَمَحْيَاىَ وَمَمَاتِى لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ Kul inne salâtî ve nusukî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbil âlemînâlemîne. Ey Muhammed! De ki “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” Türkçesi Kökü Arapçası de ki ق و ل قُلْ şüphesiz إِنَّ benim namazım ص ل و صَلَاتِي ve ibadetim ن س ك وَنُسُكِي ve hayatım ح ي ي وَمَحْيَايَ ve ölümüm م و ت وَمَمَاتِي Allah içindir لِلَّهِ Rabbi ر ب ب رَبِّ alemlerin ع ل م الْعَالَمِينَ Diyanet İşleri Başkanlığı Ey Muhammed! De ki “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” Diyanet Vakfı De ki Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş De ki Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm kesinlikle hep o alemlerin Rabbı olan Allah içindir. Elmalılı Hamdi Yazır De ki Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir. Ali Fikri Yavuz Deki “Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Benim, de cidden namazım, ıbadetlerim, hayatım, mematım hep rabbül´âlemîn olan Allâh içindir Fizilal-il Kuran De ki; benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm tüm varlıkların Rabbi olan Allah içindir.» Hasan Basri Çantay 162-163 De ki Şübhesiz benim namazım da, ibâdetlerim de, dirimim de, ölümüm de hiç bir ortağı olmayan, âlemlerin Rabbi Allahındır. Ben böylece emrolundum. Ben bu ümmetde müslüman olanların ilkiyim». İbni Kesir De ki Muhakkak benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbı olan Allah içindir. Ömer Nasuhi Bilmen De ki Benim namazım, ibadetlerim ve diriliğim ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ içindir.» Tefhim-ul Kuran De ki Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah´ındır.» هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ طِينٍ ثُمَّ قَضَىٰ أَجَلًا ۖ وَأَجَلٌ مُسَمًّى عِنْدَهُ ۖ ثُمَّ أَنْتُمْ تَمْتَرُونَ Hüvellezı halekaküm min tıynin sümme kada ecela ve ecelüm müsemmen ındehu sümme entüm temterun Kelime Okunuşu Anlamı Kökü خَلَقَكُمْ ḣaleḳakum sizi yaratıp وَأَجَلٌ ve ecelun ve bir süre مُسَمًّى musemmen belirli عِنْدَهُ ǐndehu kendi katından تَمْتَرُونَ temterūne kuşkulanıyorsunuz Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı O, öyle bir Tanrıdır ki sizi balçıktan yaratmıştır da ölüm vaktini takdîr etmiştir ve kıyâmetin kopacağı zamana ait bilgi de ondadır, onun katındadır, sonra gene de şüphe edersiniz siz. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan O sizi çamurdan yaratıp, dünyadaki yaşantınızı belli bir süre ile sınırlandırmıştır. Bir de yalnızca O’nun tarafından bilinip, tesbit edilen bir süre yani kıyamet vardır ki; siz ey kâfirler! Diriltileceğiniz o son süreden, hâlâ şüphe mi ediyorsunuz? Adem Uğur Adem Uğur Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O’dur. Bir de O’nun katında muayyen bir ecel kıyamet günü vardır. Siz hâla şüphe ediyorsunuz. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi "HÛ" ki, sizi tıynden su ve toprak elementleri yarattı; sonra bir ecel bedenle yaşam süreci hükmetti... Belirlenmiş yaşam süreci O’nun indîndedir... Bütün bunlardan sonra hâlâ şüphe ediyorsunuz. Ahmet Varol Ahmet Varol O sizi çamurdan yarattı, sonra bir ecel belirledi. Kendi katında da belirli bir ecel vardır. Sonra buna rağmen siz şüphe ediyorsunuz. Ali Bulaç Ali Bulaç Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O’dur. Adı konulmuş ecel, O’nun Katındadır. Sonra siz yine kuşkuya kapılıyorsunuz. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz O, sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm ecelini zamanını takdir edendir. Bir de Allah’ın katında takdir edilen bir ecel kıyamet vakti vardır. Sonra da siz, ey kâfirler dirileceğinize daha şüphe ediyorsunuz!... Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Sizi balçıktan yaratan ve sonra sizin için bir ömür tayin eden O`dur. Bir de O`nun katında belirli bir ömür/ecel vardır. Fakat siz hâlâ şüphe edip duruyorsunuz. Bekir Sadak Bekir Sadak O, sizi camurdan yaratan, sonra size bir ecel tayin edendir. Belirli bir ecel O’nun katindadir; sonra bir de suphe edersiniz. Celal Yıldırım Celal Yıldırım O ki, sizi çamurdan yaratmış, sonra da size bir ecel belirleyip takdir etmiştir. Belirlenip adlandırılan ecel O’nun yanındadır. Sonra da siz kalkıp şüphe ediyorsunuz ! Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Odur sizi çamurdan balçıktan yaratan ve sonra sizin için bir ömür tayin eden. Bir de O`nun katında muayyen bir ecel kıyamet günü vardır. Ama hala şüphe edip duruyorsunuz. Diyanet İşleri Diyanet İşleri O öyle bir Rab’dır ki, sizi çamurdan yaratmış, sonra her birinize bir ecel tayin etmiştir. Kıyametin kopması için belirlenmiş bir ecel de O’nun katındadır. Siz ise hâlâ şüphe ediyorsunuz. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir eden ancak O’dur. Bir de O’nun katında muayyen bir ecel kıyamet günü vardır. Siz hâla şüphe ediyorsunuz. Edip Yüksel Edip Yüksel O ki sizi balçıktan yarattı ve sonra yaşam süresi belirledi. Belirlenmiş süre O’nun katındadır. Siz ise hâlâ kuşku duyuyorsunuz. Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O’dur. Tayin edilen bir ecel de kıyamet zamanı O’nun katındadır. Sonra bir de şüphe ediyorsunuz. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran O sizi çamurdan yaratan, sonra da ecelinizi belirleyendir. Ayrıca O’nun katında tasarıya bağlanan bir vade daha vardır. Gerçek böyleyken sizler kuşkuya kapılıyorsunuz. Gültekin Onan Gültekin Onan Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O’dur. Adı konulmuş ecel O’nun katındadır. Sonra siz yine kuşkuya kapılıyorsunuz. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O’dur. O’nun katında belirli bir ecel daha vardır. Sonra siz yine de şüphe edersiniz. Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay O, sizi bir çamırdan yaratan, sonra ölüm zamanını hükm-ü takdir edendir. Bir de Onun katında ma’lûm başka bir ecel vardır. Ey kâfirler, bunu bilib durdukdan sonra da haalâ ba’s hakkında şübhe edersiniz ha! Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat O Allah ki sizi bir çamurdan yarattı, sonra da size bir ecel takdîr etti. Bir de O`nun katında belirli bir ecel kıyâmet vakti vardır; sonra siz hâlâ şübhe ediyorsunuz! İbn-i Kesir İbn-i Kesir O’dur; sizi, bir çamurdan yaratan. Sonra da size bir ecel tayin eden. Bir de O’nun katında belli bir ecel vardır. Siz hala şüphe edip durursunuz. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz O Allah ki, sizi topraktan yaratan ve yeryüzünde ne kadar kalacağınıza karar verendir. Sizin yeryüzünde ne kadar kalacağınızın bilgisi onun yanındadır. Buna rağmen O nun ilahlığı konusunda siz hala şüphe içindesiniz. İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Sizi topraktan yaratan, sonra bir ecel zaman dilimi tayin eden O’dur. Ve ecel-i müsemma mekânı ve zamanı belirlenmiş ecel Allah’ın katındadır. Sonra da siz, şüphe ediyorsunuz. Kadri Çelik Kadri Çelik Sizi çamurdan yaratan, sonra da size bir ecel takdir eden ancak O’dur. Belirli bir ecel de O’nun katındadır; sonra ne diye bir de şüphe edersiniz! Muhammed Esed Muhammed Esed Odur sizi balçıktan yaratan ve sonra sizin için bir ömür tayin eden, yalnızca Onun bildiği bir ömür. Ama hala şüphe edip duruyorsunuz, Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu O`dur sizi balçıktan yaratan, sonra bir ömür tayin eden; yalnızca O`nun bildiği bir ömür. Fakat hala tereddüt içinde bocalıyorsunuz. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen O, o Halık-ı Azîm’dir ki, sizi bir çamurdan yarattı, sonra bir ecel takdir etti ve O’nun nezdinde mâlûm bir ecel de vardır. Sonra da siz şüphe ediyorsunuz. Ömer Öngüt Ömer Öngüt O sizi çamurdan yaratmış, sonra da size bir ecel takdir etmiştir. Bir de O’nun katında belli bir ecel vardır. Böyle iken siz hâlâ şüphe edip duruyorsunuz. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Sizi, çamurdan yaratan O’dur. Sonra, bir süre yaşarsınız ve bir süre de kıyamet kendi katındadır. Öyleyken siz hâlâ kuşkulanıyorsunuz. Seyyid Kutub Seyyid Kutub O sizi çamurdan yaratan, sonra da ecelinizi belirleyendir. Ayrıca O’nun katında tasarıya bağlanan bir vade daha vardır. Gerçek böyleyken sizler kuşkuya kapılıyorsunuz. Suat Yıldırım Suat Yıldırım O, sizi bir çamurdan yaratan, sonra size bir ecel, bir ömür süresi tayin edendir. Bir de O’nun nezdinde muayyen bir ecel vardır. Sonra, bir de kalkmış şüphe ediyorsunuz! Süleyman Ateş Süleyman Ateş O, sizi çamurdan yaratıp, sonra da hayâtınıza bir süre koymuştur. Kâfirlerin cezâlandırılması için Belirli bir süre de kendi katındadır. Böyle iken, siz hâlâ kuşkulanıyorsunuz. Şaban Piriş Şaban Piriş Sizi çamurdan yaratan, sonra da bir ecel tayin eden O’dur. O’nun yanında ecel belirlidir. Ama siz şüphe ediyorsunuz. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Sizi çamurdan yaratan, sonra bir ecel belirleyen O’dur. Adı konulmuş ecel, O’nun katındadır. Sonra siz yine kuşkuya kapılmaktasınız. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Sizi bir balçıktan yaratmış olan O’dur. Sonra hüküm verip bir süre belirlemiştir. Belirlenmiş başka bir süre de onun katındadır. Bütün bunlardan sonra siz hâlâ kuşkulanıp duruyorsunuz. Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce He it is created you from clay, and then decreed a stated term for you. And there is in His presence another determined term; yet ye doubt within yourselves! Kademe İlköğretim Ders DKAB, Seçmeli Dersler Konu Dualar, Sureler ve Ayetler Materyal Türü Sunu İlgili Kavramlar kurbanBu materyal 2673 kez görüntülendi, 891 kez İçeriğiRAR - Benzer Kayıtlar Etkinlikler-Oyunlarİlköğretim, DKAB, Kur'an-ı KerimSunuİlköğretim, DKAB, Seçmeli Dersler, Dualar, Sureler ve AyetlerKonu Tarama Testleriİlköğretim, DKAB, İnançKonu Tarama Testleriİlköğretim, DKAB, İbadetKonu Tarama Testleriİlköğretim, DKAB, İbadetSunuİlköğretim, DKAB, İbadetAfişlerİlköğretim, DKAB, Seçmeli Dersler, İmam Hatip, İbadet Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Velâ tatrudi-lleżîne yed’ûne rabbehum bilġadâti vel’aşiyyi yurîdûne vechehus mâ aleyke min hisâbihim min şey-in vemâ min hisâbike aleyhim min şey-in fetatrudehum fetekûne mine-zzâlimîneSabah, akşam, razılığını dileyerek Rablerine dua edenleri kovma; ne onlardan, herhangi bir hususta sen sorumlusun, ne de senin amelinden onlara bir şey sorulur, onun için onları kovup da haksızlık edenlerden olma.Ey Nebim, kâfirlerin ve gafillerin keyfi için Sabah akşam -O’nun yüzünü Allah’ın rızasını dileyerek- Rablerine dua edenleri sakın yanından kovmaya kalkmayasın! Mü’minlerin dini ve siyasi konulardaki toplantılara katılmalarına ve görüşlerini açıklamalarına engel olmayasın! Onların eğer varsa bazılarının gizli ve kirli hesabından Senin üzerinde bir şey yükümlülük, Senin hesabından da onlara bir şey yükümlülük yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden olup kalırsın ve kınanırsın.O halde, Rablerinin rızasını isteyerek, sabah akşam Allah'a yalvaran, ekonomik ve sosyal yönden güçsüz olan insanları, inanmayan kimselerin; “çevresinde fakirler toplanmıştır” diye alay etmeleri yüzünden yanından kovma. Sen onların hesabından sorumlu değilsin, tıpkı onların da hiçbir şekilde senden sorumlu olmadıkları gibi. Öyleyse o fakirleri kovarsan, varlık sebebine aykırı davranmış Allah'ın rızasını dileyerek, sabahları erken ve akşama doğru Rablerine kulluk, ibadet ve dua edenleri kovma. Onların dînî-şer'i hesabıyla ilgili sana bir sorumluluk yok. Senin dînî-şer'i hesabınla ilgili de onların bir sorumluğu yok. Onları yanından kovduğun takdirde Allah'ın emirlerine âsi olan zâlimlerden Kur’ân-ı Kerim, 18/28; 26/ rızasını umarak sabah akşam O'na yalvaranları yanından kovma. Onların hesaplarından senin üzerine senin hesabından da onların üzerine bir sorumluluk yok ki, onları yanından kovup da zalimlerden Hibban ve Hakim`in Sa`d bin Ebi Vakkas rivayet ettiklerine göre bu ayeti kerime sahabenin fakirlerinden olan altı kişi hakkınd... Devamı..Sabah akşam -O'nun yüzünü rızasını dileyerekRablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerinde birşey yükümlülük, senin hesabından da bir şey yükümlülük yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden rızasını dileyerek sabah ve akşam O'na dua edenleri fakirleri, fakirlerle bir arada bulunmak istemiyen müşriklerin arzusuna uyarak, yanından kovma. Onların o fakirlerin görünüşte iyi olan halleri hakikatte fena olsa bile hesabından sana hiç bir şey gerekmez ve senin hesabından da onlara bir şey yoktur. Bunun için, onları kovarsan, zulmedenlerden Rablerinin rızasını umarak ona dua edenleri sakın kovma. Ne sen onlardan sorumlusun ne de onlar senden sorumlulardır ki onları kovup zalimlerden rızâsını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları yanından kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki, onları kovup da zâlimlerden sabah, Tanrılarına yalvararak, onun hoşnutluğun istiyen kimseleri kovmayasın sen, ne onların hesabından senin üstüne, ne de senin hesabından, onlara bir şey düşer, sen onları kovarsan zalimlerden olursunSırf Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na kulluk eden fakirleri, inkârcılar istiyor diye yanından uzaklaştırma! Sen fakirlerle berabersin diye ekâbir takımı iman etmese de onların hesabından sana hiçbir sorumluluk düşmez ve senin hesabından da onlara bir şey düşmez. Bu yüzden onları kovarsan zalimlerden 18/28, 26/112-114Mekke’deki bazı müşrik önderleri sözde ekâbir takımı, Hz. Peygamber’in köleleri ve onlara göre alt tabaka diye tabir edilen ... Devamı..Akşam ve sabah Allâh’ı yâd idenleri ve Allâh’ın vechini görmek istiyenleri tard itme ânların hesâblarını muhâkeme itmek sana düşmez nitekim ânlar da senin hesâblarına karışamazlar, sen ânları tard ider isen zâlimler gibi hareket itmiş olursın [1][1] Ba’zı eşrâf peygamber ’aleyhisselâma yanındaki zu’afâyı tard itmesini teklîf akşam, Rabblerinin rızasını isteyerek O'na yalvaranları kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk yoktur, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki onları kovarak zulmedenlerden rızasını isteyerek sabah akşam O’na dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun.[176]Kureyş’in ileri gelenleri Hz. Peygamber’e, “Fakir müslümanları yanından kovarsan seninle gelir otururuz” demişlerdi. Hz. Peygamber de “Ben mü’minleri ... Devamı..Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki bunları kovup da zalimlerden olasın! Kureyş büyükleri Resûlullah yanına geldikleri zaman fakir müminlerin yanlarında bulunmasını istemiyorlardı. Resûlullah da onların isteklerin... Devamı..Sabah akşam Rab'lerine yalvarıp sadece O'nun hoşnutluğunu arzulayanları kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin. Senin hesabından da onlar sorumlu değil. Onları kovarsan zalim Allah'ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden öyle rablarının cemalini istiyerek sabah, akşam ona dua edenleri yanından koğayım deme, sana onların hisabından bir şey yok, senin hisabından da onlara bir şey yok ki biçareleri koğub da zalimlerden olacaksınRabb'lerinin vechini¹ dileyerek sabah akşam² O'na yönelenleri Onların hesabından sen, senin hesabından da onlar sorumlu değil. Eğer onları kendinden uzaklaştırırsan zalimlerden⁴ olursun!1- Hoşnutluğunu, O\nunla birlikte olma arzusunu. 2- Devamlı, gün boyu. 3- Statüleri gereği toplumun ileri gelenlerinin beğenisi için, yoksul, yoks... Devamı..Sabah, akşam Rablerine, sırf Onun cemâlini dileyerek, düâ edenleri huzurundan koğma. Onların kâfirlerin hesabından hiç bir şey sana, senin hesabından hiç bir şey de onlara âid değildir. Onları fakirleri koğarsın amma zaalimlerden O'nun rızâsını isteyerek sabah akşam Rablerine duâ edenleri kovma! Onlarınfakir mü'minleri senin yanında görmek istemeyen o müşriklerin hesâbından sana bir şey yok, senin hesâbından da onlara bir şey yok ki onları o mü'minleri kovup da zâlimlerden olasın!22Kureyş reislerinden birkaçı Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın huzûruna gelip dediler ki “Mü’minlerin fakirlerinden Ammar bin Yâsir, Sü... Devamı..Sabah akşam Rablerini görmedikleri halde, yalnızca onun rızasını kazanmak için ibadet edenleri, sakın ola ki terk etme dışlama. Onların hesabından senin bir sorumluluğun olmadığı gibi, senin hesabından da, onlar için bir sorumluluk yok. Eğer onları dışlarsan terk edersen, kendine zulmedenlerden akşam çalaplarına yalvarıp Ona kavuşmayı dileyenleri sakın yanından kovma. Onların hesabı senden sorulmaz. Senin hesabın da onlardan sorulmaz. Eğer onları kovacak olursan kıyıcılık etmiş yüzü, zatı uğrunda sabah, akşam Rablerine ibadet edenleri [⁷] kovma. Onların amellerinin hesabından sana bir şey düşmez, senin hesabından sana da onlara hiçbir şey düşmez. Onları kovacak olursan zalimlerden olursun.[7] Sabah, akşam namaz kılanları veya Allah'ı akşam Rablerinin Zat’ını /cemâlini [vechehu]¹⁶ isteyerek O’na dua edenleri/yakaranları yanından kovma! Ne onların hesabından sana, ne de senin hesabından onlara bir sorumluluk vardır. Onları kovarsan zalimlerden olursun!¹⁷16 Allah’ın vechinden kasıt aslında Zât’ıdır. Bunu “cemâlullah”, “Allah’ın rızası” veya “Allah’ın hoşnutluğu” diye çevirenler de vardır. Bu çevirileri... Devamı..Sabah akşam, rablerinin rızasını isteyerek O'na yalvaranları kovma. Onların hesabından senin üzerinde bir şey yükümlülük, senin hesabından da onların üzerine bir şey yükümlülük yoktur ki onları kovup da böylece zalimlerden olasın.Yani, “Onları kovman için hiçbir neden yok. Eğer geçmişte kötü bir şeyi yapmışlarsa, bunun hesabını verecek olan yine kendileridir, sen değilsin. Çün... Devamı..Rab’lerinin hoşnutluğunu kazanmak için, sabah akşam O’na yalvaran o fakir, fakat tertemiz mümin kulları yanından kovma! Kendini beğenmiş inkârcılar, bu müminleri yanından uzaklaştırmadın diye iman etmeyeceklerse, varsın iman etmesinler! Korkma, sen onlardan dolayı sorumlu değilsin, onlar da senden dolayı sorumlu değiller! Yani, sen onların bu tür saçma gerekçelerle inkâra saplanmalarından dolayı sorumlu tutulacakdeğilsin ve dediklerini yapıp fakir müminleri yanından kovacak olursan, onlar da seni azaptan kurtaracak değiller. O hâlde, ne diye onları yanından kovup zâlimlerden olasın ki?Vechesini / cemalini / rızasını isteyerek Akşamları ve Sabah Erken Vakitler rabb’lerine dua edenleri küçümseyerek kovma! Senin hesabından onlara hiçbir şey yoktur; Onların hesabından da sana hiçbir şey yoktur. Onları küçümseyerek kovarsın; Zâlimler’den sabah akşam Rablerine yalvarmak ve yüz suyu dökmek için gelenleri, huzurundan kovma! Çünkü onların sana bir yükü yok, Senin de onlara bir yükün yok. Onları huzurdan kovman haksızlık olur.[3]Rabbinin rızasını isteyerek sabah akşam Allah’a yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur! Yaptıkları hatalar yüzünden yanından kovarak zalimlerden olma! Bil ki Rabbin bağışlayan, esirgeyendir. Sakın Rabbinin bağışlayıcılığına, esirgeyiciliğine karışma!O’nun rızasını isteyerek Rablerine sabah akşam dua edenleri kovma! [*] Onların hesabından sana herhangi bir şey sorumluluk, senin hesabından da onlara herhangi bir şey sorumluluk yoktur ki onları kovup da zalimlerden olasın. [*]Bu ayet Hûd 1127-30, Kehf 1828, Şuarâ 26114 ve 215. ayetlerle birlikte okunmalıdır.,Bu ayet Bakara 2134, 141, 272, 286, Enâm 6164, İsrâ 1713-1... Devamı..Sen, sabah akşam Rablerine, sadece Onun rızasını kazanmak isteyerek dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluk yok ki, onları kovup da zalimlerden Kureyşin ileri gelenleri, Efendimiz, Suhayb, Bilâl, Ammar ve Selmân gibi fakir Müslümanlarla beraberken yanına gelip “Ey Muhammed! Sen kavminden va... Devamı..O halde, Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na yalvaranları[n hiç birini] yanından kovma. ⁴¹ Sen onlardan hiçbir şekilde sorumlu değilsin -tıpkı onların da hiçbir şekilde senden sorumlu olmadıkları gibi- ⁴² bu nedenle onları kovma hakkına sahip değilsin yoksa zalimlerden olurdun. ⁴³41 Rivayetlere göre bu ve bundan sonraki ayet, Müslümanların Medine’ye hicretlerinden yıllar önce, Mekke’deki bazı müşrik liderlerin, Hz. Peygamber’in... Devamı..O’nun hoşnutluğunu arzulayarak, sabah akşam Rablerine yalvaranları huzurundan kovma! Zira ne onların hesabı sana düşer ne de senin hesabın onlara düşer. Bu takdirde onları kovarsan onlara haksızlık eden zalimlerden olursun. 11/29, 18/28, 26/114, 10/41, 2/120-145Ve Rablerinin rızası uğruna sabah akşam[¹⁰⁵¹] O’na kulluk eden hiç kimseyi huzurundan kovma! Ne onların yaptıkları şeyden dolayı sen hesaba çekilirsin ne de senin yaptıklarından dolayı onlar hesaba çekilirler. Sözün özü onları kovarsan zalimlerden olursun.[¹⁰⁵²][1051] Yani “daima..” [1052] Bizce bu âyet bir önceki âyetle doğrudan ilişkilidir. Önceki âyette, âhiret inancında pürüz olan insanların inanç pro... Devamı..O zâtları yanından kovma ki, sabah ve akşam Rablerine O'nun cemalini dileyerek dua ederler. Senin aleyhine onların hesabından birşey yoktur, ve senin hesabından da onların üzerine birşey yoktur ki, onları kovup da zalimlerden akşam Rab'lerine, sırf O'nun cemaline ve rızasına müştak olarak niyaz edenleri yanından kovma. Ne sen onlardan, ne de onlar senden sorumlu değilsiniz ki onları kovup da zalimlerden olasın. [18, 28; 26, 112-114]İlk Müslüman cemaat arasında Habbab, Bilal, Ammar, Suheyb gibi köleler ve fakirler vardı. Kureyşin ileri gelenleri Hz. Peygamber “... Devamı..Sabah akşam Rablerinin rızasını isteyerek, O'na yalvaranları kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluk yok ki, onları kovup da zalimlerden olasın!Allâh'ın rızâsını murâd iderek akşam ve sabah rablerine du'â ve 'ibâdet idenleri meclisinden tard itme. Onların hesâblarıyla sen mükellef değilsin ve onlar da senin hesâbınla mükellef değildirler. Onları tard idersen zâlimlerden olursun. [¹][1] Kureyş'in ruesâsından Akra' ibni Veyse'l Temîmî ve 'Ayîne bin Hısne'l Ferâzî cemâ'atlerinden bir kaç kişi ile Rasûl-ü Ekrem'in nezdine geldiler. O... Devamı..Sabah, akşam dua edip Rablerinin yüz göstermesini isteyenleri uzaklaştırma. Onların hesabı senden sorulmaz. Senin hesabın da onlardan sorulmaz. Onları uzaklaştırırsan yanlış yapanlardan isteyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri kovma. Onların hesabından sana bir şey ve senin hesabından onlara bir şey yoktur ki onları kovup da zalimlerden akşam Rablerinin rızasını dileyerek Ona dua edenleri yanından kovma. Ne onların hesabından sana bir sorumluluk vardır, ne senin hesabından onlara. Sakın onları kovup da zalimlerden akşam, yüzünü isteyerek Rablerine yalvarıp yakaranları kovma! Onların hesabından bir şey sana ait olmadığı gibi, senin hesabından bir şey de onlara ait değildir. O halde onları kovarsan zalimlerden ķovma anları kim ŧaparlar çalabı’larına irte ya'nį irte. namāzı daħı gice ya'nį gice namāzı dilerler anuñ rıżāsını. degül senüñ üzerüne anlaruñ ḥisābından nesene [66b] daħı degül senüñ ḥisābuñdan anlaruñ üzere nesene pes ķovasañ anları pes olaśañ yā Muḥammed ol kişileri ki duādalar Çalaplarından ṣabāḥlarda vegicelerde isterler Tañrı Taālānuñ rāżılıġını. Senüñ üstüñe degüldür anla‐ruñ ḥisābı bir nesnede, senüñ ḥisābuñ daḫı anlar üstine degüldür birnesnede. Anları sürseñ ẓālimlerden olursın.Ya Rəsulum! Rəbbinin camalını rizasını diləyərək səhər-axşam Ona dua edənləri yanından qovma. Onların əməllərini sənə, sənin əməllərinin isə onlara heç bir dəxli yoxdur. Buna görə də onları qovsan zalımlardan not those who call upon their Lord at morn and evening, seeking His countenance. Thou art not accountable for them in aught, nor are they accountable for thee in aught, that thou shouldst repel them and be of the not away those who call on their Lord morning and evening, seeking His face.870 In naught art thou accountable for them, and in naught are they accountable for thee,871 that thou shouldst turn them away, and thus be one of the Face wajh see 2112, n. 114, and 1828 . R. 871 Some of the rich and influential Quray sh thought it beneath their dignity to listen to Muhamm... Devamı..

en âm suresi 162 ayet arapçası ve türkçesi